Bölüm Parçası- Seksendört/Aklımı Geri Ver
Multimedya- Eylül
50.Bölüm
Yeni sıradan bir güne, her zaman ki gibi sıradan bir şekilde ağrılarla gözümü açtım. Hastaneden çıkalı üç gün olmuştu ve hayatımda değişen hiçbir şey yoktu. Sürekli olarak yaralarıma pansuman yapılıyor, benimle sohbet edilmeye çalışılıyor ve halim soruluyordu. Arkadaşlarım her gün bize geliyor, abim ve babamda yalnız kalmamam için işe gitmiyorlardı. Her gün geçmiş olsun ziyaretine tanıdıklarımız geliyor ve gerçek ya da yapmacık üzüntülerini paylaşıp gidiyorlardı.
"Eylül?" Kapının ardından çıkan abimin sesiyle yavaşça yatakta doğruldum.
"Gelebilirsin." Abimin her zaman ki gülümsemesiyle odaya girmesiyle bende hafifçe gülümsedim.
"Günaydın güzelim. Seninkisiler geldi hadi aşağıya inelim." Yavaşça başımı salladım. Her zaman ki saatlerini kaçırmadan yanıma gelmişlerdi.
"Asya gelebilir mi?" Abim anlayışla başını sallayıp aşağıya indi. Kendi işimi yalnız yapamadığım için sürekli başkalarından yardım alıyordum. Şu anda da üzerimi değiştirmem gerekliydi. Kısa süre sonra kapının açılmasıyla Asya gülerek içeriye girdi.
"Günaydın!"
"Günaydın." diyerek onunkisi kadar içten olmasa da, bende gülümsedim.
"Üzerimi değiştirmeme yardımcı olur musun?" Hemen dolabımın içini açıp karıştırmaya başladı.
"Eşofman takımları rafta." diyerek seslendim. Seslenişimle, bulduğu eşofman takımını getirip yavaşça giyinmeme yardım etti. Uğraşlı giyinmemiz sonucu koltuk değneklerimi alarak odadan çıktım. Merdivenlerden inme gibi bir şansım olmadığı için, babamın yardımıyla aşağıya girdik.
"Hoş geldiniz." diyerek hafifçe, her zaman ki ekibe seslendim. Buraya geldikleri için okula da gitmiyorlardı.
"Kızım bu hal ne ya! Hani bizim evin içinde bile süslenen Eylülümüz?" Hafifçe gülerek KaĞan'a baktım.
"Eski Eylülden bir iz kaldı mı ki?" diye sordum alayla. Yüz ifadesi hemen değişmişti. Üzgün ve söylediği şey yüzünden pişman gibiydi.
"Eylül ben.." Elimi sallayarak onu durdurdum. Son zamanlarda herkesin söylediği pişman olduklarına dair cümleleri dinlemek istemiyordum.
"Eski Eylül herkese gülerdi. Giyimine sürekli özen gösterirdi. Zorluklar karşısında savaşırdı. En önemlisi de yaşamayı severdi." diye mırıldandım zorlukla. Babam yanıma gelip olanaklar el verdiği kadar sıkıca sarıldı.
"Benim kızım her zaman savaşçıydı. Annesi gibi. Ve eski Eylül'e dönmek için elinden geleni yapıyor." Göz yaşlarımı umursamadan başımı iki yana salladım.
"Yapamıyorum artık baba! Eskisi gibi olamıyorum. Gülmek istediğim zaman sanki o kız gelip tekrar bana işkence edecekmiş gibi geliyor. Sizinle samimi bir şekilde konuşsam, gelip sizi öldürecek gibi geliyor. Tekrar hayattan zevk almaya başlasam, sanki her şey daha da kötüye gidecekmiş gibi. Ne zaman gözlerimi kapatıp, mutlu anlarımı düşünmeye çalışsam, karanlık anılar gözümün önüne doluyor. Yapamıyorum baba. Artık savaşamıyorum." Bütün duvarlarımı yıkıp kendimi, göz yaşlarımı serbest bıraktım. Artık ağlamaktan korkmuyordum. Her ağladığımda, öldürücü darbe nereme inecek diye düşünmüyordum. Artık vazgeçmiştim.
"Savaşacaksın! Savaşacağız!" Enes gelip kollarını vücuduma doladı. Uzun süreden beri ilk kez korkmadan sarıldım ona. Ne olacağını düşünmeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞ
ChickLit"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sene değil 3 asır geçse biz hala biziz." Annem bizi bırakıp gittikten sonra bende herkesi arkamda bırakıp gittim. Annemin gözlerimin önünde öld...