20. BÖLÜM

1.3K 61 5
                                    

  

   

   REST: 20. BÖLÜM


Bahçede yaşananlardan sonra bir süre odadan çıkmadım. Gecenin geri kalan kısmını Fuat Amca'nın benim için aldığı MacBook bilgisayarımda, yarı zamanlı işlerde çalışmak için ilanlara bakmakla geçirdim. Burdan gitmeye karar verirsem elimde bir şey olmalıydı. Fuat Amca'nın gitmeme izin vereceğini sanmıyordum ama yine de tedbir almaktan zarar gelmezdi.

Sonraki gün o yolu google map'ten açarak yürümeye kalkıştım. Pazar günleri otobüs saatleri dengesizdi. Her saatte bir otobüs kalkıyordu. Tam bir çileydi. Yolda yürürken aklıma Emeç'in, Kumsal'ı İtalya'dan almak için gideceği geldi. Fuat Amca'nın nasıl gerildiğini görebiliyordum. Gireceğim iş pazar günleri erken bitiyordu ve evin önünden otobüs kalkmıyordu. Biraz uzakta bir durak vardı.

Eve dönüş yolunda Arden'i gördüm. Arsellerin kuzeni Arden, parlak bir SUV sürüyordu. Saçları diken diken olmuştu ve boynunda kırmızı izler vardı. Fazla öfkeli görünüyordu.
Beni gördüğünde kenara çekti.

"Ne yapıyorsun?" Diye bağırdı.

"Yürüyorum." diye cevapladım.

"Arabaya bin." Kapıyı uzanıp iterek açtı. "Burda yalnız başına yürüme."

Emeç'in beni burada bıraktığı aklıma geldi. Yine aynı hüzün üzerime çöktü. "Burası güzel bir yer bir tehlike olacağını sanmam." Evler büyüktü ve çimenlerde genişti. Kuzenleri beni bu yolda bırakmaktan çekinmemişti.

"Tehlikenin nerden geleceğini bilemezsin. Bazen ışıklı yerlerde daha çok gölgeler olur. Daha çok suç. Güzellikle bağdaştırma bunu."
Yandan ona baktığımda ellerinin direksiyonu daha sıkı kavradığını fark ettim.

Gülümsemeye çalışıp ortamın gerginliğini azaltmaya çalıştım çünkü Arden güzelliğinin yanında tuhaf bir görünüme de sahipti.
"Beni iyiki uyardın artık ne yapmamam gerektiğini iyi bilirim."

Dudağının kenarında isteksiz bir tebessüm belirdi. "Şekerim ve dondurmam yok. Bu, güvendesin demektir."

"Hayır, insan kaçırmakta beceriksizsin demektir."

"Gelecek misin yoksa burada bekleyip trafiği mi engelleyelim?"

Arkaya bakınca başka bir aracın geldiğini gördüm. Eve az kalmıştı. İstemeye istemeye arabaya bindim. Arden'le hiçbir ortak noktamız yoktu. Sohbeti başlatmak için bir hamlede bulundum. Ama benden önce davrandı.

"Kuzenlerimi kötülemek yok mu?"

Alayla gülümsedim. "Henüz o kadar samimi değiliz."

Dudağından alaycı bir gülümseme geçti. "Belki Emeç'ten başlayabilirsin," hızlı hızlı cevaplarımı umursamadan soruyordu.

"Sanmıyorum." Diye mırıldandım.

"Şöyle diyorlar mı mesela: Bu seferki hedefin Aryen mi?"

Aryen.. herkes bu çocuğa fena şekilde takılmıştı. Ama ben sadece bir kez görmüştüm.

İç çektim. "Aryen'le bir sorunu mu var, Emecin?"

Bana hızlı bir bakış atarken, "Olması mı gerekli? Biz çocukluk arkadaşı kardeşiz."

"Onun hakkında merak ettiklerini Emeç'e sor. Onun olaylarına bulaşmak istemiyorum. Sonunda mutlaka canım sıkılıyor."

Arden omuz silkti. Sonrasında bir şey konuşmadık. Sadece birkaç kere kolunu ovaladı. Birkaç dakika sonra araba evin önünde durdurup arabayı otoparka soktu. Arabadan indiğimde eğilip, Arden'e baktım. "Beni bıraktığın için teşekkür ederim, Arden?" Arkamı dönüp baktığımda benimle içeriye gelmediğini fark ettim. "Gelmiyor musun?" diye sordum.

Başını kaldırıp bana baktı. "Hayır. Aryen'le turnuvalara hazırlanıyoruz. Yüzmem gerekiyor. Uzunca bir süre."

Sonra sanki kurtulamadığı bir his varmış gibi tekrar kolunu ovaladı. Onu izlediğimi fark edince yüzünden karanlık bir ifade geçti.
Bir sorun mu var? diye sormak istiyordun ama yüzünde beliren bana bulaşma ifadesi söyleyeceklerimi yutmama sebep oldu. Ona endişeli bir bakış attım, Bende kötü şeyler gördüm, demeye çalıştım. Ama cevap olarak sadece tehditkar denebilecek bir bakış aldım.



#REST

Bu hikaye bizim için.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sevgilerle!

İyi bayramlar. Sevdiklerinize sıkıca sarılmayı unutmayın.. hep sarılın ve bir kez daha.. onları kaybetmeden.

RESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin