28. Bölüm "Yıkımın Temsilcisi"

597 52 23
                                    

Zamanın silemeyeceği çok şey var...

Evanescence, My Immortal

🐞🐾

Gökkuşağında siyahın olmamasının bir nedeni vardı. Gözlerim öylece boşluğa baksa da aslında o boşluğa düşüyor, elimi uzatıyor, beni kurtaracak birini bekliyordum. Zihnimdeki boşluklarda yankı yapan soruların cevaplarını ararken kendimi bu boşlukta bulmuştum. Siyahı hissedebiliyordum, burada gökkuşağının renkleri yoktu fakat siyah beni kuşatmıştı. Siyah beni bu boşlukta en dibe çekiyordu. İyi bir hissayatı yoktu, siyah yıkımın temsilcisiydi. Gökkuşağı renklerinin içinde ne işi olurdu?

O, bazı gecelerin yıkımına şahit olmuş, bundan sonra da o gecelerin temsilcisi olarak gökkuşağından sonsuza kadar ayrılmıştı. Yıldızların, belki bir hilal belki de bir dolunay gecesinin yıkımını temsil ediyordu. Gece mavisine karışıyor, yine rengini gizlese de hissettiriyordu. O yıkımdı, ben ise yıkılandım.

Şimdi ise sürüklendiğim bu boşlukta kaburga kemiklerimi kırmıştım. Ruhum parçalanmıştı bu boşluğun dibine vardığımda. Bu boşluğa karşı siyaha eşlik eden zerre gün ışığıydı. Yıkıma eşlik eden bir ışık vardı, yıkım ondan kaçıyordu ve kaçarken beni de en dibe sürüklüyordu. Şimdi ikimiz de o ışıktan kaçmıştık fakat o ışık bu boşluğa akmaya devam etmişti.

Canını canıma katarak kaburgalarımda can bulmamı sağlayan adamı aradım. O her zaman yanımdaydı, hep vardı. Yürüdüğüm yolda sendeliyordum çoğu sefer, yakın zamanda benim elimi tutmuştu. Meğersem biz zaten aynı yolda yürüyormuşuz. Sadece aynı damar yolunda farklı kutupları tercih etmiştik. Gözyaşlarımızın tükendiği zaman ellerimiz ayrılmış, aynı yolu farklı yönlere giderek tamamlamaya çalışmıştık. Hayat buna izin vermemiş, her seferinde bana çelme takmıştı. Şimdi yeniden el eleydik, hayat bir kez daha bize şans verir miydi?

Gözyaşlarımızın tükendiği bu yolda bu sefer duygumuzu kaybedeceğimiz zaman ayrı düşecektik.

"O görüntüler gerçekleşmiş olabilir mi?" Gözlerimin boşluğa baktığını sanıyordum, mavilerim yıkıma kucak açmıştı. Gece mavisine karışan siyahı izliyordum. Yeniden bir geceye karışmış, yeniden yıkım yaratmaya hazırdı. Maviye karışan siyah ya yıkım yaratacak ya da yıkıma şahit olacaktı. Şahit olduğu gün yıkım sahibine kavuşacaktı.

Yıkımın sahibi kimdi?

"Neler gördüğünü anlatacak mısın bana?" diye sordu Tikki, anlatmaya niyetim yoktu. Bu görüntülere anlam yüklemek istemiyordum fakat düşünmeden de edemiyordum. Eğer sadece görülerden ibaret ise bunun hakkında konuşmak istemiyordum. O görüntülere karışmış yıkımı seziyorum, bu iyi hissettirmiyordu. Yıkım iyi değildi, canımı acıtıyordu.

"Hayır, bir önemi yok. Düşünüyorum," Omuzlarımı silktim. "Düşünüyorum fakat bir önemi yok gibi geliyor. Sadece neden böyle şeyler hayal ettiğimi sorguluyorum. Sanki..." Zorla yutkundum, kaşlarım çatıldı. "Sanki bir gelecek gibiydi."

"Bunlar senin için sadece bir hayalden ibaretse fazla kurcalama Marinette." dediğinde ellerimi korkuluktan çekip Tikki'ye baktım. Benimle birlikte korkuluk demirlerinin üzerinde geceyi izliyordu. Birkaç adım atıp odama girdim, yatağımda bağdaş kurduğumda Tikki de yanıma gelmişti. Tavan kapımı örtüp kendimi yatağıma attım. Boşlukta kalma hissiyatı, korkunçtu. Cevapsız kalan sorularla baş başa kalmak ise bir işkenceydi. Bu soruların cevabı Usta Fu'da olabilir miydi?

Lain: Güçlerin Hükmü (Ⅰ. Kitap) | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin