E4

9.8K 796 978
                                    

Ay kendini gösterip yıldızlar da ayla beraber parlamaya başlayınca Jeongin gözlerini bilgisayar ekranından çekti. İkinci günü ilk gününe oranla çok daha güzel ve çok daha yorucu geçmişti.
Hyunjin için Luke Hennrig'i getirmekle kalmamış, Chan'ın yeni müvekkilleri ile ilgilenmiş ve hepsine dair notlar çıkartarak Chan'a vermişti. Şimdiyse saat beşten beri Hyunjin'in istediği bir dosyayı inceliyordu. Normalde dosya icelemeleri masa başında çalışan kadına aitti fakat kadın saat dörtten sonra hasta olduğu gerekçesiyle izin almıştı. Bu nedenle dosyaları yetiştirmeye çalışırken bir yandan da bilgisayarına notlar çıkartıyordu.
Yorgunluk hissini sevmişti Jeongin.

"Saat dokuz oldu Jeongin, eve gitmen gerek."

Chan'ın kibar sesini duyunca başını kaldırarak tepesinde dikilen ve gömleğinin üç düğmesini açarak tamamen iş modundan çıkan Chan'a baktı.

"Pekâlâ, iyi geceler efendim."

"İyi geceler ufaklık, dikkatli git."

Jeongin yüzündeki yorgun gülümsemeyle telefonunu alarak odadan çıktı, asansöre doğru ilerlerken göz ucuyla Hyunjin'in odasına bakmıştı fakat ışıkların sönük olduğunu fark edince yoluna devam etti.
Asansörle çıkış katına geldiğinde hızla döner kapıdan çıkmış ve kendini otoparka atmıştı. Avukatların çoğu işini bitirdiği için gitmişlerdi, bu sebeple otoparkta sadece iki tane araç vardı. Jeongin bir tane aracın yanına baktığında telefon konuşması yapan Hyunjin'i gördü, yanına gitse kovar mıydı?
Her ne kadar bugün cidden iyi bir şey yapsa da Hyunjin'in sağı solu belli değildi, Luke'u getirdiği için Jeongin'e bir defa bile teşekkür etmemiş; bırak teşekkürü, bir defa gülümsememişti bile.

Jeongin, Hyunjin'in bu tavırlarını çözümleyemiyordu, bugün onun medyaya ve tüm dünyaya yansıttığı yüzü dışında yeni bir yüzünü daha görmüştü ama bu sadece beş dakika sürmüş ve beş dakika sonra yine aynı Hyunjin olmuştu.
Hızlı değişen tepkileri Jeongin'i rahatsız ediyordu, bu nedenle yanına gitmek yerine otoparkın çıkışına doğru yürümeye başladı.

Büroya epey yakın olan durağa yürüdüğünde yanından geçen birkaç avukata baktı. Ellerinde kalın deri çantalar ve yüzlerinde samimiyetsiz ifade hâkimdi. Jeongin ileride böyle bir avukat olmayacağının yeminini kendine vererek çoktan gelmiş olduğu durakta beklemeye başladı.

Bu saatlerde otobüs fazla geçmiyordu, tamamen şans işiydi fakat Jeongin dün şansının yaver gittiğini söyleyebilirdi. Tam durağa geldiğinde otobüs durmuştu dün, bugün de böyle olmasını diledi.

Ancak dileği biraz yanlış anlaşıldı. Bir otobüs durmasını beklerken son model siyah bir araba durmuştu durakta. Jeongin başta aldırmadı ama arabanın camı inmeye başladığında merakla başını eğerek baktı. Siyah saçları dağılmış ve gömleğinin birkaç düğmesi açılmış olan Hyunjin ona bakıyordu.

"Bu saatte otobüs olmaz, gel."

Jeongin bir süreliğine düşündü, Hyunjin haklıydı fakat aralarındaki soğukluk nedeniyle bunu pek de istemiyordu.
Biraz yaklaşarak konuşmaya başladı.

"Çok teşekkürler ama bir arkadaşıma sözüm var Bay Hwang."

Hyunjin sırıttı, bu sırıtma soğuk veya alaycı değildi, daha çok eğlenceli bir sırıtıştı.
Jeongin onun bipolar olduğuna yavaşça inanmaya başlıyordu.

"Dosyana baktığımda tek arkadaşın olarak Felix'i gördüm, Felix'in de şu an evde olduğuna eminiz bence."

Jeongin duydukları karşısında şaşırmıştı, Hyunjin'in onun dosyasını okuyacağını asla düşünmemişti çünkü Chan'ın stajyeriydi.
Ayrıca Jeongin'i pek de sevmediği göz önüne alındığında Jeongin daha da şaşırdı.

