"Hey, dünyadan Marinette'e!"
"Bu sıralar çok tuhaf."
"Sakarlıkları devam ettiği sürece o aynı Marinette." Alya, Mylene ve Alix'in sesinden sonra kısık bakışlarımı bana bakan arkadaşlarıma çevirdim. Bir an hepsinin sırrımı bildiklerini düşündüm. Uğur Böceği olduğumu bilseler yine böyle davranır mıydılar? Marinette sakar, tatlı ve herkesle arkadaş olabilen bir kişilikti. Pek cesur sayılmazdı ve utangaçtı. Uğur Böceği öyle değildi. Uğur Böceği cesur, akıllı ve özgüvenliydi. Planlı hareket ederdi fakat Marinette kadar kendisini sıkıntıya boğmazdı. Özgürlüğü bilirdi ve asla sakar değildi.
Marinette ve Uğur Böceği iki farkı karakter gibiydi.
"Alya hasta olduğunu söyledi Marinette. Sen iyi misin?" Rose'un telaşlı çıkan sesine göz kırparak cevap verdim. "İyiyim Rose."
"Bu iyi Mari." deyip iri mavi gözleriyle sevimlilik yaptı.
"İyisen sorumu tekrarlıyorum," diyen Alya'ya döndüm. Uzun bir süre düşlerimin içerinde boğuluyordum. Bunu kızlar fark etmişti ve gerçeğe dönmeme yardımcı olmuşlardı. Tabii şu an yemek masasında en yayvan bir şekilde oturan Alix'i buna dahil etmiyordum ki şu anda bana sıratarak bakarak baktığı suratına bir tane şaplak atasım vardı.
Alya'nın sözünü keserek, "Poster ne kadar güzel değil mi Marinette?" diyerek yüzümün kızarmasına neden oldu. Gözlerimi açarak daha fazla laf etmemesi için onu uzaktan da olsa uyardım.
Alya, "Ne posteri?" diye sorduğunda suratıma yapıştırdığım avucundan çıkan ses yemekhanede yankı yaptı. "Girişteki poster mi?"
"Aynen," diyen Alix'in manalı sesiyle suratımdan elimi çektim. Tamam, kızlara Kara Kedi'nin hayranı olduğumu söyleyecektim. Yoksa Alix işleri daha da batırabilirdi ki onda böyle bir potansiyel vardı. "Kara Kedi ve Uğur Böceği'nin posteri."
"Alya lafını unutma," diyerek lafa daldım. Önümdeki tepsiyi biraz itip masaya dirseklerimi koyduğumda kızların meraklı bakışlarını görebiliyordum. Alix'in kalkan tek kaşına karşılık verdim.
"Size bir şey söylemek gerekiyor." Çantamın haraket ettiğini fark ettiğimde Tikki'yi sakinleştirmek için bir elimde çantayı tuttum. Sanırım Uğur Böceği olduğumu söyleyeceğimi sanmıştı.
"Evet, Marinette." diyen Mylene'e baktım. Kalbim istemsizce hızlanırken gözlerim yeniden o postere kaydı. Onlara gerçekten söylemeli miydim? Hayran olduğumu söylesem bile söylediklerimi büyütür müydüler?
"Ben..." Dudaklarımı birbirine bastırıp ellerimle yüzümü kapattım. Tanrım! Doğruyu mu söylemeliyim?
"Dinliyoruz Mari." Sessiz çıkan ses Juleka'ya aitti. Ciğerime dolaşan oksijeni bir solukta titreyerek verdim. Bu utanç bir durum muydu? Bir kahramana âşık olmak?
"B-ben..." Göğsüm sıkıştığında derin bir oksijen çektim. Hadi Mari, bu kadar zor olmamalı. Ellerimi yüzümden çektim. Kâküllerimin dağıldığının farkındaydım. Sağımda oturan Mylene bir elini omzuma attı. Neden bu kadar zorlanıyordum?
"Bir sorun mu var Marinette?" Mylene'in sorduğu soruyla kafamı iki yana sallayıp Alix'e baktım. İçeceğini pipet yardımıyla bitirdi. Gözlerindeki duygu diğer kızlar gibi merak barındırıyordu.
"Söyle Mari." diyerek elime uzanan Alya'ya bakıp dudaklarımı büktüm. Kesinlikle çok güleceklerdi.
"Ben birini se-seviyorum." dediğimde gözlerim utançla kapanmıştı. Mylene elini omzumdan çektiği gibi Alya'nın eli de elimden çekilmişti. Ellerim yerinden suratımı bulurken utançla inledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Güçlerin Hükmü (Ⅰ. Kitap) | Miraculous
Fanfic2021 Wattys Ödülleri Yarı Finalisti Lain Serisi Ⅰ #marichat Hayatımda mutluluk duyduğum biriyle bağ kurdum. O bağ bir gün benden koptu. İçimde bilmediğim ayrılığın ateşinde yanarken bir güne uyandım. O kahramanın yerine geçtim; Kalbimi hızlandıran...