Planımın son kısmına gelirken artık arkadaşlarımla vedalaşmam gerekiyordu. O yüzden hepsini bir akşam yemeği için aslında son akşam yemeği için evime çağırdım. Hiçirinin o günün son olduğundan haberleri yoktu. Yemekten sonra evlerine gidecekler ve aynı hayatlarımıza devam edecektik. Bende öyle yapacaktım. Ancak günler sonra yalan bir bilgi alacaklardı benimle ilgili öldüğüme dair. İnanacaklarını sanmıyordum. Kafalarında hep bir soru işareti olmaya razıydım. Yaşamak, gerçekten yaşamak istiyordum.
Her şeyi ellerimle hazırladım. Hepsinin sevdiği yemekleri yaptım. Melike için Çerkes tavugu, Fatih için paçanga böreği, Murat için patlıcan salatası ve kalan her şey Timur içindi. Ona yüklediğim onca şey için özür mahiyetinde düşünmüştüm. Yemekleri yaparken her zamankinden daha özenliydim. Sofrayı yepyeni takımlarla kurdum. Herkes için bir ehlikeyf, salatlar, ikramlar... Hepimize unutulmaz bir akşam vermek istedim.
Timur tam karşımda duruyordu. Elinde bir kadeh vardı. O da benim gibi bütün akşam o kadehle oyalanıp durmuştu biliyordum. Neşesi yoktu aslında. Kişi kendinden bilir derler ya bende kendimden biliyordum her gülenin neşeli olmadığını. O zamanını tam olarak bilmese bile gideceğimi biliyordu. Sonun çok yakın olduğunu, bir sabah uyandığında artık birbirimizden çok uzak ulacağımızı biliyordu. Tabağındaki yemekleri didikleyip durdu bir süre. Sonra kalkıp gözden kayboldu. Terastan çıkarken hala elinde kadehi vardı. Melike ile gülüyorduk. Oysa benim aklım ondaydı.
Ben ona yapmak istediklerimin tamamını hiç anlatmadım. Bilmemesi daha iyi olurdu. Onun benimkine nazaran daha temiz olan dünyasını bozmak istemedim. Hikayedeki gibi ona bazı şeyleri anlatmazsam bilmez diye düşündüm. Timur sadece benim gideceğimi biliyordu. Bir kaç gün önce artık zamanın geldiğini söyledim ona. Aslında söylemedim de sadece onu güvence altına almak istedim. Ona dokunulamayacak bir para bırakmak istedim. Ama anladı ne yaptığımı. O yüzden artık gideceğimi biliyordu Bebek'teki evin terasında hep birlikte otururken ve bu bilgiden memnun değildi.
Bambaşka bir bahaneyle bende onun peşinden indim. Alt katta yoktu. Mutfak tarafından gelen serin hava onun bahçeye çıktığını söylüyordu bana. Merdivenlerden aşağıya inip mutfak kapısından bahçeye çıktım. Biraz ilerde gölgelikte kalan oturma grubundaydı. Yanına oturdum. Aramızda her zamanki gibi güvenli bir mesafe vardı. Yanına oturur oturmaz bana baktı. Onun bakışlarından anladım neden kaçtığını. Böyle bakabilmek için kaçmıştı. Saklamakta zorlandığı, yok sayamadığı bir şeyler olduğu için baktı. Beni çok özleyecekti, onu çok özleyecektim.
Ben hep kelimelerin bir gücü olduğuna inandım. O yüzden bazı şeyleri söylememek için özellikle çaba sarf ederdim. O yüzden yine taktım neşeli maskemi
"Niye bakıyorsun öyle? Güzel buldun galiba. Aldanma sakın. Benim dışım içimdeki çirkefi kapatmak için böyle."
Alaycı bir gülüşü yerleşti yüzüne. Bana inanmadığının kanıtı gibi bir gülüş. Bana doğru döndü iyice. Gözleri üzerimde dolaştı.
"Yaa öylemi diyorsun?"
Ben ona daha gerçekçi bir gülümseme gönderdim. Başımı salladım hevesle. Vücut dilim söylediklerimi desteklesin diye uğraşıyordum. Onu göremeyeceğim günlerin beni de üzdüğünü anlamasın istiyordum.
"Niye öyle bakıyorsun bana? Acımıyorsun inşallah. Acıma acınacak hale düşersin. Çok söyledim bunu. Sen biliyorsun benim gerçek yüzümü değil mi?"
Başını salladı. Ben konuyu değiştirecektim ama o aldı bu işi üzerine ben öyle sandım en azından. Hayarım boyunca bana sorulmuş en garip soruyu sordu.
"Acaba sen bir çiçek olsan ne olurdun?"
Kolay bir soruydu. Hiç düşünmeden cevap verdim.
"Kaktüs tâbi. Benim dikenlerim var biliyorsun. Üstelik sen beni onları kullanırken de gördün."
![](https://img.wattpad.com/cover/276913533-288-k910457.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Savaşım (TAMAMLANDI)
Romance"Niye bakıyorsun öyle? Güzel buldun galiba. Aldanma sakın. Benim dışım içimdeki çirkefi kapatmak için böyle." Alaycı bir gülüşü yerleşti yüzüne. "Yaa öylemi diyorsun?" Ben ona daha gerçekçi bir gülümseme gönderdim. Başımı salladım hevesle. Vücut d...