E23

4.4K 504 453
                                    

Birkaç gündür duymadığı, kulak tırmalayan asansörün sesine karşılık gülümsedi.
Büroya geldiğinde kesinlikle kötü hissedeceğini veya her şeyin kasvetle ilerleyeceğini düşünmüştü fakat büroya adımını attığı an resmen tüm pozitif enerjisiyle ilerlemişti. Avukatlara günaydın dileklerini iletmiş ve Hyunjin'in odasına girmeden önce Rosé'nin masasına ufak gül yaprakları bırakmıştı. Dün akşam ve sabah yaşadığı şeyleri düşünecek olursak bu kadar pozitif ve mutlu olması deli saçmasıydı ancak bir şekilde özlemişti bu büroda olmayı. Güzel olmayan şeyden bile güzellik yaratabilen birisiydi Jeongin.

Kapıyı iki defa tıklatıp herhangi bir cevap beklemeden Hyunjin'in odasına girdi, önceden bunu yapsa yüksek ihtimalle kovulurdu ama şu an Hyunjin için güzel bir sürpriz olmuştu bu. Saat henüz yediydi ve büronun ikinci katında yalnızca ikisi vardı, ne Chan ne de Rosé sekizden önce iş yerine gelmiyorlardı.

"Günaydın!"

Jeongin'in neşeli ve enerjik hâllerine karşılık Hyunjin pek de iyi hissetmiyordu, ancak bunu erkek arkadaşına yansıtmamak adına zor da olsa gülümsedi ve dudaklarından iyi bir şeyler çıkartmak adına ayağa kalkıp Jeongin'e yaklaşırken dudaklarını araladı.

"Günaydın sevgilim, erken gelmişsin."

"Ve sen de erken gelmişsin, nasıl hissettiğini biliyorum çünkü aynı şeyleri paylaşıyoruz ama kafana takma. Chan geldiğinde bu işi çözebiliriz."

Jeongin cümlesini bitirdikten sonra kendisine yaklaşan sevgilisine biraz daha yaklaştı, kollarını bedenine sararken gözlerini kapatıp başını da Hyunjin'in omzuna yasladı.
Kalan bir saatlerini yakın geçirmek istiyordu ikisi de.

"Dediğin gibi basit olmasını istiyorum ama bunu şimdilik düşünmeyelim. Dün gece eve döndüğünde ne kadar ağladığından bahset bana."

Hyunjin'in alaylı sorusu Jeongin'i kıkırdatmıştı. Bahsettiği şey aslında Jeongin'e karşı yapılan bir kinayeydi, dün gece Hyunjin onu eve bıraktığında Hyunjin'le kalmak istediği hâlde eve döndüğü için ağlamıştı, hâliyle Hyunjin'e eğlenceli bir malzeme vermişti.

"Ağlamadım Hyun, sadece hayallerim suyla buluşunca sular dalgalandı ve gözlerimden aktı. Bu ağlamak değil"

Hyunjin sesli bir şekilde kahkaha attıktan sonra bedenini Jeongin'den ayırdı. Kalçasını masasına yaslarken yüzündeki tebessümle, sessizce Jeongin'i izliyordu, başka bir şey yapmak veya Jeongin'in dün geceki ağlamasından bahsetmek istemiyordu. Sadece belki de bir saat sonra ellerinden kayıp gidecek olan genci biraz daha izlemek istiyordu.

"Sadece bakman çok garip, konuşmazsak kaçarım."

Jeongin'in yanaklarının kızarmaya başladığını gördüğünde hafifçe kıkırdadı, gülümserken başını yere doğru eğip gözlerini kapatması Jeongin'e tatlı gözükmüştü. İster istemez yanaklarının daha da alev almaya başladığını hissetti.

"Yansıtmıyorsun ama utangaç bir yapın var, sana bakmam bile seni kızartmaya yetiyor."

Jeongin gözlerini kaçırmakla yetindi, buna cevap verirse normalde beyaz olan teni kırmızıyla bütünleşecekti.
Sessiz kalarak gözlerini kaçırdı, o sırada dudaklarını hafifçe büzüp bir bebeği andırdığının farkında bile değildi.
Hyunjin'in duvarını izlerken birden dudaklarında hissettiği baskıyla kendine geldi, şaşkınlıkla onu öpen kişiye bakarken Hyunjin geri çekildi. Yüzünde hâlâ bir gülümseme hâkimdi.

"Tatlıydın."

Jeongin de tıpkı Hyunjin gibi gülümsediğinde utancı daha da belirginleşiyordu, Hyunjin ise bunu fark edip sanki durumu böyle daha iyi kurtarabilirmiş gibi Jeongin'in belini kavrayarak kendine yaklaştırdı. Onun konuşmasına izin vermeden dudaklarıyla dudaklarını tekrardan örttüğünde bu sefer yavaş veya hareketsiz değildi.

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin