E18

5.2K 560 378
                                    

Azar yiyen çocuklardan hallice oturuyorlardı koltukta; ellerini önde birleştirmişler ve halıdaki detayları inceliyorlardı. Aslında yaptıkları suç da değildi ama Felix gibi birisine bunu yapmak hoş da değildi.
Arabada yakalandıkları an Felix sinirle kapıyı açarak Jeongin'i kolundan tutarak eve çıkartmıştı, Hyunjin de Jeongin'i kurtarmaya çalışsa da Felix'in gücünü yenememişti. Söz konusu Jeongin olduğunda Felix çılgına dönüyordu.
Eve geldiklerindeyse odada volta atıyordu Felix, ne konuşacağını veya ne söyleyeceğini düşünüyordu ama arkasından iş çeviren yakın arkadaşına ve yalnızca üç haftada Jeongin'e vurulan bir patrona ne diyebilirdi, bilemiyordu.

Birden adımlarını durdurdu ve ciddi yüz ifadesiyle Jeongin'e baktı, stresten dolayı tırnaklarını kopartmaya başlamıştı yine. Derin bir nefes alarak sakin olması gerektiğini içten içe tekrar etse de olamıyordu.

"Ne zamandır berabersiniz?"

Tahmin ettiğinden daha sakindi sesi, Jeongin de bundan güç alarak başını kaldırdı ve dudaklarını araladı, elleriyle oynamayı da kesmişti ama Hyunjin hâlâ azarlanan çocuklar gibiydi.

"İki gün oldu daha."

"Neden gizledin peki? Sana her koşulda destek çıktığımı biliyorsun, aranızı yapmak için de çabalamıştım yağmurlu günde. Benim gibi bir arkadaştan saklayabileceğin son şeydi bu!"

Sesi yavaşça yükseldiğinde tekrar eğdi başını Jeongin, haklıydı Felix ama Jeongin'in de geçerli bir nedeni vardı, daha doğrusu kendine göre bir nedeni vardı.
Yine de Felix'in bu nedeni kabul etmeyeceğini bildiğinden sessiz kalmayı seçti.

"Ne var biliyor musun? Umrumda bile değil, iki senedir aramızdaki ilişkiyi kardeş ilişkisi olarak gören tek kişi benmişim. Ne yapmak istiyorsan ona yap ve gelip bana bahsetme."

Felix dolu gözleriyle evden ayrıldığında kapıyı ardındam sertçe çekmeyi unutmadı, kapının sert sesi sessiz evde yankılandığında Jeongin irkilmişti.
Hyunjin ise parmaklarını Jeongin'in parmaklarına kenetleyerek bakışlarını ona çıkarttı. Üzüldüğünü görebiliyordu ve istemsizce kendisi de üzülüyordu, elinden bir şey gelmiyordu Jeongin'in üzülmemesi için, Jeongin onun için hastalağına yardımcı olurken kendisi Jeongin için hiçbir şey yapamıyordu.

"Hâlâ beraber uyuyabiliriz."

Hyunjin'in ince sesi Jeongin'e ulaştığında gülümsemek istedi Jeongin, ancak elinden gelen tek şey parmaklarına bağlanan parmakları daha sıkı kavramak ve başını Hyunjin'in omzuna koymak olmuştu. Islak damlalar yanağına ve Hyunjin'in gri renkli takımına düşmeye başladığında Hyunjin bir kolunu Jeongin'in omzuna atarak daha sıkı yaslanmasını sağladı.

"Üzülme, biraz kendine gelince seninle konuşacaktır. Haklı olarak sinirlendi ve kırıldı."

Burnunu çekti Jeongin, Felix'i üzmekten nefret ediyordu, üstelik gitmeden önce söyledikleri cidden ağırdı.
Jeongin için Felix kardeşten bile öteydi, beraber iki seneleri geçmişti bu evin içinde ve beraber bir sürü şey yaşamışlardı. Jeongin Felix'in her şeyini bilse de Felix Jeongin'in neredeyse hiçbir şeyini bilmiyordu, Jeongin kendini anlatmayı sevmezdi çünkü, Felix de en çok buna sinir oluyordu.

