E9

6.2K 727 1.2K
                                    

Önüne düşen saçlar yüzünden ilk başta her yer lacivertti ancak saçları birisi gözünün önünden çektiğinde tek görebildiği üstü çıplak Hyunjin idi. Uykulu bakışları siyah saçlı bedenle buluştuğunda kaşlarını havalandırdı ve içindeki şaşkınlıkla yatakta doğruldu. Doğrulduğu an üstüne vuran esinti bakışlarının üst vücuduna kaymasına sebep oldu, Jeongin de tıpkı Hyunjin gibi çıplaktı.

"Günaydın."

Hyunjin'in neşeli sesi kulaklarına ulaştığında daha da şaşırmaya başlamıştı. Hyunjin'in odasında, Hyunjin'in yatağında olduğu yetmiyormuş gibi bir de ikisi de yarı çıplaktı, bunun yanı sıra Hyunjin, Jeongin'le eğlenerek konuşuyordu.
Şaşkınlık yavaşça yerini endişeye bırakmaya başladığında Jeongin boğazını temizleyerek dudaklarını araladı.

"Günaydın Bay Hwang, neden odamda değilim?"

Hyunjin cevap vermeden önce arkasını dönerek mini buzdolabından ağrı kesiciyi çıkarttı, bir bardak da su koyduktan sonra Jeongin'e dönerek konuşmaya başladı.

"İlk önce şunu iç sonra konuşuruz."

İlacı alıp içtiğinde sorgulamak istemiyordu ama beyni çok düşünüyordu. Şu an biraz da olsa baş ağrısı çekiyordu ve bunu geceden kalma olmasına veriyordu ama bu ağrı kesicilerin başka bir anlamı da olabilirdi. İlaç boğazından geçtiğinde boşalan bardağı komodinin kenarına koydu ve Hyunjin'e döndü tekrardan.

"Şimdi anlatabilir misiniz?"

Hyunjin sırıtarak Jeongin'e doğru yaklaştı, üzerine hafifçe eğileceği sırada bundan vazgeçerek Jeongin'in kucağına oturdu. Jeongin heyecanını yansıtmak istemiyordu ama bir anda kucağına oturan bedenden dolayı ne yapacağını şaşırmıştı. Elleri iki yanında duruyordu ama Hyunjin'in ince beline yerleştirmeyi de istiyordu. Hyunjin ise oturduğu yere iyice yerleştikten sonra kollarını Jeongin'in boynuna dolayarak biraz daha yaklaştı. Sadece biraz eğlenecekti.

"Hatırlamaman üzücü, geçirdiğim en iyi geceydi halbuki."

"Ne?"

Jeongin'in sesi neredeyse çıkmıyordu, Hyunjin gülmemek için bir süre dudaklarını birbirine bastırarak bekledikten sonra konuşmaya devam etti.

"Cidden hiçbir şey hatırlamıyor musun?"

Jeongin yavaşça ve korkarak başını iki yana salladı, hatırlamaya çalışıyordu bir yandan da ama hiçbir şey yoktu kafasında, tek hatırladığı en son neredeyse Hyunjin'i öpecekken bir anda geri çekilmesiydi, ondan sonrası yoktu.

"Anlatmama izin ver o zaman."

Hyunjin Jeongin'in kucağında biraz hareketlenerek çıplak boynuna dudaklarını sürttü, Jeongin vücudunda hissettiği dudaklarla nefesinin kesildiğini hissettiği sırada Hyunjin'ın kısık sesini duydu.

"Benden nefret ettiğini ama aynı zamanda çok sevdiğini söyledin, nefret sebebinin kişiliğim olduğunu, sevme sebebinin de dış görünüşüm olduğunu söyledin. Arada bir beni tokatladın daha sonra tokatladığın yerleri öptün, en son da seni yatırmadan önce ikimizin de üstüne kustuğun için seni duşa sokmak zorunda kaldım. Ve duşta bana söylediğin şeyse... o bana kalsın."

Hyunjin yüzündeki sırıtmayla beraber Jeongin'den ayrıldığında Jeongin tuttuğu nefesini geri vermemeye çalıştı. Ya ölecekti ya da bayılıp hafızasını yitirecekti, aksi taktirde Hyunjin'in anlattıklarını kaldırabileceğini sanmıyordu.
Yaptıkları yavaşça aklına gelmeye başladığında başını ellerinin arasına alarak dizlerini kendine çekti ve kendi kendine bir süre kalmayı diledi ancak Hyunjin'e kırk sene konuşacağı bir malzeme verdiğinden susmayacağını biliyordu.

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin