E13

5.9K 715 358
                                    

Dizilerde, flimlerde ve birçok kitapta zenginlerin evinin tanımlaması hep bellidir; beyaz, siyah veya gri tonlarda, devasa bir büyüklük ve genişlikte, kusursuz büyük bir bahçesi olan evlerdir bunlar.
Jeongin de Hyunjin'in evini tam olarak böyle bir ev olarak beklemişti fakat şu an gördüğü ev kavramı bambaşkaydı.
Tek katlı ve mütevazı bahçeli bir evdi bu, bahçenin kenarında bir takım masa sandalye ve bu masa sandalyenin yanında iki tane köpek kulübesi bulunuyordu. Klübelerin yanında sekiz tane ayrı kap vardı, bunların dördünün içinde mama ve dördünün içinde de su vardı. Mamaların farklı görünüşüne bakılacak olursa iki tanesi köpekler ve iki tanesi de kediler içindi.

Evin dışı renkliydi, Hyunjin'in siyah aşığı bir insan olduğu düşünülürse bu çok saçmaydı. Ev sanki portrelerden fırlamış bir eve benziyordu, üstelik evin camlarının birçok kısmında küçük küçük çiçekler de vardı.

Jeongin bir anda duraksadı, yanlış adrese gelip gelmediğini düşünmüştü fakat konuma göre doğru yerdeydi.

Küçük adımlarla gökyüzü mavisi renklerinde olan bahçe kapısını açtı, bahçede birkaç tane sokak kedisi ve iki tane de sokak köpeği vardı. Jeongin yüzünü değişik şekillere sokarak kedilere yaklaştı ve eğilerek sevmeye başladı, uzun zamandır kedilerle vakit geçirmiyordu ve özlemişti.

Ancak buraya kedilerle değil Hyunjin'le vakit geçirmeye gelmişti. Kediyi kucağına alıp dudaklarını başına bastırdıktan sonra hayvanı yavaşça yerine bıraktı ve evin kapısına vardı. Elini kaldırıp kapıya vuracağı sırada içeriden gelen müzik sesini duydu Jeongin. Kulağını kapıya yaslayarak dinlemeye çalıştı.

"I'm stuck with a phobia ey~"

Dudakları iki kenara kıvrıldı, şarkıyı söyleyen bizzat Hyunjin idi.
Durup biraz daha dinledi içeriden gelen boğuk sesi,  Hyunjin asla çekinmeden şarkıyı bağırarak söylüyor ve eğleniyordu, Jeongin bir an için şarkının sözlerine odaklandığında kalbinin hızlandığını hissetti.

Seni çok fena kollarımın arasında tutmak istiyorum
Sana değer versem bile
Çok değerlisin, bu yeterli olmaz
Işıl ışılsın
Sen daha çok parladıkça, yaklaştıkça daha çok titriyorum
Huzursuz titreyen anın
Midemdeki kelebeklere dönmesi yakınlaşıyor

Seni gülümsetme düşüncesiyle
Bu titreme biraz mutluluğa dönüşüyor
Neden böyle olduğumu bilmiyorum
Rahatsız değilmiş gibi yapsam bile
Kalbim patlayacak gibi yarışıyor

Benimle kal
Daha fazla tereddüt etme (tereddüt etme)
Konuşmanın bir anlamı yok
Senin önünde olduğum sürece

Bir fobiyle sıkışıp kaldım
Seninle kalmak istememe rağmen
Bir fobiyle sıkışıp kaldım
Oraya, senin olduğun yere gidemem
Sana yaklaşamam.

Sözler duygu yüklüydü, kaybetmekten korkuyordu ama aynı zamanda kendisini de kaybetmekten korkuyordu bu sözler. Jeongin bağlamak istemedi kendisine, sözler bu denli ikisiyle alakalıykan bile istemedi çünkü kendisi de bağlanmaktan ölesiye korktu o an. Burada olmaması gerekiyordu, Hyunjin'in duyguları ve hisleri bu kadar karışmış durumdayken burada olmamalıydı.

Adımlarını arkaya çevirerek uzaklaşmak için hareketlendiği sırada beyaz renkli kapı hızla açıldı.

"Mia ve Dobby'ye banyo vakti!"

Hyunjin neşeli ve heyecanlı bir tavırla bahçedeki kedilere seslenmişti fakat arkası dönük olan bedeni gördüğü an tüm neşesi uçmuştu. Şaşırmıştı çünkü, lacivert saçlar görmeyi beklediği en son şey bile değildi.

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin