24. Bölüm "Louis Vuitton'a Yolculuk"

593 47 50
                                    

Multimedya çok tatlı değil mi? 🍬😍

🐞🐾

Hayal kurmak güzeldi, hayalini yaşamak bambaşka güzeldi. Bakışların, düşüncelerin, kalbin, ruhun... Hayalini düşlediğin zaman sanki senden ayrılırdı. Bir bütün gibi hissederken aslında hayal kurdukça kendinden parçalar ortaya atardın, bu hayale bağlıydı. Kim üzerinden, neden ve ne amaçla düşlediğin hayalleri de zihin oluştururdu. Evet, hayaller gerçek dışıydı fakat hayalleri gerçeğe dökebilmek zihnin aksine kalbe ve inanca bağlıydı.

Güneşin sıcaklığıyla birlikte vurduğu yollardan geçiyorduk. Bütün sınıf dondurma almaya gitmiştik, André'yi bulmak zor olmuştu. Her zaman aynı yerde beklemezdi fakat onu Âşıklar Köprüsü'nde yakalayabilmiştik. Çiftler birbirlerinin karışımlarını almıştı, Alya ve Nino dondurma alırken birliktelerdi ve ikisi de çok utangaç gürünüyorlardı. Rose'un Alya ve Nino çiftinin arasındaki romantizmin yoğunluğunu yol boyunca dinlemiştim. Kim ve Max dondurma yeme yarışması yapmışlardı fakat onlara sonradan katılan Ivan ikisini de yenmişti. Juleka ve Luka da bizimle gelmişti, Luka'nın dondurmadan hoşlanmadığını öğrenmiştim. André ona ısrar etse de dondurma almak istememişti. Luka, Juleka ve Rose bizden ayrılarak Seine Nehri'ne gitmişlerdi. Luka kız kardeşini almak için okula gelmiş olmalıydı.

Ben dondurma almamıştım, hevesim yoktu. Adrien ve André çok ısrar etseler de almamıştım. Adrien çocuk gibi ben dondurma almayınca o da almamıştı.

Alix'in, "Pes mi ediyorsun Kim!" diye bağırışını duyduğumda başımı kaldırıp metrelerce uzakta kalan arkadaş grubuma baktım. Alix ve Kim hız yarışına girmişlerdi ve her zaman iddialı konuşan Kim nefes nefese görünüyordu. Alix onu patenleriyle geçmişti sanırım.

"Bir rövanş maçı daha istiyorum, ısınmadan koşmak beni yordu." İtiraz eden Kim'e alayla bakan Alix'e baktım. Alix umursamazdı, benim aksime haylice umursamazdı. Kendini toparlamış görünüyordu. Nathaniel konusunu daha açmamıştı ve şu anda her zamanki Alix gibi takılıyordu. Bu onun umursamaz bakış açısına mı yoksa güçlü karakter sahibi oluşuna mı bağlıydı anlayamıyordum. Benim zihnim böyle çalışmazdı, kendimi en dibe çekmeyi başarırdım. Ufak bir sorunu o kadar çok büyütürdüm ki o en dibe çekildiğim kuyuya hapis olurdum.

Alya güçlü olduğumu söylüyordu fakat ben Marinette iken Uğur Böceği olamıyordum.

"Yine dalıp gittin Marinette." dedi yanımda benimle birlikte yürüyen Alya. Ellerimi şalvar pantolonumun cebine sokup başımı Alya'ya çevirdim. "Alix hakkında... Daha doğrusu o ve Nath hakkında düşünüyorum. Alix normale dönmüş görünüyor," Bakışlarımı yeniden yarışa hazırlanan Alix'e çevirdim. "Nathaniel'ı unuttu mu yani?"

"Bunu sana daha önce de söyledim, tek bir hata her şeyi yerle bir edebilir."

"Nathaniel'a açılmamıştı bile! Geçen seneden beri ondan hoşlanıyor ve sırf aptal oyun yüzünden ondan vaz mı geçti?" deyip ellerimi inanılmaz der gibi kaldırdım.

"Ondan sadece hoşlanıyor olabilir Marinette. Herkes senin gibi takıntılı bir âşık değil." diyerek şapşalca alnıma vurduğunda omuzumun üzerinden arkamızda yüzünden Nino ve Adrien'a baktım. İkisinin de bakışları beni bulduğunda hızlıca Alya'nın koluna girip, "Neden kısık sesle konuşmayı denemiyorsun? Bizi duydular!" diye çıkıştığımda kaşlarımı çatıp bir kez daha arkama baktım. "Hiçbir şey duymadınız."

Lain: Güçlerin Hükmü (Ⅰ. Kitap) | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin