3 | İki Yabancı

1.5K 107 19
                                    

Playlist: Demi Lovato -Warrior

3. Bölüm: "İki yabancı"

Aşık olmak her zaman böyle acıtır mıydı, yoksa ben mi çok şanssızdım?

Gece boyu bir kez bile kapatamadığım gözlerim güneşin doğuşuyla kapanmıştı. Bu kendi içimde yeni bir günü reddetmek demekti. Göz kapaklarımın sızladığını hissediyordum. Ondan uzakta, kilitli bir odanın ardında olmak geceyi yenmemi sağlar sanmıştım. Yanılmıştım.

Kalbimde bir yerlerde, onu koyduğum bir yer dün gece cayır cayır yanmıştı.

Gözlerimi araladım. Üzerimde hala neden çıkartmadığıma anlam veremediğim elbiseye baktım. Neyi beklemiştim bilmiyordum sadece oturup sabahın doğuşunu izlemiştim.

Omuz kısımlarından ittirerek elbisenin göğsüme düşmesine izin verdim. Banyoya ilerlerken önünden geçtiğim ayna, duraksamamı sağladı. Saçım, makyajım, elbisem hatta tenimdeki takılar bile bana ait değilken nasıl mutlu olmayı düşünmüştüm, sordum kendime. Bu yolun sonu bana çıkmıyordu bunda hemfikirdik fakat babamı sahiden o yolun sonundan döndürebilir miydi?

Olmalıydı. Aksi halde hayallerimdeki adamı dün gece kaybetmiş olmanın acısı çocuk ruhuma ağır gelirdi.

Derin bir nefes bıraktım. Odanın içindeki küçük banyoya ilerlerken, elbisenin uzun eteğini ve göğüs kısmını tutmak zorunda hissetmiştim. Kapının açılacağını düşünmüyordum. Kilitliydi ve kilitli olmasa da buraya adım atmak isteyeceğini sanmıyordum fakat yine de banyonun kapısını da kilitleme gereksinimi duydum.

Karşımdaki duvarda asılı duran suyu açtım. Banyoya dolan su sesi, sanki bu bir işaretmiş gibi gözlerimin ardında duran damlaları serbest bırakmamı sağladı. Beton zemine çökerken üzerimdeki elbiseye sığındım. Su tüm hiddetiyle başımdan aşağıya süzülürken, o gecenin müziği çaldı kafamda.

"Benimle dans eder misiniz, genç bayan?"

Onu seviyordum. Onu çok fazla seviyordum. Onu kendimi bildim bileli seviyordum. Çünkü onu kafeme geldiği gün veya bir kaç magazin programı sayesinde tanımamıştım. On sekiz yaşına yeni girmiş, dalgın ve serseri haliyle kampüsün girişinde çarpıştığımız günden beridir seviyordum. Aynı sınıfta olduğumuzu fark ettiğimiz ve birbirimize kimse farketmeden gülümsediğimiz o günden beridir seviyordum. Not istemek için telefon numaramı kaydettiği ve sabahlara kadar isteyebileceği her türlü ders notunu çıkarttığım günden beri seviyordum.

Kalbimdeki ağrının sebebi bu yüzdendi.

Dün gece gördüğüm yıllarca hayallerimde düşlediğim o adam olmaktan çok uzaktaydı sanki. Sanki ben bambaşka birini sevmiş, yıllarca onu beklemiş gibiydim. 

Elimi duş başlığına uzatıp suyu kapattım. Tenim kızarmıştı. Ayağa kalkıp üzerimde zaten düşmek üzere olan elbiseyi ittirerek içinden sıyrıldım. Dün gecenin hatırası olan makyajım akmıştı. Köşede duran havluyu vücuduma sararken boynumda, kulağımda ve bileklerimde takılı olan takıları çıkartıp banyo dolabına bıraktım.

Berbat görünüyordum. Kelimenin tam anlamıyla; berbat.

Kapının kilidini açıp dışarıya çıktığımda üşüdüğümü hissettim. Doğrudan dolabıma ilerleyip kot pantolonlarından birine uzandım. Üzerine sayısını sayamayacağım kadar yığınla dolu olan sweatlerden bir tanesini alarak giydim. Hiçbir şeyin düzenini kendim belirlemiştim. Sayısını da öyle. Çünkü hiçbir zaman bana verilenleri benimsememiştim. Tüm bunların hepsi Asiye Atakul'a aitti ve ben bir gün Asiye Atakul olmaktan vazgeçmek zorunda kalacağımı çok iyi biliyordum.

SYMPHONY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin