Su damlaları şahitti, ben iyi değildim. Yıkılışımı izlemek istemiyordum, damlalar buna da şahitti. Vücudumdan akıp giderken beni okuyorlardı. Sadece bu haftayı düşündüm, zor muydu gerçekten? Yoksa ben mi çok güçsüzdüm? Hatırlarım sürekli bir film gibi gözlerimin önündeydi. Düşünmek istemiyordum, kendimi yıkılışıma hazırlıyordum.
Bornozuma sarılıp odama geçtim. Gözlerim açık tavan kapıma kaydı. Geleceğini düşündüğüm için açık bıraktığım kapı hâlâ olduğu gibiydi. Nefesimi verip kenara koyduğum pijama takımını giydim. Islak saçlarım için sadece havlu sarmaktan başka bir şey yapmadım. Yorgun bedenim artık dinlenmek istiyordu. Su bedenimi rahatlatsa da boğazım acıyordu.
Pikeyi üzerime çektim, göz ucuyla yeniden kapıya baktım fakat o gelmeyecek gibi duruyordu. Bu yüzden doğrulup kapıyı örttüm. Sahte ışık odamı aydınlatıyordu fakat şu an odam karanlığa gömülmüştü. Karanlıkta kalmak istemediğim için gece lambamı yaktım. Karanlık bana denizin dibini hatırlatıyordu. Gözlerimin yandığını hissettiğimde göz kapaklarımı sıkıca kapattım. Korkunçtu, ölüm korkusu her yanıma yayıldığı an...
Çok kötüydü.
Acıyan boğazımı temizleyip yüzümü buruşturdum. Pikeyi yüzüme kadar çekip uyumayı diledim. İhtiyacım olan neydi bilmiyordum, eksik hissediyordum.
Doğrulup sırtımı kedili yastığıma yasladım. Başımda ağırlık yapan havlu saçlarımdan ayrılmıştı. Kısa saçlarım yüzümü örttüğünde dizlerimi kendime çekip yüzümü dizlerime gömdüm. Kapattığım gözlerimi açıp sıcak bir nefes verdim.
Eksik yanım neydi biliyordum.
Yanan gözlerimi hırsla sildim. Ben güçsüz değildim, ben Uğur Böceği'ydim, güçlüydüm. Kafamı kaldırıp çenemi dizlerime yasladım. Gözlerim yuvarlak pencereme kaydı. Kruvasan için geldiği gece aklıma geldiğinde güldüm.
Sinirlerim bozulmuştu.
"Aptal," Titrek bir nefes verip tekrar güldüm. "Teşekkür ederim." Fısıltımla gözlerimden sıcak gözyaşları döküldü. "Yanımda olsaydın iyi hissederdim." Olduğum yerde ufak hareketlerle sallanmaya başladım. "Güçlü durmamı söylerdin," Burnumu çekip başımı sağ omzuma yatırdım. Gözlerim pencerede durmaya devam etti. "Yanıma gelmedin."
Gece lambası sarı ışığıyla odamı aydınlatırken pencereden dışarı bakmaya devam ettim. Kara Kedi neden yanıma gelmiyordu?
"Gelmek zorunda değil." dedim kendi sorumu cevaplayarak. "O bebek bakıcısı değil." Yatağa tekrar uzanacağım sırada duyduğum tıkırtıyla donup kaldım. Birkaç saniye sonra pencerede beliren sarı bir kafayla gözlerim sonuna kadar açıldı.
Gelmişti!
Açık pencereden gülerek çevik bir hareketle içeri girdi. Yatağımın ucuna gelip yukarıdan ona baktım. "Kara Kedi?"
"Geleceğim demiştim," Ellerini ne yapayım, der gibi kaldırdı. Dudaklarım mahçuplukla kıvrıldı. Ona yukarıdan bakarken yatağımda kenara çekildim. "Yanıma gelsene." dedim, parlak yeşil gözleri şaşkınlıkla açıldığında duraksayışını gülümsememle izledim.
"Aa... geleyim?"
"Gel." dedim ve yatağımın baş köşesine çekildim. Merdivenleri çıkarak yanıma geldiğinde gerginliğini ufak bir tebessümle takip ettim. Bağdaş kurup gözlerini bana çevirdiğinde aramızdaki sessizlik başlamış oldu. Gözlerimiz yeniden kendi aralarında köprü kurduğunda dudaklarını araladı. "İyisin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Güçlerin Hükmü (Ⅰ. Kitap) | Miraculous
Fanfiction2021 Wattys Ödülleri Yarı Finalisti Lain Serisi Ⅰ #marichat Hayatımda mutluluk duyduğum biriyle bağ kurdum. O bağ bir gün benden koptu. İçimde bilmediğim ayrılığın ateşinde yanarken bir güne uyandım. O kahramanın yerine geçtim; Kalbimi hızlandıran...