E24

4.3K 491 293
                                    

Jeongin elindeki telefonun içinde yer alan Hyunjin'le samimi fotoğraflarını sildikten sonra sevimli bir yüz ifadesiyle Chan'a baktı.

Felix ve Chan'ın odada ne konuştuklarını bilmese de Chan'ın odadan çıkar çıkmaz telefondaki resimleri silmesi için telefonunu Jeongin'e uzatınca iyi şeyler döndüğünü anladı sadece. Eve gidince Felix'e sıkıca sarılacak ve ona en sevdiği tatlıdan yapacaktı.

"Tekrardan özür dilerim, sadece annemi istediğimi sanmıştım."

Jeongin önemli olmadığını belirten el hareketlerinde bulunsa da Hyunjin için aynısı geçerli değildi, gayet önemliydi çünkü kuzeninin hiç görmediği bir tarafını görmüş ve bunca zaman kıskanıldığını fark etmişti. Bu durum ona eski bir müvekkili olan Anmin'i hatırlatmıştı, Anmin yaşadığı kıskançlık yüzünden annesini boğarak öldürmüştü, Chan da eğer elindekileri sosyal medyaya sızdırsaydı Anmin'den farkı kalmayacaktı. Hyunjin'i öldürmek için boğazlanmasına veya kafasına iki el mermi atılmasına gerek yoktu, işini ve Jeongin'i kaybederse öleceğini biliyordu.

Bu yüzden sinirliydi Chan'a.

"Hyun, özür dilerim."

Chan'ın kırgın sesi kulaklarına ulaştığında kendini toparlayarak oturduğu yerde sırtını dikleştirdi.

"Önemi yok diyemem Chan, cidden yaptığın çocukluktan başka bir şey değildi."

Hyunjin'in ciddiyeti ortamı germeye başlamıştı, Jeongin ve Felix sus pus otururken Chan da yaptığı şeyin aptallık olduğunu belirten şeylet söylüyordu, ancak hiçbirisi Hyunjin'in umrunda değildi. Tek istediği evine gidip biraz uyumaktı, gecelerdir Chan ne zaman elindeki bilgileri sosyal medyaya sızdıracak diye uyuyamıyordu, biraz uyuduktan sonra kendine geleceğine inanıyordu.

Oturduğu yerden ayaklandığı sırada ceketinin cebinde çalan telefonunu fark etti, hızlı hareketlerle telefonu cebinden çıkartıp eline aldığında gördüğü isimle kaşlarını çattı. Psikoloğu ile fazla görüşmezlerdi normalde.

"Buyurun, Bay Lee."

"Hyun, bugün bana uğrayabilir misin? Kişilik bozukluğun için yaptığım son test hakkında seninle konuşmam gerek."

Hyunjin'in kaşları daha fazla çatıldı, son zamanlarda test yaptırdığını bile unutmuştu Chan'a kafayı takmaktan.

"Gelirim tabii, ne zaman müsait olursunuz?"

"Şimdi bile gelsen sorun olmaz, bunu acilen görmen gerek."

Koltukta oturan üçlü kendisine merakla bakarken heyecanlanmaya başlamıştı Hyunjin.

"Neyi görmem gerek Bay Lee?"

"Kişilik bozukluğunun %3'e düştüğünü Hyunjin. Bu kadar kısa zamanda nasıl başardın bilmiyorum ama ne yaptıysan onu yapmaya devam et... şimdi buraya gel."

Telefonun ucundaki ses kesildiğinde Hyunjin gözlerini lacivert saçlıya çevirdi, gözünden akan sıcaklığa karşılık gülümseyerek dudaklarını araladı.

"Sanırım... hep benimle kalmak zorundasın Jeongin."

•••

Hyunjin, psikoloğundan duyduklarını birebir odadaki üçlüye anlattığında hepsi birden yaşadıkları anı unutarak psikiyatri kliniğine gelmişlerdi. Hyunjin ve Jeongin Bay Lee'nin karşısında dururken Chan ve Felix ise el ele tutuşarak ayakta onları bekliyorlardı.

Bay Lee odasına girip elindeki kağıdı Hyunjin'e uzattı, yüzündeki tatmin gülümseme Hyunjin'i de Jeongin'i de iyi hissettiriyordu.

"Birkaç hafta önce bana geldiğinde ilk yaptırdığımız testte kişilik bozukluğun en tepedeymiş ama birkaç gün önce yaptırdığın teste baktığımızda elinden gelenin en iyisini yapmışsın."

Hyunjin önündeki kâğıtta duran tabloya bakarken derin bir nefes alma gereği hissetti, rahatlamıştı ve bunu başaran kişi sadece kendisi değildi. Yanındaki stajyer bunda en başarılı isimdi.
Bakışlarını tablodan çekip Jeongin'e baktı ve yanağına kısa bir öpücük kondurdu, Bay Lee ikisine gülümseyerek bakarken içten içe Hyunjin'i ve Jeongin'i tebrik ediyordu.

"Tamamen birbirinizi bulmuşsunuz, yapboz parçaları gibi tamamlıyorsunuz birbirinizi."

Jeongin bir psikologtan duyduğu şeylerle kalbinin sertçe çarptığını hissetti, daha dün Hyunjin'le farklı olduklarını ve uyuşmadıklarını düşünüyordu ama bugün bu düşüncesine yeni bir pencere eklendiğini fark etti.
Evet, farklılardı ama birbirlerini tamamlıyorlardı; Hyunjin sinirliyken Jeongin sakindi, Hyunjin kariyerine bağlıyken Jeongin gençliğin verdiği havayla aklı bir karış havadaydı, Hyunjin duygularını doğru yansıtamazken Jeongin duygularını yanlış yansıtacağından endişe duyuyordu.
Farklı olmaları birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmiyordu, Hyunjin Jeongin'i, Jeongin ise Hyunjin'i hayattaki her şeyden daha fazla seviyorlardı. Hyunjin Jeongin'i işinden bile daha çok seviyordu.

"Onun sayesinde kendimi bulabildim Bay Lee, şayet hayatıma girip hırs yaparak beni bulmaya çalışmasaydı şu an yaşadığımız anı hiçbir zaman diliminde yaşayamazdık. Onun sayesinde."

Hyunjin duygu dolu bakışlarıyla Jeongin'in yüzünün her detayını incelerken söylediği şeylerin gerçekliğini daha da net fark ediyordu. Jeongin onunlaydı, Jeongin başka birisine de aşık olabilirdi ama Hyunjin'e aşık olmuştu, Jeongin; Chan'a, Rosé'ye veya Felix'e değil, Hyunjin'e aşık olmuştu.

Hyunjin, o an etraftaki insanları takmadan Jeongin'in belini kavrayarak kendine yaklaştırdı. Jeongin şaşkınlıkla Hyunjin'i ittirmek için ellerini göğüsüne çıkartsa da dudaklarını örten kalın dudaklar için çok geçti.

O andan itibaren zamanın durduğunu hissetti ikisi de, Hyunjin yavaşça ve nazikçe Jeongin'in dudaklarını kavrarken tüm duygularını ona yansıtmak istiyordu. Aceleye gerek yoktu, her şey düzelmiş ve Jeongin hâlâ kendisiyleydi. Hyunjin tüm hayatını Jeongin'e adamak istiyordu, en eşit ve adil olacak şekilde.

Çünkü bir avukat eşitliği de savunurdu.

•••

Bir sonraki bölüm birkaç ay ileri uçacağız ♡•♡

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin