19. Bölüm "Bozuk Saat"

606 55 61
                                    

"Kurtar onu!" Bağırdı, zihnim çalkalandı. Kafamı iki yana sallayarak binaya doğru koştum. İtfaiyenin koyduğu engellerin üzerinden atlayarak zehirli dumanlar çıkan kapının önüne geldim. "Adrien!"

"İçeri giremezsiniz Uğur Böceği." Beni durduran görevliyi hırsla ittim. Gözlerimin olduğunu hissettiğimde dişlerimi sıktım. "Adrien!" Titrek bir nefes verip binaya girdim.

"Ne yapıyorsun?" Onun sert sesini işittiğimde bedenim geriye doğru savruldu. Dolu gözlerimi kaldırıp partnerime baktım. Belimdeki yoyoyu çıkardığıma kaşlarını çatmış kediye baktım. "İçeri girebileceğini mi sanıyorsun?" Yüzüme doğru bağırdığında bir geri adım attım. Yüzünün açık kısımlarında kara lekeler vardı. Kara Kedi çoktan içeri girmiş, müdahalede bulunmuş olmalıydı.

"Adrien... Onu kurtardın mı?" dedim dediklerini umursamadan. Kafamı iki yana sallayıp yanıt bekleyen bakışlarımla yeşil gözlerine baktım. "İçeride biri var mı Kara Kedi?"

"İçerisi boşaltıldı ve bahsettiğin çocuğu ambulansa almış olmalılar." dediğinde göğsüm güçlükle yükseldi. Sol tarafıma baktım, sıraya dizilmiş ambulanslar görüş açıma girdi.

"Adrien!" Bacaklarımı harekete geçirdim. Gözümden bir damla yaş düştüğünde yüzümü buruşturdum. Her şeyi düzeltecektim. Alt dudağımı ısırıp koşmayı bıraktım. Avucumun arasındaki yoyoma baktım. Akuma olayı dışındaki olayları düzeltebilir miydim?

"Kullan." Sert sesini duyduğumda başımı kaldırdım. Birkaç kez öksürdüğünde kaşlarım suçluluk duygusu ile şekillendi. "Düzelir mi? Herkes iyi olur mu?" dedim çaresizlikle. "Çok mu geç?"

"Gücünü kullan Uğur Böceği." dedi tekrardan, mavilerimi yeşillerine çıkardım. Başını güvenle salladı. Yoyomu havaya savurdum. "Şanslı tılsım!" Ellerime düşen peçeteyle devaju yaşamıştım. Peçeteyi avuçlarımın arasında sıkıp yeniden partnerime baktım. Yüzündeki karalıkları gördüm, ona uzandım. Geri çekilecek gibi oldu, peçeteyle yüzünü sildim. Yutkunup geri çekildiğimde nesneyi yok etme zamanı gelmişti.

"Neden bunu yaptın?" diye sordu, onu cevaplamadım. Peçeteyi havaya savurdum ve yine hiçbir şey demedim. Uğur böcekleri etrafa dağılmaya başladıklarında umutla gözlerimi yangın çıkan binaya çevirdim. Uğur böcekleri binanın etrafında dolaştıklarında göklere yükselen duman yok oldu. Gülümsediğimde gözlerimden akan yaşla Kara Kedi'ye baktım. Bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerini yumup tebessüm etti.

"Başardın minik böcek."

Kollarımı onun beline doladım. Bir an çok korkmuştum, kimseye zarar gelmesini istemezdim. Kollarını bana sardığında gözlerimi kapattım. Ondan geri çekilirken gözüme biri çarptı. Chloé bu tarafa doğru, adımı sayıklayarak geliyordu.

"Uğur Böceği! Adrien... onu kurtardın mı?" Yanıma geldiğinde Kara Kedi'den tamamen ayrıldım. Chloé'nin yüzündeki karalıklar gitmişti, şanlı tılsım bunu da düzeltmişti.

Gülümsedim, "Kara Kedi onu kurtarmış Chloé. Ambulanslardan birinde olmalı." Ona uzandım, "Sana eşlik edeyim." dediğimde kafasını sallayıp yanaklarını sildi. Küpelerimden gelen uyarıya Kara Kedi'nin de yüzüğünün uyarısı eklendiğinde yeşil gözlere baktım.

"Benim hâlâ zamanım var Kara Kedi." dedim.

"Yangın sırasında gücümü kullanmıştım, gitmem gerek." Elini kısa bir anlığına salladı, çubuğuyla yanımızdan uzaklaştığı sırada kolumu Chloé'nin beline sardım. "Adrien iyi Chloé, endişelenme." dedim, onunla birlikte ambulans hemşirelerin yanına ilerledik. İnsanlar toplanmıştı, hakkımda sorulan soruları cevapsız bırakarak çalışana seslendim. "Adrien Agreste, o nerede?"

Lain: Güçlerin Hükmü (Ⅰ. Kitap) | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin