E21

4.3K 518 397
                                    

Bir hafta daha bitmişti. Jeongin'in ve Felix'in okulu bir aylık bir araya girmişti ve yaptıkları tek şey birbirleriyle hiç konuşmadan proje ödevlerini tamamlamak olmuştu.
Onlar akademik hayatlarıyla ilgilenirken Chan ve Hyunjin ise ilişki hayatlarıyla ilgileniyorlardı. Chan'ın Hyunjin'e yaptığı küçük ziyaretten (?) sonra işler beklenmedik bir şekilde değişmişti. Hyunjin büroya hiç gitmemeye başlamış ve sadece kendini evine kapatarak hayvanlarıyla ilgilenmişti, Chan ise bu süre zarfında Hyunjin'in yokluğundan faydalanarak büroyla ilgilenmiş ve bir sürü müvekkile sahip olmuştu. Durmadan mahkemelere giriyor ve gelen mailler ile ilgileniyordu.
Yoruluyordu ama istediği şey de tam olarak buydu.

Hyunjin ve Jeongin'in ilişkisiyse biraz sallanmıştı, Jeongin okuluyla ilgilendiği için Hyunjin'e fazla vakit ayıramasa da ayırabildiği zamanlarda da Hyunjin ona vakit ayırmıyordu. Hyunjin son sıralar sürekli düşündüğü için hiçbir şeye vakit ayıramıyordu.
Bu durum Jeongin'i biraz rahatsız etse de anlayışla yaklaşmak istiyordu, bu sebeple tam şu anda son kez aynadan kendini kontrol ederek evden ayrılmıştı.

Birkaç gündür birbirlerini görmüyorlar, seslerini bile duymuyorlardı, Jeongin Hyunjin'i gereğinden fazla özlemişti ama aynı şeyin sevgilisi için geçerli olup olmadığını bilemiyordu.

Sokaktan çıkıp caddeye geldiğinde tesadüfen duran taksiyle karşılaşınca gülümsedi Jeongin, eğer bugün şanslı günüyse tüm vaktini Hyunjin'e harcayabilirdi.
Hızlı adımlarla taksinin yanına geldikten sonra kapıyı açtı ve bindi, şoför elindeki kahveyi kenara bıraktıktan sonra dikiz aynasından lacivert saçlı bedene bakarak konuşmaya başladı.

"Nereye gidiyoruz?"

Ezberinde olan adresi adama verdikten sonra arkasına yaslandı ve hareketlenen arabanın içinde Hyunjin'le ilgili hayaller kurmaya başladı.
Kurduğu hayaller çoğunlukla ileride neler olacağı ile ilgiliydi, bir gelecekleri olup olmadığını henüz bilemiyordu ama içinde sürekli bileylenen sevgi, olacağını söylüyordu.

Ne kadar süre hayallere daldığını bilemezdi ama arabanın durması sayesinde kendine geldiğinde tanıdık evle gülümsedi. Dışarıdan bakılınca pek bir hareketlenme yoktu, sadece köpeklerin mama ve su kapları boşalmıştı o kadar.
Şoföre parayı uzattıktan sonra arabadan indi ve bahçe kapısını açarak içeri girdi, yavaşça kapıya yaklaşırken önünden geçtiği renkli çiçekleri okşuyordu.

Kapıya yaklaştığında iki defa tıklattı ancak açan birisi olmadığında zile bastı. Zili çaldıktan kısa bir süre sonra kapı açılmıştı.
Hyunjin elindeki kek çırpma kabıyla yaptığı kek harcını çırparken yüzüne bulaştırdığı unlardan habersizdi. Jeongin karşısındaki manzaraya kahkaha atmakla yetindi.

"Ne? Hiç mi kek yapan insan görmedin?"

Hyunjin'in çocuksu sorusuyla kahkahası daha da arttığında içeriye girdi.
Hyunjin biraz kenara geçerek kahkaha atan çocuğa bakarken kalbinin hızlandığını hissetti, onu özlemişti ve aklına Chan'ın söyledikleri geldikçe daha da özlüyordu. Jeongin'i kaybetmek istemiyordu, onu korumak istiyordu fakat kaybetmek de istemiyordu. Jeongin'in kahkahası yavaş yavaş sönmeye başladığında elindeki kek harcını bir kenara bırakarak sıkıca sarıldı Jeongin'e.
Anlık gelen temasa karşılık şaşırsa da o da karşılık verdi.

"Hoş geldin, beni mi özledin?"

Hyunjin burnunu yavaşça Jeongin'in boynuna sürtünce huylanmıştı Jeongin. Küçük bir mırıltıyla Hyunjin'i onaylarken daha da sıkı sarıldı.

"Ben de seni özledim güzelim."

Bir süre öylece sarıldılar ancak Hyunjin mutfaktaki fırının uyarıcı sesini duyunca hızla Jeongin'den ayrılarak mutfağa koştu, Jeongin ister istemez yine gülmeye başladığında kenarda duran kek harcını aldı ve Hyunjin'in peşinden mutfağa girdi.

lawyer - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin