Bölüm Parçası- Gripin/Bugün Yalnızlığımın Doğum Günü
Multimedya- Enes-Eylül
36. Bölüm
Sabah güneş ışınlarıyla gözlerimi açtım. Telefonumdan gelen bildirim sesleriyle telefonumu elime aldım. Bazı mağaza ve bankalardan mesaj gelmişti. Hepsinden aynı zamanda gelmiş olduğuna göre bir şey olmuş olmalıydı. Hemen bir tanesini açıp okumaya başladım.
"Yeni yaşınızın sağlık ve mutluluk getirmesi dileğiyle!
-..... Bankası."
Hemen şaşkınlıkla telefonumdan tarihe baktım. 10 Eylül. İnanamıyorum bugün benim doğum günümdü! Ve ben unutmuştum bile. Tabi insan 3 yıl boyunca doğum günüyle alakası olmayınca unutabiliyordu. Hemen yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra hızlıca aşağıya indim. Babam ve abim kahvaltı sofrasında kahvaltı yapıyorlardı.
"Günaydın." diyerek bende yanlarına oturdum.
"Günaydın." İkisinde de bir farklılık yoktu. Her günkü halleri gibiydi. Ne yani doğum günümü unutmuşlar mıydı? Ben Amerika'da iken ilk sene kutlamışlardı ama sanırım benden tepki alınca vazgeçmişlerdi. Ama o Amerika'daydı. Şimdi her şey eskide kalmıştı.
"Ne düşünüyorsun kızım?" Daldığım düşüncelerden ayrılıp kocaman gülümsedim.
"Hiçbir şey. Sadece çok güzel bir gün." diyerek mesajı almalarını diledim ama hiç tepki yoktu hala.
"Ne güzel günü ya? Birazdan işe gidicez ve hatırlatırım bir hafta sonra da senin canın okulun başlıyor." Abimin alayıyla oflayıp kahvaltıma döndüm. Üniversiteye gideceğim için çok fazla heyecanlıydım ama okuldu sonuçta! Allah'tan Rüzgar, Emre, Kağan ve Enes ile aynı okuldaydık ta biraz olsun sıkılmazdık.
"Biz çıkıyoruz kızım. Sen ne yapıcaksın bugün?" Hatırlasanız doğum günümü kutlardım ama!
"Bilmiyorum arkadaşlarımla buluşurum herhalde."
"Tamam. Haber verirsin." Beni düşünen ama doğum günümü unutan biricik abim ve babam yanağımdan öpüp evden çıktılar. Bende kahvaltımı bitirdikten sonra odama çıktım. Buluşmak için sevgilimi aradım. Hem büyük ihtimalle o doğum günümü hatırlıyordur.
"Alo sevgilim ne yapıyorsun?"
"Babamların yanındayım şirkette güzelim. Sen ne yapıyorsun?" Oha! Ne yani Rüzgar'da mı hatırlamıyordu? Ve bugün şirkette olacaktı.
"Bende buluşmak için seni aramıştım ama işin varmış. Peki bende Enes'i arıyım." diyerek tripli kıskandırma cümlemi ortaya döktüm. Eminim. Enes'i duyunca işten çıkıp yanıma gelecekti. Gülümseyerek atarlanma cümlesini beklemeye başladım.
"Tamam canım. Size iyi eğlenceler. Kendine iyi bak." Ve dıt dıt! Ne yani Enes ile çıkmama kızmamış mıydı? Ve hiçbir şey söylemeden telefonu kapatmıştı! Ne yani iş daha mı önemliydi? Sinirle hemen Enes'i aradım. Rüzgar kendisi istemişti.
"Ufaklık naber?"
"İyi ya. Bugün bu ufaklığa zaman ayırmak ister misin?" diye bütün hevesli sesimle sordum.
"Çok isterdim prenses ama eski arkadaşlarımla buluştum. Sana da gel derdim ama pek sana uygun bir ortam değil. Bana bak. Akşam bir arkadaşımın partisi var. Oraya benimle gel olur mu?" Enes'in ısrarları sonucu teklifini kabul edip Kaan ve Emre'yi aradım. Onlardan da aynı şekilde olumsuz cevap aldıktan sonra sinirle hazırlanıp evden çıktım. Herkesin sanki doğum günü günüm işi çıkmıştı! Bugün bana zaman ayırıp benimle zaman geçirecek sadece tek bir kişi vardı. Şoföre gideceğim yeri söyledikten sonra arabaya binip sessiz yolculuğun geçmesini bekledim. Sakin ve yalnız olabilmek için de telefonumu sessize almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞ
Literatura Feminina"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sene değil 3 asır geçse biz hala biziz." Annem bizi bırakıp gittikten sonra bende herkesi arkamda bırakıp gittim. Annemin gözlerimin önünde öld...