"Düşünme ve uyu biraz, sabah olunca seni uyandırırım."

Jeongin Hyunjin'i onaylar anlamda ses çıkarttıktan sonra yanaklarındaki damlaları silerek gözlerini kapattı. Yavaşça uykuya dalmaya başladığında bile elleri hâlâ sımsıkıydı.

•••

Jeongin gözlerini araladığında elleri boş ve sırtı yumuşaktı, kendine gelmek için kollarını havaya kaldırarak esnediğinde istemsizce kedi gibi bir ses çıkartmıştı. Hyunjin duyduğu sesle bilgisayarda hazırladığı savunmayı bırakarak yataktaki bedene döndü ve gülümsedi, her sabah Jeongin'i böyle göreceğinin hayalini kurmuştu istemsizce.

"Günaydın kedicik, giyin ve gidelim hadi."

Gözlerini kocaman açtıktan sonra eski hâline getirdi ve yatakta doğrularak masada oturan Hyunjin'e baktı, altındaki şort ve üzerindeki kolsuz tişörtünün nereden geldiğini sorgulamayacaktı, yüksek ihtimalle Hyunjin yardımcı olmuştu bu konuda.
Yataktan kalkarak bebek adımlarıyla Hyunjin'in yanına geldi ve kollarını bedenine sardı, Hyunjin ise Jeongin'i belinden yakalayarak kucağına düşürmüştü.

"Günaydın, neden daha erken uyandırmadın?"

Kolları Jeongin'in belini daha sıkı sarmıştı istemsizce, ona yakın olmayı ve ona dokunmayı seviyordu. Bunu da otelde geçirdikleri gecede anlamıştı.

"Birkaç saatten bir şey olmaz. Sen uyurken savunmamı da hazırladım, büroya seni bıraktıktan sonra mahkemeye gideceğim."

Aklına gelen fikirle sarılmayı kesti Jeongin. Uzun zamandır en büyük hayali bir duruşmaya çıkmaktı, filmlerde ve dizilerde sık sık izlese de Hyunjin'le gerçek bir duruşmaya şahit olmak en üst seviyeydi.

"Ben de seninle gelsem ya mahkemeye?"

Teklifinin reddedileceğinden korkmuştu bir miktar. Hyunjin ise kesin bir dille reddetmek için dudaklarını aralamıştı zaten ama bir anda duraksadı. Jeongin'le iş ve özel hayatı konusunda konuşmak istiyordu fakat dün gece Jeongin'in üzüldüğünü hatırlamak onu durdurmuştu. Bu konuları daha sonra da konuşabilirdi. 

"Pekâlâ, ondan sonra da biraz çarşıyı dolanırız, olur mu?"

Jeongin, o an çok mutluydu. Hyunjin'deki açık ara değişim hoşuna gidiyordu. Başını yukarı aşağı salladıktan sonra yanaklarına dudaklarını bastırdı ve oturduğu yerden kalktı. Jeongin dolabına yöneldiği sırada Hyunjin de yazdığı savunmayı kendi telefonuna aktardıktan sonra odadan çıkmıştı.

O an için ikisi de mutluydu. Hyunjin konuşmak istediği konuyu sevgilisyle konuşamamasına rağmen ve Jeongin ise dün gece en yakın arkadaşıyla arasının açılmasına rağmen birbirleriyle oldukları için ikisi de mutluydu.
Ancak onlar evde mutluyken başka bir evde mutsuz olan üç kişi vardı; Chan, Chan'ın annesi ve Yeji.

•••

Kaos başlangıcı geçiş bölümü diyebilir miyiz?

Deriz :)

Chan'a çok küfür etmeyin ama tamam mı ♡•♡
Bu arada eminim Felix'i haksız bulanlar olacaktır veya abartıyor diyenler ama biraz empati kurun, kim olsa en yakın arkadaşının hayatındaki önemli bir şeyi bilmek ister...

Sonraki bölüm eğlenelim biraz :)

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin