E16

5.3K 639 272
                                    

Ellerindeki biletler yavaşça azaldığında saatten haberleri yoktu, tüm gün boyunca tehlikeli sayılabilecek her alete binmiş ve kafalarındaki tüm dolu düşünceleri boşaltmışlardı.
Jeongin, Yeji'yi; Hyunjin ise rahatsızlığını, işini ve teyzesini unutmuştu.

Şimdiyse yan yana lunaparkta dolanıyor ve kalan son biletlerini neye harcayacaklarını düşünüyorlardı. Jeongin ilk önce bir çeşit asansörü teklif etmişti, yuvarlak bir şey zirveye çıktıktan sonra bir anda kendini bırakıyordu ama bu Hyunjin'e bir miktar korkutucu gelmişti.
Hyunjin ise gondol tercih etmişti ama bu Jeongin'e basit gelmişti.
Hız treni, g-max, sky trip gibi korkutucu aletleri denedikleri için Hyunjin biraz daha basit oyuncaklarla vakit geçirmek istiyordu ama Jeongin'in içindeki canavarı şimdi görebiliyordu. O asla itaatkâr, uslu bir çocuk değildi.

"Ya asansör ya da salıncak. Seç birini Hyun."

"Gondol ya da atlı karınca. Olmadı dönme dolap."

Jeongin omuzlarını bırakarak Hyunjin'e döndüğünde Hyunjin umursamamış gibi yaparak yürümeye devam etti, Jeongin arkada kaldığında gözlerini devirerek küçük adımlarıyla koştu ve Hyunjin'le aynı hizzaya geldi.

"Dönme dolaba çıkarıp en tepede beni öpecek misin?"

Hyunjin sırıtarak tüm vücudunu Jeongin'e doğru döndürdü ve biraz yaklaşarak dudaklarını araladı.

"İstersen tabii yaparım."

"Tercih etmiyorum."

Jeongin de bıyık altı gülümsedikten sonra durdu, karşısında hem gondol hem de asansör duruyordu. Arka taraftaysa dönme dolap kalıyordu. Üçüne de tek tek baktı, lunaparka geldiklerinden beri kendi istediği oluyordu, Hyunjin'in de kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı.
Son kararı içten içe vererek gondolu söylemek için Hyunjin'e baktığı sırada Hyunjin'in ilgisinin bambaşka bir yerde olduğunu fark etti, nereye daldığını anlamak için baktığı yere baktığında kaşlarını çattı. Neden bir çifte hayran bakışlar atıyordu?

Hyunjin küçükken hep özenmişti bu tarz ilişkilere, kendisi de ileride çok güzel bir kız arkadaşa sahip olacak ve tüm hayatını ona adayacaktı ama şu an yaşadığı hayatla çocukluk hayalleri bambaşkaydı. Şu an yanında bir kız veya erkek arkadaşı yoktu, hayatını birisine adamak onu korkutuyordu, hatta Jeongin'e karşı kafasının karışmasındaki bir sebep de bu korkusuydu.
Hyunjin'in hayatı kariyeriydi çünkü. Avukatlık ve hukuk onun hayatıyken bir anda kendisini Jeongin'e yenilirken bulmaya başlamıştı, engel olamıyordu korkusuna.

Ancak yanağında hissettiği el ile kendine gelebildi, Jeongin'e dönüp baktığında karşılaştığı ifade bir anda rahatlamasına neden oldu. Jeongin onu anlayabiliyordu, Jeongin ona yardımcı olup onunla kalıyordu, Jeongin korksa da bunu belli etmiyordu.
Hyunjin gülümsedi, karışıklığa gerek yoktu, kalbi çoktan doğru olanı seçmişti.
Aklı bu hisleri garip karşılayarak sinirle bastırmaya çalışsa da kazanan duyguları olmuştu. Hyunjin ne hissettiğini biliyordu artık.
Şimdi çözülmesi gereken tek bir sorunu kalmıştı ve ondan da zamanla kurtuluyordu.

Dudaklarını Jeongin'in alnına bastırdı ve geri çekildi, Jeongin aniden gelen öpücükle sarsılsa da hızla kendini toparladı ve parmak uçlarına çıkarak o da Hyunjin'i alnından öptü. Hyunjin'in gülümsemesi genişlemişti istemsizce.

"Hâlâ alışamıyorum sanırım, daha bir hafta önce bana sinir oluyordun Hyunjin."

"Ve sen de bir hafta önce bana "efendim" veya "Bay Hwang" diyordun. Bazı şeyleri aşmamız gerekiyor, benim aşmam gereken tek bir şey kaldı."

Jeongin kaşlarını çattı, bir tanesinin kişilik bozukluğu olduğunu biliyordu ve ötekisinin de duygu karmaşası olduğunu biliyordu. Nasıl bir anda teke düşebilmişti?

"İki tane değil miydi?"

Hyunjin gülümsemesini soldurarak dudaklarını Jeongin'in dudaklarına yaklaştırdı, uzaktan bakan birisi rahatça öpüştüklerini söyleyebilirdi ama onlar sadece çok yakındı. Jeongin hızlanan kalbiyle gözlerini kapattığında Hyunjin de kapattı.

"Senden hoşlanıyorum."

Artık öpüşüyorlardı işte. Hyunjin nazikçe, tüm kesin duygularını Jeongin'e iletmek istercesine kavradı Jeongin'in dudaklarını. Jeongin de karşılık verirken aynı yumuşaklıkta öpüyordu kalın dudakları.

Zaman, mekân veya kimin ne düşündüğü umurlarında değildi o an, anı yaşamak için yaşadılar ve ardından parmaklarını birbirine kenetleyerek gondola doğru ilerlediler.
Hyunjin uzun zaman sonra yaşadığını hissediyordu, yanındaki stajyer avukat sayesinde tekrardan yaşıyor, tekrardan hissediyor ve tekrardan kendini buluyordu. Karar vermişti o andan itibaren, kişilik bozukluğunu görmezden gelmeye çalışacak ve Jeongin'le kendisine güvenecekti. Bugünü ilk tarih olarak belirlediler ve çalışan gondolla ellerini daha sıkı kenetlediler.

•••

Sevin Hyunjin'imi ♡▪♡

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin