Kafeden çıkmış evime doğru ilerliyorudum. Biraz ilerledikten sonra içimde garip bir his oluştu. Arkamda birinin olduğunj düşünüp baktım. Kimse yoktu. Önüme dönüp yoluma devam ettim. Bir süre daha yürüdükten sonra arkamda çıtırtılar duydum ve korkarak arkamı döndüm. Arkamı dönmemle ağzıma bir bez koyuldu ve ben bedenimi tanımadığım birine bıraktım.
Ayıldığımda bir sandalyede oturuyordum. Ellerim sandalyenin kollarına bağlanmıştı. Etrafta neler var neler yok diye baktım. Nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Sanırım mahsen gibi bir yerdeydim.
Sağıma soluma baktım. Arkamda duran iki adamdan başka kimse yoktu. Şaşkın şaşkın etrafa bakınırken mahsene benzeyen yerin kapıaı açıldı. İçeriye bir adam girdi. Arkasında bir kaç kişi daha vardı.
Öndeki adam bana yaklaştıkça yüzünü seçmeye çalışıyordum. Bana iyice yaklaştıktan sonra o olduğuna inanamayıp gözlerimi kapatıp açtım. Gerçekten de oydu. Beni kaçıran, Bora' nın babasıydı.
Gülerek dibime girdi. "Oo Ceren hanım.. İyice dinlendiniz mi?" ona sinirle baktım. Bana doğru eğilerek konuştu. "Bakalım Boracık senin kardeşini kurtarmaya çalıştığı gibi senide kurtarmaya çalışacak mı? Bence Ceylan' ı kurtaramadığı gibi seni de kurtaramayacak."
Ne demekti bu şimdi? Ceylan' ı Bora öldürmemişmiydi?! Bora' nın dedikleri doğru muydu yani?
Ben bunları düşünürken Bora' nın babası Mustafa, arkamdaki adamların birinden benim telefonumu istedi. Daha sonra da arkamdakilere beni işaret edip ağzımı bağlamalarını söyledi. Telefonumu ne ara almıştı yahu?
Telefondan Bora' nın numarasını bulup çaldırdı. Telefon hemen açıldı. Hoparlördeydi. Bora' nın dediği ilk şey "Ceren, sen misin?" olmuştu. Sanırım eve gitmediğimden haberi vardı. Mustafa hemen konuşmaya başladı.
"Boracığımın sesini mi duydum ben az önce? Ay çok özlemişim ya canım benim. Naber? Nasılsın? Ceren' in nasıl? Aa pardon o şuan bende.. Unutmuşuumm." dedi ve sinsice güldü.
Bora hemen cevap verdi. "Ceren' i bırak! Husumetimizin ona sıçramasını istemiyorum!!"
Husumet mi? Bora' nın babasıyla arasında ne vardı ki?? Aklımda deli sorular dolanıyordu ve ben bunlara cevap bulmak istiyordum. Ağzım bağlı olsa bile Bora' ya bağırmaya çalışıyordum.
Bora birden bağırdı. "Ceren' e ver lan telefonu!" sinsice güldü. "Yoo yoo yo. Asla. Yerimizi bul. 2 milyon getir. Kızı al! Bu kadar basit." sinirden çenem kasılmıştı. Ne diyordu bu?! Bora bağırarak konuşuyordu. "Bulunca gününü göstereceğim lan sana it!"
Sinsice gülmeye devam ederek konuştu. "Ceren' e gerçekleri anlatıcam Bora. Onu yakalayan kişinin ne kadar tehlikeli olduğunu görsün ve son duasını etsin!"
Sanırım aklımdaki tüm sorulara yanıt bulmaya yaklaşmıştım. Mustafa önüme bir masa ve bilgisayar getirtti. Tam karşıma da kendisi oturdu. Bana birşeyler söylemeye başladı.
" Ceren direk konuya giriyorum. Kardeşini Bora değil ben öldürdüm! Herşeyin ona kalmasının sebebi ise mahalledeki kamera kayıtlarını alıp saklamamdı. Suçsuz olduğunu ispat edemedi ve bu yüzden hapse girdi. Zaten kendini suçluda hissediyordu o yüzden de kendi isteğiyle girmiş gibi oldu. Eğer inanmıyorsan bilgisayarı açıp sana kayıtları bulabilirim. İzlersin ve gerçekleri kendi gözlerinle görürsün."
Kafamı sallayarak bilgisayarı açmasını söyledim. Arkamda duran adamlarının birine işaret yaptı. O da ağzımdaki bantı çıkardı ve bilgisayarı açtı. Kamera kayıtlarını buldu. Üzerine tıklayarak kaydı açtı. Sonra da geri çekildi.
Kayıt Mustafa' nın arabasının gelmesiyle başlıyordu. Etraf ıssızdı. Kimsecikler yoktu. İç sesimi susturup kayıtı izlemeye başladım.
Kamera kayıdında olanlar;
Siyah bir araba gelip mahalle arasında durdu. İçinden ilk önce Mustafa çıktı ve diğer ön kapıya doğru gidip kapıyı açtı. Oradan ise Ceylan çıktı. Üstünde beyaz kısa kollu tişört, altındaysa diz altı eteği vardı. Mustafa Ceylan' ı kolundan tutup yere doğru fırlattı. Ceylan yere doğru düştüğünde altındaki eteği biraz yukarı doğru çıkmıştı. Mustafa Ceylan' ı yerden kaldırdı ve ellerini bağladı. Sonra da eteğinin altına elini soktu ve...
Daha fazla izlemek istemiyordum. Kardeşime bildiğin tecavüz ediyordu. Ceylan' ın orada kıvranışlarını görmek içimi yakıyordu. Gözlerim dolmuş bir şekilde Mustafa' ya doğru bağırdım. "Şerefsiz!! Alçak puşt!! Nasıl yapabildin böyle birşey!" ellerim bağlı olmasa kalkıp dövecektim.
Gözlerim hâlâ dolmuş durumdayken kaydı izlemeye devam ettim.
Tecavüz ettikten sonra Ceylan' ı yere doğru oturtmuştu. Silahını çekip vuracaktı ki Bora geldi. Tam Mustafa' yı itip Ceylan' ı kurtaracakken, Mustafa silahı sıktı ve arabasına binip kaçıp gitti.
Bora Ceylan' ın yerini nereden bulmuştu?
Bora hızlı hızlı Ceylan' ın yanına gitti. Tam kalbinden vurulduğu için oracıkta can vermişti. Bora kafasını Ceylan' a doğru yasladı ve ağlamaya başladı. Daha sonrada Ceylan' ı yavaşça kucağına alıp ağlayarak gitti...
Bu izlediklerim Bora' ya haksızlık ettiğimin kanıtıydı. Peki ama neden o kendisini suçlu göstermişti?
"Hapis yatan neden Bora oldu?!" sinsice gülerek cevapladı. "Kardeşin Ceylan' ı koruyamadığı için kendini suçlu hissetti ve hapis yatması gerekenin olması gerektiğini düşündü. Karakola gidip teslim oldu ve acı çekerek hapis yattı."
Gözlerim dolu doluydu. Bu... Bu nasıl olmuştu? Artık Bora' dan nefret etmiyordum. Bora' ya çok haksızlık yapmıştım. Buradan çıkabilirsem eğer bin kere özür dilemek istiyordum. Tabii çıkabilirsem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN SIRRI [TAMAMLANDI✔]
Teen Fiction• +18 vardır... ******* Bazen geçmişte olanlar peşinizi bırakmayabilir...