20. Bölüm "Kalp Ritimleri"

667 48 69
                                    

Daha iyisini hissedemezdim. Mavi gökyüzünde kanatlarımı kullanmayı öğrendiğim zaman bu kadar muhteşem hissetmezdim. Huzurun kollarında, bu sıcaklıkta hissediyordum. Hayatım boyunca bu duyguyla yaşayabilir, ölebilirdim. Ve eğer bu duyguyu bir seferinliğine tadacaksam şu anda da ölmek isterdim.

"Benimle dalga geçtiğini düşünmüştüm prenses." dedi elini fotoğraf albümüne götürürken. Orta boyuttaki panoyu onun fotoğrafları çevrelenmişti. Gülüp bağdaş kurdum. Panoyu yerinden çıkarıp yastığımın üzerine koyduğumda elime düşmana dilini çıkarmış bir Kara Kedi pozu düşmüştü. Fotoğrafı çıkarıp ona uzattım. Gülen suratıma gözlerini kısıp elimden fotoğrafı aldı. Fotoğrafa boğazından gelen bir kıkırtılarla birlikte başını iki yana salladı. "İnanılmaz."

"Benden çok var Kara Kedi," Panoyu yerine asıp sırtımı yastıklara yasladım. "Hayranlar her zaman vardır."

"Sen farklısın." Fotoğrafı bir kenara koyup vücudunu bana yaklaştırdığında muzip bir şekilde sırıttı. "Hangi hayran, hayran beslediği kişiyi öpüyor?" Yakınlaştırdığı yüzünden gülerek kaçmaya çalıştım. Gülerek beni belimden yakalayıp yatağa yatırdı. Ellerimle onu uzaklaştırmaya çalıştığımda parmakları bel boşluklarımı buldu.

"Hayır, hayır," Kıkırdayarak yerimde kıvrandım. Hem ellerimle hem de bacaklarıma onu ittirmeye çalışırken fazla ses çıkarmamak için yastığı ısırdım. "Tikim var Kedi!"

"Bunu söylemen iyi oldu." Beni daha fazla gıdıklamaya başladığında içe geçmiş karnımla doğrulmaya çalıştım. Bu sefer ben onu yatağa serdiğimde karnına oturarak kalkmasına izin vermedim. Nefes nefese kalmış bir şekilde onun sırıtan yüzüne baktım. "Sıra bende,"

"Ben gıdıklanmam." dediğinde ellerini yeniden bel boşluklarıma uzattı. Ellerini yakalayıp önümde birleştirdim. Kafasını arkaya atarak güldü. "Çok güçsüzsün, istersem seni üstümden atarım."

"At o zaman." dedim tek kaşım havaya kalkarken. Bir anda doğrulduğunda geriye doğru kaydım. Kendi kendime yatağa serilirken ona ters bir bakış attım. "Hızlı hareket edersen elbette seni tutamam."

"Beni durduran olmadı." deyip yanıma uzandığında dakikaların verdiği özgüvenle onun beline sarıldım. Beni saniyesinde kabul edip sarmaladı. Başımı dakikalar önce kalbimle birlikte atan yüreğine yerleştirdim. Olduğundan daha hızlı atıyor olması dudaklarımda bir gülüşe neden olurken kafamı kaldırıp kediciğime baktım. Gözlerini kıstı, "Ne gülüyorsun?"

"Çünkü," Sol elimi göğsüne yasladım. Kalbim onun kalbindan daha hızlı atıyordu, her zaman bu böyleydi. Yeşil gözlerine bakarken fısıldadım: "Çünkü mutluyum."

Mutluydum, ben mutlu hissediyordum. Sadece bir haftada değişen anılarım gözlerimin önünden geçti. Uğur Böceği olmuştum, sevdiğim adamın partneriydim. Ölme tehlikesi geçirmiştim, sevdiğim adam beni kurtarmıştı. Bir gece gelmiş, beni mahvederek yanımdan ayrılmıştı. Müziği başa sarmak istememişti, ağlamıştım. Zihnime girmiş, beni mahvetmeye devam etmişti. Sonra bir gece daha geldiğinde arkadaş olduğumuzu söyledi. Sevdiğim adamla görüşüyordum, bu mutluluk verici bir şeydi. Sonrasında kendime şans vermeyi denedim, umutsuzluğa kapılmayacaktım.

Ve bu gece, bu gece bana o umudu tepsiyle önüme sunmuştu. Beni öpmüş, canımı canına katmak ister gibi sarılmıştı. Yorgunlukla bakan gözlerine gülümsedim. Kara Kedi sevdiği şarkıyı başa sarmak istememişti fakat başka bir melodiyi dinlemeye hazır gibi görünüyordu.

Lain: Güçlerin Hükmü (Ⅰ. Kitap) | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin