Bölüm Parçası- Buray/Gitmem Gerek
Bu bölümü yorumlarıyla hep destek veren @asyazamann a ithaf ediyorum.
27. Bölüm
"Tansiyonu düşmüş. Ayrıca tahminlerime göre stres ve üzüntüde eklenince vücut direnci düşmüş ve baygınlık geçirmiş. Erken müdahale edilmese, kötü sonuçlar doğabilirdi. Herkese geçmiş olsun. Ne zaman uyanacağını bilemeyiz ama en geç akşama kadar uyanır. Birde vücut direnci düşük olduğu için stresten uzak durması lazım. Yazdığım ilaçları kullansın. Tekrar geçmiş olsun."
Ayak seslerinden konuşan kişinin gittiğini anladım. Sesleri az olsa da idrak edebiliyordum ama algılayacak ve gözümü açacak gücü kendimde bulamıyordum. Nerede olduğumu neler olduğumu hatırlamaya çalıştım. Kumsalda koşarken daha fazla dayanamayıp bayılmıştım.
"Lütfen uyan güzelim özür dilerim." Tekrar ses duyunca gözlerimin dolduğunu hissettim. Konuşan Rüzgardı. Bu hale gelmeme neden olan Rüzgar. Sevdiğim adam Rüzgar.
"Ne oldu lan bu kıza neden bu halde?" Meriç Abimin bağırmalarını duyuyordum. Sanırım bağırdığı kişi Rüzgardı.
"Bu mesaj kimden geldi? Neler oluyor? Ne haltlar karıştırıyorsun lan?" Daha fazla yanlış anlaşılma olmaması için kendimi zorlayarak konuştum.
"Yanlış numara." Boğazım kuru olduğu için konuşmamla acımıştı.
"Güzelim uyandın! Nasılsın?"
"Su" diyerek mırıldandım. Görebildiğim kadarıyla Rüzgar hemen su doldurup bana getirdi. Benim kalkmama izin vermeden suyu içirdi. Suyun rahatlatıcı etkisiyle gözlerimi kapattım. Kendimi daha rahat hissederek gözlerimi açtım. Etraf bembeyaz olduğuna göre bir hastane odasındaydık. Peki kim getirmişti beni?
"Nasılsın güzelim iyi misin?" Gülümseyerek Meriç Abime döndüm. Yüzünde endişeli bir ifade vardı.
"Gayet iyiyim." diyerek ellerimi kaldırdığımda acıyla inledim. Koluma baktığım zaman sargılanmış olduğunu gördüm.
"Dikkatli olsana! Bir şeyin var mı? Acı ağrı?" Rüzgarla konuşup konuşmama konusunda düşüncelerim vardı. Ama inanmak istiyordum. Güvenmek. İnanıyordum ki eğer bana söylemiyorsa benim iyiliğim içindi.
"Hayır iyiyim. Sadece bir anlık hareketimle acıdı. Koluma ne olmuş ki?" Rüzgar benim ona cevap vermeme şaşırmış ama bir o kadar da mutlu görünüyordu.
"Düştüğün zaman sıyrılmış önemli bir şey yok." Meriç Abime kafamı sallayarak onayladım. Odaya bakınca Meriç Abi'm ve Rüzgardan başka kimsenin olmadığını gördüm. Abi'm neredeydi peki?
"Abi'm nerede?" Diyerek onlara döndüm. Rüzgar cevap vermeyerek kafasını yere eğdi. Cevap isteyen bakışlarımla Meriç Abime döndüm.
"Dışarıda hava alıyor Eylül. Senin burada olduğunu öğrenince yıkıldı diyebilirim. Sabahtan seni merak ediyordu zaten. O kadar çok sinirliydi ki karşısına kim çıksa dövebilirdi. Arayıp senin burada olduğunu söyledikleri zaman hemen buraya geldik. Aras, arayıp haber veren çocuk yüzünden bu hale geldiğini düşününce çocuğu elinden zor aldık. Çocuğu fena benzetti. Daha sonra gerçekleri öğrenince iş işten geçmişti ama. Korkuyor Eylül. Seni kaybetmekten, sana zarar gelmesinden korkuyor. İşte şimdi de dışarıda hava alıyor." Abimi üzüp, bu duruma getirdiğim için kendimden nefret ediyordum. Bir an önce gidip iyi olduğumu söylemeliydim.
"Abimin yanına gitmeliyim." diyerek yerimden kalkmaya çalıştım. Rüzgar hemen yanıma gelip bana yardımcı oldu.
"Kendini fazla yorma Eylül ve istersen şimdi abini yalnız bırak. Sinirini senden çıkarabilir. Ben ona iyi olduğunu söylerim." diyerek göz kırptı. Haklıydı. Eminim şu anda abim fazla sinirliydi ve yanına gidersem bana patlayabilirdi. Ya da yanına yaklaşan herhangi birisine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞ
ChickLit"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sene değil 3 asır geçse biz hala biziz." Annem bizi bırakıp gittikten sonra bende herkesi arkamda bırakıp gittim. Annemin gözlerimin önünde öld...