E8

6.6K 752 1.2K
                                    

Otele vardıklarında saat henüz ikiydi. Tören saat altıda başlayacağından dolayı ikisi de yan yana olan odalarına çıktılar ve biraz dinlenmeye karar verdiler.
Tabii ikisinin de dinlenmeden kastı farklıydı.

Hyunjin altı saatlik yolda yorulmuştu, normalde yorgunluğa alışkın bir bünyesi olsa da işkolik kişiliğinden ödün verdiği günler yorgunluğu baş gösteriyordu. Bu sebeple o gerçekten dinlenmek adına kendini yatağa bıraktı, saat beşe alarm kurmayı da unutmamıştı.

Jeongin ise iki saat uyuduğu için bedensel olarak yorgun değildi ama zihni son sıralar karışıktı.
Hyunjin hakkında düşünmek istemese de bazı zamanlar kendini onu düşünürken buluyordu, şu anda da öyle bir zamandaydı.
Patronunun işkolik ve sinirli tarafından ölesiye nefret ediyordu ancak gerçek kişiliğine büründüğü zaman içinde anlamsız bir heyecan oluyordu. Buna da sinirleniyordu Jeongin, Hyunjin sırf kariyerinde başarılı olabilmek için kendini hiçe saymıştı ve ikili bir kişiliğe sahip olmuştu, hâlbuki Chan gibi de olabilirdi ama Hyunjin bunu tercih etmemişti. Belki kolayına belki de zoruna gelmişti bu durum.

Düşüncelerini kesip geniş yatağa uzandı ve tepesinde dönüp duran pervaneye bakmaya başladı, gözleri her pervaneyi takip ettiğinde yavaşça kapanıyorlardı ki telefonunun çalmasıyla irkildi. Sesini son ses yaptığını unutmuştu.

"Beni uykumdan ayırdığın için cezalandırılacaksın Felix, ne istiyorsun?"

"Ne tür bir ceza bu?"

Felix'in imalı konuşmasına karşılık göz devirdi Jeongin, arkadaşının sadece libidosuyla yaşaması bir zordu ama iki senede alıştığını hissediyordu.

"Senin aklındaki gibi olmadığı kesin, şimdi neden aradığını söyle."

"Yolculuk nasıldı diyecektim, eminim zordu senin için."

"Aslında fena değildi, başlarda sıkıcı olsa da sonlara doğru eğlendim."

"Hmm, nasıl bir eğlence bu? Sesin nedense daha canlı geliyor."

Jeongin'in aklına gelen görüntüler yüzünün anında kızarmasına sebep olmuştu, Hyunjin'in yakınlığı, kokusu ve yüzünde hissettiği nefesi hâlâ kalbine farklı şeyler yaşatıyordu.
Karnında kasılma hissettiğinde boğazını temizledi ve ilk başta biraz gevelese de çok geçmeden konuşmaya devam etti.
Fakat yarattığı sessizlik Felix'in ilgisini çoktan çekmişti.

"Yemek falan yedik işte, sohbet ettik. Farklı bir Hyunjin idi işte."

"Bana bu kadar basit gelmedi be Jeongin'im, dökül kardeşine."

"Dökülecek bir şey yok Lix, şimdi izin verirsen uyumak istiyorum."

"Peki madem, gelince konuşacağız. Ben de gideyim de Chan ile yazışayım biraz. Öptüm bebeğim~"

Felix, Jeongin'in konuşmasına izin vermeden telefonu kapattığında Jeongin derin bir nefes alarak kapanan telefonuna baktı. Tek arkadaşının Felix olması bazen mükemmeldi ama bazense böyle şeyler yaşanabiliyordu işte.

Telefonunu yatağın yanındaki komodine bıraktıktan sonra kendini yeniden yatağa attı ve saate son kez bakarak gözlerini kapattı.
Ancak gözlerini her kapattığında Hyunjin ile arabada yaşadığı fazla yakınlık beliriyordu. O an hissettiği her şeyi tekrardan, aynı yoğunlukla hissedebiliyor ve bunu bir kere daha istiyordu.
Kabul edebilirdi ki Hyunjin'in kişiliği sıkıntılı olmasa ondan rahatça etkilenebilirdi.

Görüntüleri uzaklaştırmaya çalışarak başını iki yana salladı ve tekrardan kapattı gözlerini ancak nafile...
Odaya nefesini bırakarak bir elini yavaşça pantolonunun düğmesine yaklaştırdı, zihni şu an yaptığı şeyin mantıksız olduğunu söylese de Hyunjin'i hissedebilen vücudu aynı şeyi söylemiyordu.
Bir defa bunu yapması Jeongin'i sapık yapmazdı.

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin