4. BÖLÜM: [REST]Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Sırt çantam kayıptı. İçinde annemden kalan yonca bilekliğim ve param vardı. Fuat Arsel'in araba dediği devasa şeyin arka koltuğundaydım. Gözlerimi sürücü koltuğuna çevirdim. Yapabileceğim en gözü kara şeyin ne olduğunu hesaplamaya çalıştım.
Çok gözükara bir hareket olacaktı ama başka şansım yoktu. Öne atılıp onu omuzlarından sarstım. "Arabayı çevir! Geri dönmem gerekiyor." Birkaç defa daha çekiştirdim. Ama şöför ölse bile Fuat Arsel'in emrinden çıkacak gibi görünmüyordu. Fuat Amca oturduğu yolcu koltuğundan hiç kıpırdamadı. O söylemediği sürece bu arabadan çıkamayacaktım. Camı açmak için uğraştım. Tabi ki açılmadı.
"Çocuk kilidi mi?" diye mırıldandım cevabı bile bile.
Hafifçe başıyla onayladı. " Yolculuğumuz boyunca arabada kalacaksın. Bunu mu arıyorsun?"
Bileklik kucağıma düşmüştü. Hızla elime alıp onun benim için ne kadar değerli olduğunu belli etmemek için kendime engel oldum. Zayıflıklarımı ve zaaflarımı asla kimseye göstermezdim. Annem de beni böyle yetiştirmişti. Fuat'a göstermemeliydim, bunu. Bir kez daha şansımı denemeye karar verdim.
"Bak, ne istediğini bilmiyorum ama belli ki paralısın. Beni sonraki kavşakta bırakırsan bunu kimseye söylemem. Polise gitmeyeceğim. Bir daha asla benden haber alamayacaksın."
Bu açıklamadan sonra Fuat Amca üzerime şöyle bir bakıp, takım elbisesinin ceketini çıkartıp bana verdi. İsteksizce ceketi giyerken korsenin sebep olduğu rahatsızlığı görmezden gelip ceketin yakasını iyice kendime yapıştırdım.
"Sana verebilecek hiçbir şeyim yok." diye mırıldandım. Çantamın dibine sıkıştırdığım para eminim bu adam için çerezdi. Bu arabayı bile çalıştığım kulüp karşılığında takas bile edebilirdi.
Aksini iddia edecek şekilde tek kaşını kaldırdı. Şimdi üzerinde sadece gömleği kaldığı için saatini görebiliyordum. Fuat Amca bakışlarımı takip etti.
"Bunu daha önce gördün mü?" Bileğini bana doğru uzattı. Saatin pahalı bir deri kayışı, gümüş düğmeleri vardı. Yuvarlak camının etrafını 18 ayar altın çevreliyordu. Numaralar, göstergeler karanlıkta parlıyordu.
Yalan söylerken ağzım kurumuştu. "Hiç görmedim." Yalandı. Daha önce annemin babamdan bahs ederken bu saati kutuya yerleştirdiğini defalarca görmüştüm. Yonca bilekliğimde annemden kalan son şeydi. Ama aynısından onda da vardı ve babamın saatiyle aynı kutuya koymuştu. Bunu ondan gizli bir şekilde o kutuyu karıştırdığımdan biliyordum.
"En yakın arkadaşım, Demir Ören'den bir hediye. Beraber mezun olurken bunu almıştı bana." Fuat Amca tepkimi ölçmek istercesine baktı. Oralı olmadım. Annem doğum günümde babamdan bahs etmişti. Ondan bahs ederken, "O bir pilottu ve bana isminden, saatinden ve bileklikten başka bir şey bırakmadı," deyişini hatırlıyordum. Annemin başına gelen en güzel şey olduğumu söyleyişini hatırladım. Bu kalbimi tekrardan sızlattı.
Kendimi babamın ve bu adamın geçmişini öğrenmek istemek için öne eğilip merakla Fuat Amca'ya bakarken buldum. Sonra ne yaptığın farkına varıp geriye çekildim.
"Güzel hikâye." Diye mırıldandım, alayla. "Ama bunun benimle alakası ne? Reşit olmayan birini kaçırıyorsunuz ve eminim bu her yerde suçtur."
Fuat Amca, "Yaşı ne olursa olsun birini kaçırmak suçtur. Ama ben senin vasinim ve sende senin yaşın için yasal olmayan yerlerde bulunduğun için seni götürmeye hakkım var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REST
Novela JuvenilMeyçen, her ne olursa olsun hayatta kalmayı bilen biriydi. Tüm hayatını annesinin peşinde, oradan oraya sürüklenerek ve bir gün bu karanlık çamurun içinden çıkacağını umarak geçirmişti. Ta ki gerçek ailesi ortaya çıkana dek. Meyçen'i, görkemli malik...