E11

6.3K 746 1.1K
                                    

"Ellerim kopacakmış gibi hissediyorum, parmaklarım istemsizce tuşlara uzanıyor."

Chan, Jeongin'in bitkin hâline büyük bir kahkaha atarak karşılık verdi, Hyunjin bugünkü ikinci veya üçüncü duruşmasına çıkarken Jeongin ise sekiz yüzüncü maile cevap veriyordu.

"Sana kahve yapmamı ister misin?"

"Patronumun bana kahve yapması hiç etik değil Bay Bang, ayrıca saat hâlâ dokuz olmadığından işi bırakmam yasak."

Chan "sen bilirsin" anlamında omuzlarını silktikten sonra arka cebindeki telefonu çıkartarak sosyal medya hesaplarında dolanmaya başladı. Hiç tanımadığı erkek modelleri ne ara takip etmeye başladığını düşünürken birden aklına düşen kişiyle yüzünde anlamsız bir gülümseme oluştu. Felix'in hesabına istek atabilirdi.
Arama motoruna sadece "felix" yazdığında çıkan dört sonuca üzgünce baktı. Bu ismi kullanmıyordu.

O sırada bilgisayara odaklı Jeongin'e dikti bakışlarını, Felix'in kullandığı ismi sormayı çok istiyordu ama bir yandan da endişe duyuyordu. Jeongin'i henüz yaklaşık iki haftadır tanıyordu, şimdi Felix hakkında bir şeyler sorsa Jeongin'in gidip bunu Felix'e söyleyip söylemeyeceğini bilemezdi.
Ancak bundan başka çaresi de yok gibi görünüyordu.
Boğazını temizleyerek Jeongin'in dikkatini çektiğinde sahte bir gülücük sundu genç olana, Jeongin ise bu garip gülücüğe kaşlarını çatarak baktı.

"Neden garip bir sırıtış var yüzünüzde?"

"Aa, fark etmemişim."

Chan'ın sesi inceldiğinde kahkaha attı Jeongin, yalan söylediği fazla belliydi.
Gözlerini Chan'dan çekip bilgisayara baktı, gelen herhangi bir mail falan olmadığını görünce Hyunjin'in masasından kalkarak Chan'a yaklaştı. Siyah koltuğa, Chan'ın yanına oturdu ve dudaklarını araladı.

"Ne geçiyordu aklınızdan?"

Chan yenilmişlik hissiyle omuzlarını düşürdü, pekâlâ Jeongin'le konuşabilirdi ancak ilk önce aralarındaki resmiyeti kaldırmaları gerekiyordu.

"Öncelikle benimle "siz" eki kullanmadan konuş, eğer bunu başarırsan aklımdakini söylerim."

Gayriresmi konuşmak için atakta bulunacaktı ki birden bunu yapamadığını hissetti. Chan'ın kendisinden üstte olduğunu bilmek saygısızlık yapacağı düşüncesine yol açıyordu. Fakat Chan'ın beklentili bakışlarına baktığında derin bir nefes aldı.

"Söyle lütfen Chan."

Garip hissetmişti, ayağa kalkıp odanın içinde koşup yanaklarını sıkmak istiyordu. Fazlasıyla utanmıştı. Chan ise dayanamayarak Jeongin'in kızarmış yanaklarını sertçe sıktı, gözüne tatlı gözükmüştü.

"Felix'in hesabını verir misin bana?"

Jeongin sırıttı ama yanaklarını sıkan parmaklar bunu belli etmiyordu, Chan bunu fark ettiğinde çocuğun yanaklarını salarak beklemeye başladı.

"Veririm ama neden ki? Konuşuyor musunuz ikiniz?"

"Hayır konuşmuyoruz, tanışalı üç gün falan oldu ve biraz fazla zaman geçirdik o kadar. Arkadaş olmak istiyorum."

Jeongin içten içe Felix'e tebriklerini iletti, arkadaşının telepati yoluyla tebriğini hissedeceğini düşünmüştü. Tekrardan ilgisini Chan'a vererek cebindeki telefona uzandı, hesabına girerek Felix'in "yonglix" adlı hesabını gösterdiğinde Chan istemsizce gülümsedi. Fazla takipçisi yoktu ama fazla fotoğrafı vardı, kendi telefonunda Felix'in hesabına girerken fotoğraflara ve takip ettiği hesaplara daha sonra bakması gerektiğini aklına not ederek istek yolladı.
Telefonunu kapatarak Jeongin'e döndü.

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin