13. BÖLÜM: RESTEmeç'in yanından geçerek mekâna sahipmişim gibi içeriye girdim. Ve ânında pişman oldum çünkü herkes bana bakıyordu. Yüksek sesli müzik ev boyunca yayılarak duvarları ve zemini titretiyordu. Yüksek sesler ve kahkahalar yükseliyordu. Girişteki birkaç kız iğrenerek bana baktı. Polo tişörtlü uzun boylu çocuk ise bana sırıttı.
Koşarak dışarıya çıkmamak için zorladım. Korkuyla sinersem bana önümüzdeki iki yıl boyunca neler yapabilceklerini hayal etmek çok da zor değildi ya da tüm yaşananları yüzsüzlüğe vurabilirdim. Yapabileceğim en güzel şey, sadece gerekli olduğunda cesur davranıp geri kalan zamanlarda da ortama ayak uydurmaktı. Kimsenin oyuncağı değildim ve olmayacaktım da.
Bu yüzden bana bakan sahte gülümsemelere nazikçe gülümsedim sahte bir tebessümle ve bakışlar arkamdan gelen Emeç ve diğerlerine çevrilince bunu başka bir koridora kaçmak için fırsat olarak kullandım. İlgi çekmeyi sevmememin nedeni genelde fazlasıyla dikkat çekiyor olmamdandı. En sakin köşeyi, holün sonundaki ufak gölgeli kirişi bulana kadar devam ettim.
"Hâlâ erken." diye mırıldandı bir kız sesi, şaşkınlıkla oa doğru dönüp baktım. "Ama saat ileri bile olsaydı evin bu kısmı her zaman boştur."
"Burda olduğunu görmedim." Diye mırıldandım.
Gözlerim karanlığa uyum sağlayınca köşede tek kişilik bir koltuk gördüm. Kız ayağa kalktı. Çene hizasında siyah saçları vardı.
"Ben Aden'in kız kardeşiyim. Hilye ben.
Aden denen çocuğun kız kardeşi mi?
"Ben.."
"Meyçen Arsel," diye araya girdi.
"Meyçen Ören." Bu soy ismi söylemeyecektim ama bir anda ağzımdan çıkmıştı. Neyseki Hilye'nin dikkatini çekmemişti. Koltuğun yanındaki ufak masada birine mesaj çekiyordu.
"Saklanıyor musun?"
Başını salladı. "Aynen. Sana da teklif ederdim ama burda sadece bir koltuk var."
"Benim nedenim belli." dedim utangaç bir dürüstlükle. "Ama senin bahanen ne? Aden denen çocuğun kız kardeşiysen?"
Hilye kıkırdadı. "Ben Aden'in ikinci dereceden kuzeniyim. Ama kız kardeşinden farkım yok, ona göre ailem daha az varlıklı. Tam bir hayır işiyim."
Eminim Aden bunu unutmasına izin vermiyordu. "Saklanmak kötü bir şey değil. Kaçarsan bir gün savaşabilmek için yaşayabilirsin." diyerek omuz silktim.
"Sen neden saklanıyorsun artık bir Arsel'sin." Sesinde ona tepki koymaya itebilecek bir alay vardı.
"Aynı senin Aden'in kız kardeşi olman gibi mi?" diye mırıldandım aynı alayla.
Kaşlarını çattı. "Mesaj yerine ulaştı."
"Sana patlamak istemedim, birkaç gündür çok zorlu geçti." diye mırıldandım.
Hilye bana birkaç saniye dikkatle baktıktan sonra gülümsedi. "Meyçen.." adımı arkadaşça teleffuz etmişti az önceki olayı silmek ister gibi. " Hadi uyanalım. Dans etmeyi bildiğini farz ediyorum."
Bu Sarmaşık'tan olanların, herkesi küçümsediğini düşünüyordum.
"Ben balerinim."
Önce gözleri büyüdü. Sonra ellerini çırparak, "Bu harika," diye sevinçle bağırdı. "Bu eğlenceli olacak o zaman. Hadi gel."
Beni aşağıya merdivenlere yönlendirdi.
"Üst katta yatak odam var. Burası personele ait ve kâhyanın oğlu arkadaşım . Üniversiteye gidince eski oyun ekipmanını benim için burada bıraktı. Eskiden birlikte çok oynardık. DDR bile."
"Onun ne olduğunu anlamadım," diye itiraf ettim.
"Dance Dance Revolution. Ekrandaki hareketleri kopyalıyorsun ve ne kadar iyi dans edersen ona göre puanlar alıyorsun. Bu konuda beni geçebilen yok ama deneyimin varsa seni o kadar kolay yenemeyeceğim."
Karşısında on yıllık dansçı vardı. Bana gülümsediğinde ona sarılacaktım nerdeyse çünkü buraya geldiğimden beri hiç arkadaşım olmamıştı. Beste bile hareketlerini Emeç'in tavırlarına göre belirleyeceğini söylemişti.
"Timuçin bu konuda hiç iyi değildi." diye itiraf etti.
Sesindeki ton onu özlediğini gösteriyordu. Hem de çok.
"Sık geliyor mu?"
"Hayır arabası olmadığı için yaz tatilinde gelmeyi planlıyor. Annesi ziyarete giderken bende ona eşlik edeceğim." Bu yolculuk onu çok mutlu ediyormuş gibiydi. "Ama bir gün onun da arabası olacak."
"Erkek arkadaşın mı?"
"Evet." Bana suçlamayla baktı. "Neden? Bu konuda bir sorunun mu var?"
Aden'in bayağı sorun ettiğinden emindim. Arada ulaşılması zor hayatlar vardı.
Elimi teslim olurcasına kaldırdım. "Sadece meraktan sordum." diye mırıldandım.
Başıyla onaylayıp normal boylarda Tv'si olan ufak bir odanın kapısını açtı. "Arseller evde nasıllar?" diye sordu oyunu ayarlarken.
"İyiler çok fazla." diye yalan söyledim.
Kaşlarını şüpheyle çattı. "Cidden mi? Çünkü sana karşı iyi değiller."
O aptallara karşı duyduğum yersiz sadakat hissi kızı terslememe sebep oldu. "Yola geleceklerdir." Fuat amcanın onlar hakkında hep söylediği ama asla gerçekleşmeyecek bir hayali söylüyordum. Konuyu değiştirmek için ekrana dokundum. "Dans edecek miyiz?" Diye sordum.
"Evet." Hilye olayı çabuk kabullenmişti. Küçük dolaptan iki tane meyveli alkollü içeçek alıp bir tanesini bana verdi. "Yaşamaya içelim ve kaliteli yaşamaya."
Oyun hızlıca akıp gitti. Hilye iyi bir dansçıydı ama ben bu işin içinde doğmuştum ve yapamayacağım hareket yoktu. Hilye engellere ihtiyacımız olduğunu düşündüğü için oyunu durdurdu. İçeceklerimizi içtikçe Hilye'nin dansıda kötüleşmeye başladı. Ama alkol benim için engel değildi ve müzik beni alıp götürmüştü.
"Nasıl dans edeceğini çok iyi biliyorsun. Bence dans şovlarını deneyip yurt dışına açılmalısın," diye takıldı.
"Belki." İçeceğimden bir yudum aldım.
"Eh gitmelisin bence. Fuat amca buna ön ayak olur."
Sonra kalkıp banyoya gideceğini söyledi. Hilye iyi biriydi Sarmaşıktakilere göre. Sarmaşık'a gidip gitmediğini öğrenmem gerekiyordu.
Hilye banyodayken, The Divinysl- Touch Myself çalmaya başladı. Oyunun değil kendi hareketlerimle dans etmeye başladım. Şehvetli bir danstı.
Işık aniden açılınca dans etmeyi bıraktım.
"Nerede o?" diye sordu o ses. Az önce Hilye'ye onlar için çıkıştığıma üzgündüm. Adını andığım şeytan Emeçti bu.
#REST
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REST
Teen FictionMeyçen, her ne olursa olsun hayatta kalmayı bilen biriydi. Tüm hayatını annesinin peşinde, oradan oraya sürüklenerek ve bir gün bu karanlık çamurun içinden çıkacağını umarak geçirmişti. Ta ki gerçek ailesi ortaya çıkana dek. Meyçen'i, görkemli malik...