Fakat kaçacak bahanesi kalmamıştı, arabanın kapısını açarak siyah deri koltuğa yerleşti ve kemerini bağlayarak Hyunjin'e döndü.

"Teşekkür ederim Bay Hwang."

Hyunjin sesini çıkartmadan arabayı çalıştırdı, yol ilerlemeye başladığında Jeongin yüzünü dışarıya çevirerek yıldızlara bakmaya başladı, Hyunjin ise boş yola güvenerek gözlerini Jeongin'in lacivert saçlarında gezdirdi.

"Eğer ileride büromda çalışacak olursan saçlarını lacivert görmek istemiyorum."

Jeongin gözlerini yıldızlardan çekti.

"Renkli şeyler sevmediğinizi biliyordum, stajyerliğime güvenerek boyamıştım."

Hyunjin tekrardan yola baktığında şimdi Jeongin onu izliyordu. Dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme mesken tutuyordu, gözleri ise düz bir şekilde yolu izliyor, kaşlarıyla beraber arada bir kısılıyordu. Jeongin Hyunjin'i izlerken aklından tek bir şey geçirdi:

Mükemmelliyetçi, sinirli, egolu bir kişiliği var ama yüzü kusursuz.

Yutkunmasına engel olamadan Hyunjin'i izlediği sırada Hyunjin de üstünde hissettiği bakışlarla Jeongin'e döndü.

"Bir şey mi var yüzümde?"

Hyunjin'in düz sorduğu soruyu umursamadı bile Jeongin, çünkü aklında daha mantıklı bir soru vardı ama pek cesaret edemiyordu sormaya.
Yine de sormak istiyordu, Hyunjin'in farklı birisi olduğunu hissediyordu çünkü.

"Neden insanlara karşı kendinizi bambaşka birisi olarak gösteriyorsunuz?"

Hyunjin duyduğu soru karşısında yüzünü düşürdü, sıkıntılı nefesini arabanın içine üfledikten sonra tekrardan Jeongin'e baktı.

"Nereden biliyorsun ki? Beni tanıyor musun?"

"Benim tanıdığım Hwang Hyunjin işkolik, sert, sinirli, egoist, bencil ve hırslı ama bugün için beş dakikalık bir zaman diliminde çok daha farklı bir şey gördüm; eskilerin neşesini yaşayamayan, yine de gülmeyi seven ve renkli kişilikli bir yanınızı gördüm."

Hyunjin boğazını temizledi ve önüne döndü, yavaşça yaklaşmıştı Jeongin'in evine. Bu nedenle sorusuna cevap vermemeyi seçerek eve gelene kadar yola baktı. Jeongin ise cevap alamayacağını anladığında üstelemeden evinin sokağına girmeyi bekledi, sokağa girdiğindeyse araba durana kadar kemerini açmadı.
Araba durduktan sonra kemerini çıkartarak vücudunu Hyunjin'e döndü.

"Teşekkürler Bay Hwang."

Jeongin bunun bir ima olduğunu yansıtmak için ses tınısını sert tutmuştu, Hyunjin aptal olmadığından bu imayı anladı ve Jeongin kapıyı açıp çıkmadan önce kolundan tutarak dudaklarını araladı.

"Asıl ben teşekkür ederim, Bay Hennrig'i ikna etmek kolay değildir. Ne dedin bilmiyorum ama onu gerçekten etkilemiş olmalısın."

Jeongin ise bu cümleler üzerine kendisinden beklemediği bir cümle çıkarttı ağzından.

"Onu etkiledim ama sizi asla etkileyemiyorum."

Daha sonra yanlış anlaşılmamak için cümlesine ekleme yapmaya başladı.

"Kendinizi gizliyorsunuz ve inanın bana bu çok yanlış, işiniz için kişiliğinizden olmuşsunuz. Umarım bunu etraflıca düşünebilirsiniz Bay Hwang. Ayrıca Bay Hennrig'in ağır bir çevreci olduğunu düşünürsek ikna etmek o kadar da zor değildi. Şimdi hoşçakalın."

Jeongin açtığı kapıdan çıkarak arkasına bakmadan eve girmeyi plânladı ancak Hyunjin'in sesini duymasıyla arkasına dönmek zorunda kaldı.

"Jeongin, iyi geceler."

Gülümsememek için dudaklarına birbirine bastırdı Jeongin.

"İyi geceler Bay Hwang."

•••'

Medya-

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin