O duygu içime bir virüs gibi yayılmaya başladığında aslında Marinette iken Uğur Böceği olabileceğimi anladım. Fakat o his içime o kadar yayılmıştı ki elimden külah kayıp gitmişti. Karşımdaki akumalı kişi elindeki fotoğraf makinesini bana doğru uzattı.
"Gülümse,"
"Peynir deyin!" Ortama yayılan sesle vücudumun yerle ayrıldığı zamandı. Şokla sarsıldım, kapattığım gözlerimi açtığımda onun kollarındaydım. Beni sıkıca tutarken koşmaya devam etti. Ellerim onun boynuna doladığında gözlerimiz buluştu.
"İyi misin Marinette?" Yutkunup kafamı salladım sadece. Kafasını çevirip arkasına baktı. Gözleri yeniden bana tutunduğunda hızla çarpan kalbimi hissediyor muydu?
"Sıkı tutun." Beni göğsüne çekerken gözlerimi kapattım güvenle. Havada olduğumuzu hissediyordum, o çok hızlıydı. Gözlerim kapalıyken konuştum, "Orada arkadaşım kaldı Kara Kedi. Lütfen, ona sahip çık."
"Bana güvenebilirsin." Ayaklarım yerle buluştuğunda gözlerimi açtım. Beni Eyfel'e getirmişti. "Burada güvendesin," Ellerini omuzlarıma koydu. "Savaş bittiğinde seni almaya geleceğim."
Kafamı iki yana salladım. "Buna gerek yok." desem de bana son bir bakış atıp, "Beni bekle." demiş, ardından yanımdan ayrılmıştı.
"Uğur Böceği'ne ihtiyacın var pisicik, o yüzden bekleyemem." Kısa saçlarımı savurur gibi yaptım. Tikki çantadan gülerek çıktığında manalı bakışlarımı anlamış, bana gözleriyle karşılık vermişti. "Sihirli kelime..."
"Tikki, benekler!" Tikki küpeme doğru çekilirken gülümsedim. Dönüşüm sırasında vücudum güçle buluşuyordu. Bu beni iyi hissettiriyordu.
"Kızı nereye sakladın? Aptal kedi!" Yankı yapan sesle tam tersi tarafa doğru yoyomla ilerledim. Kara Kedi Eyfel'den çıktığımı görürse şüphelenebilirdi.
"Onun hakkında konuşma bile fotokomik." Kara Kedi'nin alayla bağırışını duyduğumda kendimi Eyfel'den atmaya hazırdım.
"Benim adım Fanbad!"
"Hawk Moth'un artık daha yaratıcı olması gerekiyor." Düşmanla hâlâ alay eden Kara Kedi görüşüme girdiğinde kanatlarımı açtım. Bir otelin çatısında Fanbad'ten kaçan bir kedi beni güldürmeye yetiyordu.
Yoyomu Fanbad'e fırlattım. Yoyoma sarılan kızla kanatlarımı kaburgalarıma çekip Kara Kedi'nin yanına iniş yaptım. Bir kedi gibi dört ayağının üzerinde duruyor gibi oturuşuna bir anlığına sırıttım.
"Böceğimiz de ortama giriş yaptığında göre bana mucizelerinizi verebilirdiniz." Fanbad fotoğraf makinesinin bir düğmesine bastığında saydam bir hâle geldi. Onu sıkıca saran yoyom bana geri döndüğünde kaşlarımı çattım.
"Gel ve al, demek isterdim fakat bana yetişemeyeceğini bildiğimden," Kara Kedi doğrulup muzip bir ifadeyle çubuğunu çevirdi. "hiçbir şey demiyorum."
Avuçlarımın arasına geri çekilen yoyomu sıktım. İstediği zaman saydam hâle gelebiliyordu, bu ona temasımızı sınırlandıracak gibi duruyordu.
Fanbad fotoğraf makinesini başındaki kaska sabitlediğinde yeniden bir düğmeye bastı. Üzerime doğru gelen beyaz ışından yoyom sayemde kurtuldum. "Sadece fotoğraf istiyorum." Kaşlarını çatıp sinsice gülümsedi. "Gülümse,"
"Peynir!" Kara Kedi, Fanbad'in üzerine doğru atladığında onu takip ettim. Fanbad yeniden saydam hâle döndüğünde partnerimle birlikte yerde savrulduk. "Akuma fotoğraf makinesinde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Güçlerin Hükmü (Ⅰ. Kitap) | Miraculous
Fanfiction2021 Wattys Ödülleri Yarı Finalisti Lain Serisi Ⅰ #marichat Hayatımda mutluluk duyduğum biriyle bağ kurdum. O bağ bir gün benden koptu. İçimde bilmediğim ayrılığın ateşinde yanarken bir güne uyandım. O kahramanın yerine geçtim; Kalbimi hızlandıran...