Merhaba;
İyi okumalar.
Doğada minik bir canlının ortadan kaybolması, yaşadığı çevrenin öngörülemeyecek şekilde değişmesine sebep olur. Tugrul'un yokluğu da babam üzerinde benim tahmin edemeyeceğim kadar büyük bir etki yarattı. Bizi sevdiğini, en azından kahrolacak kadar sevdiğini asla düşünmediğim babam Tugrul'un ölümünü kaldıramadı. Aslında sadece onun ölümünü mü yoksa o güne kadar ölen herkesin ağırlığımı anlamak çok zordu.
Babam kendini bizim pek gitmediğimiz çiftliğe kapattı. Kapattı demek doğru değil aslında sık sık Cemal abiyle birlitke çiftliğe gidiyor ve bir kaç gün sonra her zamankinden daha katı olarak geri dönüyordu. Babama bir süre daha ihtiyacım olmasa onu kendi haline bırakırdım. Annemi devreden çıkartmak için babama ihtiyacım vardı. Bu yüzden annemi devreden çıkartma adımından hemen önce babamı görmek zorundaydım.
Ona gitmek için elimde çok güzel sebeplerim vardı.Mesela Uğur, Hasan Öztürk'ün ofisini ziyaret edip ödünü kopartmıştı. Suçluluk duygusu ne garip. Aslında Uğur'un elinde hiçbir şey yoktu. Ama Hasan bey suçlu olduğunu bildiği için Uğur karşısında konuştukça paniğe kapıldı.
"Hasan bey, size son zamanlarda iş veren firmaları hiç araştırdınız mı?"
İşte Hasan Öztürk'ün tüylerini ürperten soru buydu. Elimi vicdanıma koymam lazım gayet soğukkanlı bir şekilde hayır dedi.
"Bana iş gelir. İrsaliyesi varsa, gümrük işlemleri yapıldıysa benim için uygundur. Malları istenen yere bırakırım. Zaten malın içerigini kontrol etmek gibi bir zorunlulugumuz da yok biliyorsunuz."
Aslında bence baksa iyi olurdu. Son bir yıldır Öztürkler Nakliyat firmasına iş veren firmaların neredeyse tamamı Kıbrıs merkezliydi. Sahte bir şeyler yapmak isteyen herkesin kullandığı bir ülke olduğundan bu bilgi Uğur'a bir ip ucu veriyordu. Ama her şey nizamiydi. Böyle olunca gidip o firmalara bakması ya da Hasan beye yüklenmesi mümkün olmuyordu.
Uğur taktik değiştirip Yener'in babasını yanına çekmeye de çalıştı. Ama Hasan bey bir polise güvenmemesi gerektiğini tek bir kamyonla dinlenmeden mal taşırken öğrenmişti. Olması gereken saatlerden uzun çalışmasına rağmen parasını verip yoluna devam edebilmişti. O yüzden Uğur üstüne geldikçe o dik durmaya çalıştı.
"Filonuzu iki katına çıkarmışsınız. Ben şunu çok merak ettim; 20 yılda olmayan sıçramayı nasıl olupta bir yılda yaptınız?"
Ben bunun nedenini biliyordum. Bir kilo toz bir otobos denilen, uyuşturucu taşımacılığının genel düsturu nedeniyle filoları birden bire genişlemişti. Uğur da bu işi bildiğinden soruyordu. Aslında biz devam etsek Öztürkler Nakliyat dünyaya bile açılır, peş peşe gemiden uçağa bir sürü taşıt alırdı. Ama işte önlerindeki zaman kısaydı.
"Yasak mı komiserim bir anda büyümek? Bu ülkede nerden buldun kanunu var. Mali polis beni isterse inceler ama anladığım kadarıyla siz organize suçlardan ya da narkotikten geliyorsunuz. Araştırın bakın bakalım var mı bir açık?"
Yoktu. Uzatmadı Uğur. Hasan Öztürk'e göz dağı vermek istedi. Ona ben gelinleri olduktan sonra nasıl her işlerinin yoluna girdiğinden bahsetti. Hasan Öztürk korkmuş görünmedi. Ama aklında bir kaç küçük kurtçuk dolaşmaya başlamıştı.
"Ben tesadüfe inanmam Hasan bey hele ki bu kadar üst üste tesadüflere hiç inanmam. Size tavsiye sizde inanmayın. Sonunda büyük bir kumpasın içinde uyanabilirsiniz"
Ortada bir kumpas vardı. Hasan Öztürk ve Öztürkler Nakliyat sadece piyondu. Etkileneceklerdi bütün olacaklardan ama ne kadar etkilenecekleriyle ilgilenmiyordum. O yüzden Hasan Öztürk beni telaşla aradığında tamamen rahattım. Ben isteyene kadar hiçbir şey olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Savaşım (TAMAMLANDI)
Romance"Niye bakıyorsun öyle? Güzel buldun galiba. Aldanma sakın. Benim dışım içimdeki çirkefi kapatmak için böyle." Alaycı bir gülüşü yerleşti yüzüne. "Yaa öylemi diyorsun?" Ben ona daha gerçekçi bir gülümseme gönderdim. Başımı salladım hevesle. Vücut d...