Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.^^REST: 24. BÖLÜM
🩰
Her zaman iz bırakacağımı düşünmüştüm. Onca eğitimden sonra. Sonunu görürüm sanıyordum. Hatırlanmak istemiştim. Bale sanatını bu yüzden seçtim.
Beyza'nın point olayından sonra beni yönlendirdiği şekilde çalışacağımız stüdyoya doğru geldim. Sakin ol. Sakin ol. Kendimi telkin ediyordum. Birazdan o çok bahs edilen Pars'la tanışacağım. Fuat Amca bana sormadan çoktan eşim olarak onu seçmişti. Ve Ala'dan duyduğum kadarıyla Fuat Amca'yla, Pars'ın babası iki iyi aile dostuydular ve iş yapıyorlardı. Tabiki bu işin öznelerinden biri ben olacaktım. Kendimi kullanılıyormuşum gibi hissediyorum. Satın alınmış gibi.
İçerisi boştu. En azından Beyza'nın beni gönderdiği alan boştu. Daha da ilerleyince camların ardından yükselen müziğin sesini duydum. Klasik müzik.. Ama hocanın sesini bastıracak düzeyde değil. Kendimi balerin ve baletlerden oluşan bir grubu seyrederken buldum.
"Bara dönük altıncı pozisyon lütfen."
"Dörtte üç pointe plie."
"Sağ sol."
"Parmak ucuna kalk ve tersine. Yüksel dengeni sına ve birinci pozisyona geç."
Hocanın yükselen sesini duyduğumda, onlara hayranlıkla bakıyordum. Aden denen kızın burada olduğuna inanamıyordum. Pars'la partner olduğum için düşman kazanmıştım bile. Aklıma Lalin'le ilgili söylenenler geldi. O kıza ne olduğunu merak ediyordum. Bugün fazlasıyla şey yaşamıştım. Beyza'nın sesini duyduğumda irkildim.
"Ne yapıyorsun?" Ona doğru dönüp soğuk bakışlarına aynı alaycılıkla karşılık verdim.
"Sadece röntgencilik." diye cevapladım.
Yüzünde sahte bir tebessüm gezindi."Sanırım gidip biraz ısınman gerek. Pars burada olur." Beyza'yla aramız iyi değildi. Benden anlayamadığım bir şekilde nefret ediyordu. Ama buna alışıktım. Gittiğim her ortamda insanlar beni tehlikeli bir madde gibi görür. Kimse yanımda beni sevdiği için kalmazdı. Sadece korktuklarından veya gücümden dolayı yanımda yer alırlardı. Belkide kalmaları için sebep verirdim. Ama bu asla sevgilerinden olmazdı. Beyza da benim gibiydi.
Başka bir pratik odasında durduğumuzda yanımdan ayrıldı. Eşyalarımı köşeye bırakıp bacaklarımı esnetmek için ilerleyip bir bara bacağımı uzatıp esnetiyordum. Ben bunlara dalarken bacağımda hissettiğim bir elle bağırmamak için kendimi sıktım.
"Ağırlığı destek ayağına vermek, çökmek demek değildir. Ağırlığın topuklarda, destek bacağının üzerinde olmalı." Güçlü eller dikkatli bir şekilde duruşumu düzeltmeye çalıştı. Bir alttan bacağımı kavrayıp daha da gerginleştirmeye çalıştı. Hissettiğim dehşetle omzumun üzerinden çocuğa doğru bakıyordum. Dokunuşa alışıktım, evet. Sadece aniden olduğu için şaşırıp, beni eleştirmesi hoşuma gitmemişti. Bacağımı bardan kaldırıp yavaşça döndüm. Eli yavaşça bacağımdan kaydı. Ve birkaç adım gerileyip bana doğru baktı.
"Çalışmıyordum. Sadece soğuma hareketleriydi." diye mırıldandım, kendimi savunmak amacıyla.
Çocuğu dikkatle süzdüğümün farkında değildim. Geniş kaslı vücudu spor salonlarında çokça vakit geçirmiş olduğunu gösteriyordu. Dağınık, kumral saçları vardı. Çuval pantolonlardan giymişti. Üzerinde metalik bir tişört vardı. Ellerinde ise bileklikler ve yüzükler. Pinterestten fırlamış gibiydi. Fazla estetik duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REST
Teen FictionMeyçen, her ne olursa olsun hayatta kalmayı bilen biriydi. Tüm hayatını annesinin peşinde, oradan oraya sürüklenerek ve bir gün bu karanlık çamurun içinden çıkacağını umarak geçirmişti. Ta ki gerçek ailesi ortaya çıkana dek. Meyçen'i, görkemli malik...