Bölüm-8

439 78 39
                                    

Merhaba;

Yine bir pazartesi, yine bir bölüm. Bir konudaki görüşünüzü merak ediyorum. Olcay'ın tecavüze uğramasıyla ilgili kısımlar sizi rahatsız ediyor mu? Fazla şiddet içerdiğini düşünüyor musunuz merak ediyorum. Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Herkese iyi okumalar


Hayatımda yaşadığım en garip karşılaşma sevgili kocam Yener ve Timur'un karşılaşmasıydı. Gariplik Yener'in tepkilerindeydi. Her ay bir kadın doğum doktoruna gitmek bekar bir kız için kolay bir şey değil. Çok yalan söylemek gerekir. Ama ben bunu yapmak istemedim. Daha güvenli başkası tarafından doğrulanamayacak bir şeyler yapmam gerekiyordu. Yalanı ben değil Sema abla söyledi. Timur'dan aldığımız tüm randevular onun adınaydı. Muayeneye ikimiz giriyorduk ama kontrol edilen ben oluyordum.

On yıl boyunca her ay mutlaka beni görmek istedi Timur. Neredeyse her kontrolümde bana yapabilceğim şeylerden, gidebileceğim insanlardan bahsetti. Üniversiteyi bitirdiğim sene bana onunla birlikte Almanya'ya gelmemi bile teklif etti. Benden bir şey istediği için değil sadece beni yaşadığım evden çıkartmak için. Ona hayır dedim. Onun güzel hayatına babamın pisliğini bulaştırmak istemedim. Ben gitmedim o da gitmedi. Beni gördüğü ilk günden itibaren artık benden sorumlu olmuştu. Öyle hissediyordu. Ona göre ben kendime her fırsatta zarar verecek kadar gözü kara bir insandım. Haksızdı diyemem.

Timur uzmanlığını aldıktan sonra istifa etti. Beni başka bir arkadaşına emanet edebilirdi ama yapmadı. Ülkenin neresi olursa orasında çalışırdı. Ama o gittikten sonra olabileceklerin önüne geçmek istedi. Sanki o gitmezse başıma gelebilcek tüm kötülükler uzakta duracakmış gibi İstanbul'da kaldı. Gitseydi olacak ne varsa o kalmasına rağmen yine oldu. En azından yaralarımı sarabildi. Bu ona yetti mi bilmiyorum.

Ben ünivrersite 3. Sınıfdayken kendi muayenehanesini açtı. Ona kalsa böyle bir atılım yapmaya hiç cesaret edemezdi ama benim için istifa etmişti. Onu yarı yolda bırakmak istemedim. Kafasındaki muayenehaneyi kurması için önce çok güzel bir ofis buldum. Cemal abi benim için satın aldı. Sonra istediği bütün malzemeleri tam zamanında yarı fiyatından bile ucuza buldu. Daha doğrusu ben buldum. Aldım. Sonra ona sattım. Çıkartıp para versem kabul etmezdi. Oysa ben babamın parasını aklarken kendime dünyalık ayırıyordum. Timur benim parayla yapacak pek bir şeyim olmadığını anlayamazdı. Çok sonra inandı gerkçekten paranın bir işime yaramadığına bu sefer beni yardımlar yapmam için yönlendirdi. İlk defa kendi kendime maaş ödemeye başlayınca kendi adıma bağış yapmaya başladım. Olcay Artuk epey bonkör bir bağışçı olarak bilinir.

Ben evlenmeye karar veridğimde önce Timur'a gittim. Evlenmek için çok uygun bir adayın varlığından bahsettim. Bu fikrimden hiç hoşlanmadı. Sonra telefonda bir kaç defa konuştuk. Evleneceğim kişinin adını duyduğunda sessizleşti. Emin olup olmadığımı defalarca sordu. Ona tamamen yalan bir evlilik yapacağımdan Yener'le aramızdaki anlaşmadan bahsettim. O da bana Yener'in fazla çabuk sinirlenmesinden, güzel kadınları çok sevmesinden ve sevilmeye alışık olmasından bahsetti.

"Uzun zaman derslerine yardım ettim Yener'in tanırım. Üstelik severim de ama sana zarar vermesini istemem. Birbirinize zarar vermenizi hiç istemem."

Timur bunu söylerken yüzünde acı çeker bir ifade vardı. Sanki biri onun bir yerini çimdiklemiş ya da küçük rahatsız edici bir ağrı belirsiz bir noktada ortaya çıkmış gibi. Tanımlanamayan bir rahatsızlık. Defterine notlar alırken bir taraftanda konuşmaya devam ediyordu.

"Yakışıklı çocuktur. Tatlı dillidir. Belki senin içinde iyi olur. Yener eğlencelidir."

Sözleri bitince başını kaldırıp bana baktı. Soru sormamıştı ama cevap bekliyordu. Açıkcası onunla aynı fikirde değildim. Yener benim için onun düşündüğü kadar cazip görünmüyordu. Tatlı dilli bir tarafı vardı, ev dekorasyonu konusunda da kendi kendine geri adım atmıştı ama sıradan bencil bir insandı işte. Herkes gibiydi. Benim gibiydi.

Benim Savaşım (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin