6 | Baba

1.5K 104 41
                                    


Playlist: Flora Cash -For Someone

6. Bölüm: Baba

Bazen neden bu kadar gurursuz olduğuma anlam veremiyordum. Bana çirkin imalar yapmış, kalbimi her gün kanatırcasına ezen, yüzümü görmekten iğrenen bir adama neden halâ katlanmak için bir savaşım vardı; yenileceğime neredeyse emin olduğum bu savaşta neden kayıplar verecek kadar cesurdum?

Git gide yok oluşumu nasıl keyifle izleyebiliyordum? Beni ve bana ait her şeyi yok eden bu adama nasıl halâ umut yeşertebiliyordum?

Gece oldukça geç yatmış olmama rağmen sabah ezanında yattığım yerde daha fazla debelenemeyeceğimi anlayarak ayaklandım. Kahvaltıdan önce kendime gelmek adına bir duş alıp, çiçekli elbisemi giydim. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Doruk kafeme ilk geldiği günden beridir kendimi koca bir kaosun içinde bulmuştum. Ya ona ya kendime çarpıp sürekli yara alıyordum. Tabi, bu işten tek yara alarak çıkan ben olmadım. Doruk'un öfkesi dün gece kafemi darmaduman etmişti. Üstelik yoktan yere bir öfke.

Kafeme gidip ne halde olduğuna bakmalıydım. Sonrasında da giderler ve kazandığım parayla doğru orantılı olarak bir matematik yapmalı, dükkanımı yeniden toparlamalıydım. İçimdeki tuhaf huzursuzlukla alt kata doğru indim. Onunla karşılaşacak olmak beni tedirgin ediyordu.

Mutfağa girip aç hissetmediğim halde kahvaltılık bir şeyler çıkartıp masaya koydum. Kahve makinesini Doruk için hazır hale getirirken kendim için de çay hazırladım. Henüz masaya oturamamıştım ki çalan telefonumla olduğum yerde duraksamak zorunda kaldım. Uzun zamandır çalmayan telefonumun melodisinden mi yoksa arayanın Akif Atakul olmasından mı bilinmez şaşırmıştım. Alt dudağımı iki dişimin arasında sıkıştırarak sıkıntıyla telefonu açtım. "İyi günler Akif Bey."

"Günaydın Asiye," dedi benim sıkıntılı sesime tezat. "Kırılıyorum ama halâ bana Akif bey diyorsun."

Gözlerimi devirdim. "Alışkanlık." dedim, sadece. Bu evliliğin temelini birlikte atmıştık benden ne bekliyordu bilmiyorum ama yine de bozuntuya vermedim.

"Peki, bu konuyu seninle daha detaylı konuşuruz. Ama şimdi senden bir yere gelmeni istiyorum."

Gözlerimi kısarken, "Doruk?" diye sordum.

"Doruk'un haberi yok." dedi, beklemeden. "Sana söz verdiğim şeyi yerine getirmiş olduğumu gözlerinle görmeni istiyorum."

Kalbim, göğüs kafesimin duvarlarına orayı parçalamak ister gibi çarparken gözlerimden bir kaç damla yaş süzüldü. "Babam?" diye sordum ihtiyaçla. Babamı mı getirmişti sahi? Çıktığını biliyordum ama henüz görüşebilecek kadar iyi durumda olmadığını söyleyerek defalarca kez bu buluşmayı ertelemişti Akif Bey. Şimdi bunu beklemiyordum. Gerçekten iyi bir adam mıydı  yoksa anlaşmaya sadık kalmam için mi yapıyordu emin değildim. Ama sözünü tuttuğu için kendisine minnettardım.  

"Evet," dedi Akif bey kısa bir duraksamanın ardından. "Baban benimle. Bir kaç saat içinde sana atacağım konuma gelirsen sizi görüştürebilirim."

"O-olur." dedim. Sanki bu son nefesimmiş gibi çektim içime. Dudaklarım, dişlerimin arasında parçalanırken heyecanla yeni bir soru yönelttim: "Be-ben hazırım. Bir kaç saat beklemek istemiyorum sizde müsaitseniz?"

Akif bey sorumun içindeki ihtiyacı duyumsamış gibi, "Peki," dedi. "Konumu gönderiyorum."

Telefonu kapatıp tezgaha bırakırken tekrar derin bir nefesi çektim içime. İçim dolup taştı. Bu ev, bu evlilik, bu adam... Her şey daha katlanılabilir oldu bir anda.

SYMPHONY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin