"İyisin değil mi?"
Hayatın bize oynadığı oyunun parçasıydık. Herkes kendi hayatında bir oyunun içerisindeydi. Oyuna kendiniz hükmedebiliyor, fakat hükmünüzü kontrol altında tutamıyordunuz. Hayat buydu. Biz yanlış kararlar versek bile oyuna devam edebileceğimiz bir şansa sahip oluyorduk.
Fakat karşımdaki sahte böcek beni hayli yormuştu. "İyiyim Kara Kedi. Sadece şu böceğin tılsımından sahip olduğu kılıç biraz korkutucu." dedim ve kısa bir zaman aralığında ona baktım. Karşındaki kopyasının cataclysm gücünden kaçıyordu.
Yok etme gücü.
"Dikkat et." diyerek yoyomla kopyanın sağ bileğini kavradım. Sahte böcek ayağa kalkmadan pisiciğin kopyasını ortadan kaldırsak iyi olacaktı.
Kopya yere düşerken Kara Kedi onun üzerine çıkmıştı.
"Hayır, gerçek olan benim Uğur Böceği!" Yerde yatan kopyaya baktım. Sonrasında ise onu etkisiz hâle getiren kediye. Göz kırpıp, "Sen kim gerçek biliyorsun minik böcek." dediğinde gülümseyip yoyonun ipini kendime doğru çektim. Kopya kendi gücünde yok olduğunda dudaklarıma yayılan zafer kısa sürdü.
"Dikkat et!" Kara Kedi'nin bağırması beni harekete geçiremedi. Sahte böcek tüm gücüyle belime vurmuştu. Acıyla yere düşüp öksürmeye başladım. Kara Kedi'nin ona yönlendiğini gözlerim acıyla kapanmadan önce görmüştüm. Şanlı tılsımı çoktan kullanmam gerekiyordu. Ellerimi betonun üzerine koyup doğruldum. Gölgesi üzerime düşen kişiyi biliyordum. Tüm savaş boyunca bizi uzakta izleyen Kum Adam.
"Güçsüz görünüyorsun Uğur Böceği." Sesindeki kötülük hissediliyordu. Hawk Moth'un masum insanları canavara dönüştürmesinden nefret ediyordum.
Ayağa kalkıp bulutun üzerindeki Kum Adam'a baktım. Akuma bulut şekline dönüşmüş yastığın içinde olmalıydı. Yoyomu avucumun içinde sıktım. Şanslı tılsımımı kullanmak için bir fırsattı.
"Şanslı tılsım!" Yoyoyu havaya fırlattım. Kum Adam bana yöneldiği sırada Kara Kedi'nin onun üzerine atlaması bir oldu.
Aynı şeyler yaşanıyordu. Aynı Uğur Böceği'nin yaptığını yapıyordum. Kara Kedi'nin tek başına savaşmasına izin veriyor, ben de akumayı nasıl yeneceğimi düşünüyordum.
Bu böyle olmamalıydı.
Ellerimin arasına düşen eşya bir sis bombasıydı. Tamam, mantıklı bir şey gelmişti.
"Sis bombasıyla ne yapmayı düşünüyorsunuz minik böcek?" diye soran Kara Kedi, Kum Adam'ın yastığından çıkardığı dumanlardan korunuyordu. "Elbette bir fikrim var Kara Kedi. Fakat sanırım bize keskin bir şey lazım." dediğimde ne dediğimi anlamıştı. O sahte böceğe yönelirken sis bombasının pimini çekip havaya fırlattım. Yoyomla birlikte sis bombası Kum Adam'a yöneldiğinde Kara Kedi'ye işaret verdim. Elindeki korkunç kılıçla saldırgan sahte böceğin bileğini yakaladım.
"Cataclysm!" Pençelerini açarak kılıcı yok ettiğinde kılıcı bana doğru fırlattı. Yok olmak üzere olan sivri ucu hiçbir şey görmeyen Kum Adam'ın yastığına sapladım. Akuma gökyüzüne açılırken yoyoma hapsettim akuma artık kötülük saçamazdı. Yere düşmek üzere olan küçük çocuğu Kara Kedi son anda kurtardığında derin bir nefes verdim.
Yoyomdan serbest kalan kelebek beyaz renge bürünmüştü. Doğaya karışarak uzaklaştığında elimdeki sis bombasını havaya fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Güçlerin Hükmü (Ⅰ. Kitap) | Miraculous
أدب الهواة2021 Wattys Ödülleri Yarı Finalisti Lain Serisi Ⅰ #marichat Hayatımda mutluluk duyduğum biriyle bağ kurdum. O bağ bir gün benden koptu. İçimde bilmediğim ayrılığın ateşinde yanarken bir güne uyandım. O kahramanın yerine geçtim; Kalbimi hızlandıran...