Medya- Gece Yolcuları/Zaman Geçse de
Bu bölümü ilk @senakoru1 yorum yapan ithaf ediyorumm :)
4.Bölüm
Huzur, sakinlik, rahat... Bedenimi, ruhumu ele geçirmiş gibiydi. Yaşanan şeyden sonra kendimi hiç böyle iyi hissetmemiştim. Saatler geçtikçe geriye diyordum iyi ki dönmüşüm. Babamla buranın merkezine inip bana yeni hat almıştık. Biraz önce de hemen aceleyle geri gelmiştik. Çünkü babam toplantısına geç kalacaktı. Babam, beni askeriyeye bırakıp kendisi yanında bir görevli askerle beraber yola çıktı. Bahçeye girince gördüklerime selam verip kendi odama çıktım. Tek Tek numaralara baktım telefonumdaki. Onlara karşı mahcup ve bir o kadar da suçluydum. Hiçbirisine gerekli açıklamayı yapmadan, hepsinden gitmiştim. Geldiğimi haber vermeli miydim Şimdi? Tabi ki de vermeliydim ama kime? Hem ne diyecektim ki? Ben hiçbir şey olmamış gibi geri mi döndüm diyecektim? Düşüncelerimi bir kenara atıp kulaklıklarımı çıkarıp müzik dinlemeye başladım. Hayatlarına beni dahil edip etmeyeceklerini bilmiyordum. Ya da ben onların hayatına dahil olabilecek miydim? Onlarla eski arkadaşlığıma devam edebilecek miydim?
Yaklaşık 1 saat kadar odamda durmuştum ama burada kaldıkça düşüncelerin beni boğduğunu hissedebiliyordum. Dışarıda hava hava almaya ihtiyacım vardı benim de ve hava gayet güzeldi. Telefonumu da yanıma alarak odadan çıkıp bahçeye indim. En azından en yakın arkadaşım Zeynep ve hep yanımda olan kuzenim Kaan'ı aramalıydım en azından. Biraz uzaktaki banklardan birisine geçip oturdum. Oturunca fark etmiştim ki şu anda bahçede kimse yoktu. Acaba bu saatte hepsinin belirli bir işi mi vardı? Onları boşverip hemen telefonumdan Zeynep'in telefonunu bulup onu aradım.
"Alo? Kiminle görüşüyorum?" Canım arkadaşım! Sesinin ne kadar da çok özlemiştim.
"Alo yavrum napiyirsen?" İşi şakaya dönüştürdüm. Ciddi konuşmamızdan önce biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı açıkçası.
"Kiminle görüşüyorum acaba?" Korkmuş muydu yoksa?
"Benim Kuzum. Köyden Annen." Ben, sesimi tanıyıp Eylül diye çığlık atmasını beklerken,
"Yanlış numara lütfen rahatsız etmeyiniz." demesiyle telefonu suratıma kapattı. Ne yani sesimi unutmuş muydu? Beni tanımamış mıydı? Sesimle beraber beni de unutmuş muydu acaba? Öyle bir şey olması beni yıkardı. Ama onun sesini duyduğum zaman gerçekten özlediğimi ve konuşmaya ihtiyacım olduğunu hissettim. Sonunda ne olacağını umursamadan numarayı tekrar çevirip tereddütle kulağıma götürdüm. 4 çalışın ardından telefonun ucundan o sinirli sesi geldi.
"Size tekrar aramamanızı söylemiştim! Kimsiniz?" Sanırım onu biraz önce fazla sinirlendirmiştim.
"Eylül Dikmen. Peki sen bilirsin." diyerek bu sefer de telefonu ben kapattım telefonu. Burnu sürtsün biraz. Ne o tanımadan bağırmalar falan? Onun şaşırma süresi olarak tahmin ettiğim sürenin geçmesinden sonra telefonum çalmaya başladı. Telefonu açmadan önce gülüp daha sonra hemen kendimi toparladım.
"Efendim?" diyerek gayet sıradan bir şekilde açtım telefonu.
"Eylül?" Ağlıyor muydu o? Ama ağlarsa dayanamazdım ki!
"Zeynep." Ona demiştim ama benim de gözlerim dolmuştu. Önceden neredeyse her saat konuştuğum dostumun, neredeyse 3 yıldır sesini duymuyordum ve şu anda sesini en derinliklerimde hissetmek içimi garip yapmıştı.
"O nasıl şakaydı kızım!" Gülse de, benim gibi usul usul inen yaşlarını hissedebiliyordum. Bende onun gibi güldüm.
"O nasıl bir tepkiydi kızım!" Bende göz yaşlarımı dindirmeye çalışıp gülmeye başladım. Zaten hep öyleydi. Ne zaman üzgün olsam, Zeynep illa bir yolunu bulup beni güldürmeyi başarırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞ
Romanzi rosa / ChickLit"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sene değil 3 asır geçse biz hala biziz." Annem bizi bırakıp gittikten sonra bende herkesi arkamda bırakıp gittim. Annemin gözlerimin önünde öld...