Merhaba;
Yeni bir bölümle karşınızdayım efendim :)
Oylarınızı, yorum ve eleştirilerinizi beklerim.
İyi okumalar
Aslında Yener ona evlenme teklif ettiğimde kendinden çok emin bir adamdı. Ama sonra zamanla yani benimle yakınlaşamadıkça özgüveni dağıldı gitti. Benim kim olduğumu, ne iş yaptığımı bir türlü kafasındaki imajımla bağdaştıramıyordu. Onun önce benden sonra kendinden şüphe etmesinin en büyük sebebi komiser Uğur'un evimize yaptığı ziyaret oldu. Uğur'la yüz yüze ilk görüşmemizdi. O benim henüz kim olduğumu bilmiyor, konduramıyordu da.
Türkiye'de kaçakçılık birilerinin bilgisi olmadan yapılabilecek bir iş değildir. Eğer ülkeye kaçak bir şeyler sokmak istiyorsanız öncelikle geçeceğiniz yerlerdeki insanlara biraz para yedirmeniz gerekir. Yani normal insanların bir kaç şişe içki geçiremediğiniz yerlerden bir kaç kilo baz morfin ya da eroin geçirmek ya da bavul dolusu hap taşımak bazıları için epey sıradan bir iştir. Babamın işinin temelleri bu ilişkilerin üzerine kuruluydu.
Alpaslan Artuk benim tanıdığım tabi benden sonra en iyi gözlemciydi. Etrafındaki düzeni çok iyi gözlemleyip kime rüşvet verilir, kimin suyuna gidilir, kim korkutulur çok iyi öğrenmişti. İnsanları buna göre sınıflandırarak hareket ediyordu. Hani hep derler ya bir işletmenin iki muhasebe defteri olmalıdır diye ben babamın ikinci muhasebe defterini tutmaya başlayınca öğrendim bu ilişkiler yumağını. Babamın kendine göre bir not alma ve sınıflama sistemi vardı. İsimleri çok çok az kullanır genelde insanları kendisi ve bir kaç adamının anlayacağı şekilde kodlardı.
Babamın bana verdiği ilk iş bir yemeğe katılacak olan herkesin telefonlarını kopyalamamdı. Çatalcadaki çiftlikte babam ve on kadar adam toplantı yapacaklardı. Bana toplantının konusundan ya da gelenlerin kim olduğundan bahsedilmedi. Ben sonra öğrendim ama kimlikleri çok önemli değil artık. O zamanlar henüz telefonlardan ortam dinlemesi yapılabileceği ya da küçük, zararsız cep telefonlarından bütün hayatların öğrenilebileceği ciddiye alınmazdı. Benim tek ihtiyacım olansa girmem gereken telefonların bluetooth özelliğinin açık olmasıydı. Babamla birlikte adamlara bir kaç fotoğraf göndermesi için bluetooth uygulamasını açtırmaya karar verdik. Sonrası benim işim olacaktı. Babamın çalışma odasındaki geniş dolabın içi ben ve bilgisayarım için hazırlanmıştı. O gece on bürokratın telefonlarına girdim. Onları kendi bilgisayarıma kopyaladım. Telefonlarında tuttukları her türlü bilgi bana akmaya başladı.
Bazıları elindeki güçten sarhoş olmuştu, bazıları para hırsından kendini kaybetmişti, bazıları düzen böyle ise bende ona uyarım diyordu. Hepsi babamdan para alıyor onun mallarını rahatça geçirmesine yardım ediyorlardı. Babamın tek istediği arkasından çevrilen bir iş varsa ya da kendisinden daha çok para verene onu satacaklarsa öğrenebilmekti. Ben daha fazlasınını sundum. Adamların yazışmalarını, telefon konuşmalarını kopyaladım. Herkesin müzik dinlediği zamanlarda ben onların telefon görüşmelerini dinledim. Bir yılın sonunda ellerinde babama karşı kullanacakları bir şey kalmamıştı. Onlar ne zaman babamı tehdit etseler babam benim yardımımla edindiği bilgileri koydu önlerine. Her seferinde adamlara ciddiyetle bakıp bir timsah gibi gülümsedi. "Büyütmeyin bu kadar. El eli yıkar elde götü yıkar." diyordu. Ben o götleri temize geçen eldim maalesef.
Her yeni çıkan telefon önce benim elimden geçip her birine itinayla hediye edildi. Öyle açtılar ki asıl tuzağın avuçlarına bırakılan bedava telefon olduğunu anlamadılar. Bütün o izlemelerin bana en büyük katkısı o sıralar yeni yeni oluşturulan emniyet bilgi güvenlik ağına sızmak oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Savaşım (TAMAMLANDI)
Roman d'amour"Niye bakıyorsun öyle? Güzel buldun galiba. Aldanma sakın. Benim dışım içimdeki çirkefi kapatmak için böyle." Alaycı bir gülüşü yerleşti yüzüne. "Yaa öylemi diyorsun?" Ben ona daha gerçekçi bir gülümseme gönderdim. Başımı salladım hevesle. Vücut d...