Kayıplar

408 33 0
                                    

Multimedia; Dans Gösterisi
Ortadaki kız ; Deniz. ( temsili)
İyi okumalar. :-D
Alarmı 12. kez susturuşumun ardından pes ettim ve yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Aradan 2 hafta geçmişti ve bugün gösteri günüydü. Yaklaşık 150 kişi önünde gösteri yapacak olmamız bizi baya heyecanladiriyordu. Dekanımizin ve Ege Hoca'nın güvenini boşa çıkarmak istemiyorduk.
Sıcak bir duş alıp dolabın karşısına geçtim. Kararsızlıkla kıyafetlerime bakarken telefonum çalmaya başladı. Arayan Sarp' ti.
- Günaydın güzelim.
- Günaydın , dedim baygın bir sesle.
- Uyanmış mıydın?
- Evet, yeni kalktım, hazırlanıyordum.
- Kaçta alayım seni?
- Yarım saat- 45 dakika sonra olabilir.
- Tamam bebeğim,  görüşürüz. deyip telefonu kapattı. Düşünmeye son verip üzerime esofmanlarimi geçirdim ve     evden çıktım. Sarp henüz gelmemişti. Kapının önüne oturup beklemeye başladım. Yalnız yaşamaktan gerçekten sıkılmıştim ve kendime bir ev arkadaşı  bulmam iyi olacaktı. Geceleri gerçekten korktuğum zamanlar oluyordu. Bizim kızlara birkaç kez söylemiştim ama Defne dışında hepsi ailesiyle yaşıyordu. Geçen sene Defne'yle birlikte yurtta kalıyordum ama birkaç saçma kavga yüzünden yurttan atılmıştım.
Saat 11.15' ti ve gosterimiz 13.00' daydı. Beklemekten sıkılmıştim ki Sarp'in siyah arabasını gördüm. Ayağa kalktım ve arabaya bindim.
- Selam, dedim yanağına öpücük kondurarak.
- Selam güzelim, naber? dedi arabayı çalıştırıp.
- Çok   heyecanlıyım ya , resmen yarışmaya katıldığımiz zamankinden daha çok heyecanlandım.
- Boşver, takma, dedi büyük bir rahatlıkla.
- Senden naber? Yine mi uyumadin? Gözlerinin alti mosmor olmuş.
- Dün bizimkilerle fazla kaçırmışiz, barda sabahladik. Eve geldiğimde saat 4 falandi.
- İçme bu kadar diyorum sana ama dinletemiyorum.
- Icmeyince çekilmiyor bu hayat, farkindasin değil mi?
Lanet olsun ki farkındaydım. Ben de her şeyi bir tek sarhoş olduğumda unutabiliyordum. Sarhoş olduğum zamanlar gerçekten iyi sacmaliyordum ve sabah müthiş bir baş agrisiyla uyanıyordum. Birkaç kez babamın evine gidip kapıya dayanmıştim ama Sarp zorla beni götürmüştü. Babama ondan ne kadar çok nefret ettiğimi, ona bir daha asla baba demeyeceğimi söylemiştim. Babam gururlu ve kibirli bir adamdı ve bu sözlerimi duyduğunda hiçbir şey söylememis, sadece gözlerime bakmisti. O bakışlarda bir anlık da olsa pişmanlık ve acıma görmüştüm. Tek evladını da kaybetmiş olmanın verdiği acıyla yaşamak ona ağır geliyordu, farkındaydım, ama o asla bana yaptıklarından pişman olduğunu soylememisti. Annem ne yaparsam yapayım geri gelmeyecekti,ama ben babamı da onunla birlikte kaybetmiştim. Annem hiçbir şekilde aldatilmayi hak etmiyordu. Hiçbir kadın böyle bir şeyi hak edemezdi. Aslında babam annemle birlikte beni de aldatmisti. Annem bu acıya daha fazla dayanamayıp aşırı sürat nedeniyle trafik kazası geçirip hayatını kaybetmişti. Henüz 15 yaşında annesini kaybetmiş bir kız çocuğuydum ve sanki ucu görünmeyen bir boşluğa doğru hızla ilerliyordum. Bütün hayatım boyunca ona karşı  hayranlık beslemistim. Giyinişi, konuşması, yürüyüşü, her şeyiyle örnek alınması gereken bir kadındı ve ben böyle bir kadının kızı olmaktan hep gurur duymuştum. Onu kirmamak adına söylediği her şeyi yapardım. Annemle ilişkim her zaman diger kız çocuklarının aksine babamla olan iliskimden iyi olmuştu. Babam bana hep bir parça uzak davranirdi ve onunla normal bir baba- kız ilişkisine hiç sahip olmamıştık. Bunu hep çok istemiştim ama zamanla bu soğukluğa alışmıştim.
Düşüncelerimden Sarp'in sesiyle sıyrıldim.
- Deniz, iyi misin?
- Yok, yok bir şey, dalmışim.
Okuldan giriş yaptık ve Sarp arabayı hızlıca  park etti. Arabadan indik ve Sarp yanıma gelip elimi tuttu. Direk cafetaryaya gittik ve bizimkilerin yanına oturduk.
- Selam gençler, dedi Sarp.
- Hoşgeldiniz, hiç gelmeseydiniz keşke, saat 12 oldu, dedi Nihat.
- Anca geldik işte lan ne var?  dedi Sarp.
sorun çıkarmasın da, dedi Kerem.
- Çıkarmaz merak etme sen, dedi sinirli bir şekilde. 
- Saat kaç?  dedim konuyu değiştirmek için. 
- 12.00. dedi Ada saatine bakarak.
- Hadi kalkalim o zaman, dedi Gökhan ve gösteri odasına doğru yol aldık. Kiyafetlerimizi giymek için soyunma odasına gittik.
- Ayy, kızlar ben çok heyecanlıyım,  dedi Nil tatlı bir sesle. Benim aksime duygularını çok iyi belli eden bir kızdı.
- Aynen, dekan bu gosteriyi çok önemsiyor. İyi bir iş cikarmamiz lazım, dedi Defne. Gruptaki herkes siyah gitmişti. Tsirht tayt kombini yapmıştık  ve gayet rahattik. Sahneye doğru ilerledigimizde perde kapaliydi ve yavaş yavaş koltukların doldugunu görmüştüm. Ege Hoca yanımıza gelip bir şeyler söyledi. Dekanimiz mikrofonun başına geçti ve kısa bir konuşma yapıp sahneyi bize bıraktı. Herkes yerini aldığında perde yavaş yavaş açıldı ve müzik çalmaya başladı. İlk başta 4 erkek davullarla ritim tutmaya başladı. Performansimizi sergilemeye başladık. Gösteri bittiğinde herkes bizi ayakta alkisliyordu, dekanımizla birlikte. Bu iyi bir şeydi. Kredi imkanından yararlanabileceğimiz anlamına geliyordu. Gösteri bittiğinde gerçekten yorulmuştuk. Selam verip  sahneyi terk ettik ve  arka tarafa geçtik.
- Iyiydik değil mi ya? dedi Nil.
- Önemli olan dekanin begenmesi kızım, o da ağzı kulaklarında alkisliyordu. dedi Rüzgar.
- Aynen, krediyi kaptık sanırım, dedi Sarp.
- İlaç gibi gelicek abi valla, dedi Gökhan.
Sonra Ege Hoca'yla dekan yanımıza geldi.
- Tebrik ederim gençler, iyi iş basardiniz. Bu gösteri okulumuz adına çok önemliydi. Hepiniz 2 kredi imkanından yararlanacaksiniz. dedi dekan gülerek.
- Teşekkür ederiz hocam, dedik hepimiz aynı anda. Ege Hoca da tebriklerini iletip yanımızdan ayrıldı. Üzerimizi değiştirip okuldan çıktık.
- Bunu kutlar mıyız gençler?  dedi Nihat çapkın çapkın siritarak.
- Bize uyar, dedi Sarp bana sorarcasina bakarak. Gülümsememle olumlu cevap verdigimi anlamış oldu.
- Size uyarsa bize de uyar, dedi Kerem ve herkesten onay aldığımızda 08.00 de bizim mekanda buluşmaya karar verdik. Sarp' la arabaya doğru ilerlerken aklıma nedensizce Kuzey gelmişti. O kadar farklı bakışlara sahipti ki, o gözleri görenin bir daha unutması mümkün değildi. Daha önce hiç gormedigim bir tondaydi.
- Deniz? dedi Sarp arabayı calistirmadan önce.
- Efendim? dedim şaşkın şaşkın.
- Neyin var senin? Bi garipsin bugün.
- Yok bi şey ya, sadece bu gösteri beni çok yordu. 2 aydır aralıksız çalışıyoruz.
- Aynen,  neyse, en azından yaptigimiza değdi.
- Orası öyle,  dedim gülerek. Sarp her zamanki gibi  süratle ilerliyordu. Bana tam bir şey söyleyeceği sırada telefonun sesi araya girdi.
- Efendim? dedi rahatsız bir şekilde. Konuştuğu kişinin sesini duyamiyordum.
- Ne istiyorsun?
- ..........
- Olmaz müsait değilim. dedi ve telefonu her kimse yüzüne kapattı. Rahatsız olduğu her halinden belliydi ve biraz kızarmışti.
- Arayan kimdi?  dedim merakla.
- Önemli biri değil.
- Arayan kimse baya huzursuz etti seni. Telefonu yüzüne kapatmandan belli önemsiz olduğu. dedim.
- Boşver, önemli biri değil dediğim gibi, dedi ve yolun kalan kısmını sessiz geçirdik. Arada Sarp' a göz ucuyla bakıyordum. Farklı bir tedirginlik vardı üzerinde ve bir şey düşünüyor gibiydi. Eve geldiğimizde anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Apartmandakiler ve ev sahibi Sarp' i gördüklerine pek memnun olmuş gibi görünmüyorlardi. O yüzden Sarp beni bırakır gider, içeri girmezdi. Sarp televizyonun karşısındaki tekli koltuğa yayvan bir şekilde oturdu ve kafasını arkaya çevirip:
- Sen hazırlan istersen, ben bekliyorum,  dedi. Kafamı tamam anlamında sallayıp odama doğru ilerledim. Sıcak bir duş alıp dolabın karşısına gectim. Bara gidecegimiz için siyah giyinecektim. Havalar hala serin olduğu için uzun kollu elbiselerime yöneldim. Elime siyah uzun kollu dizimin 1 karış üstünde biten elbiseyi aldım. Bu elbiseyi ilk defa giyecektim. Altına siyah topuklu ayakkabılarimi giyerek zaten uzun olan boyum daha da uzamisti. Koyu bir göz makyaji yaptım ve bordo bir ruj sürdüm. Elime deri ceketimi ve cantami alıp odamdan çıktım. Sarp telefonuyla ilgileniyordu ve kaşlari catilmisti. Dağınık saçları, beyaz gömleği, siyah jeani ve tehlikeli imajıyla birçok kızın yüreğini hoplatacak bir görüntüye sahipti ama anlamadigim bir şekilde onu görünce ben bu duyguları hissetmiyordum. Ayakkabilarimin çıkardığı tok sesle başını kaldırıp bana baktı ve yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı.
- Sanırım bu gece seni kendime kelepçelemem gerekecek. dedi.
- Neden? dedim.
- Etraftaki çakallar  sevgilimi kapmasin diye. dedi.
- Cesaret edebilen olacağını pek sanmıyorum.
- Orası da doğru. Cesaret edenin ecdadını sikerim zaten, dedi sinirli bir şekilde ve yanıma geldi. Beklemediğim bir hareket yapıp kulağıma doğru egildi ve;
- Çok güzelsin,  dedi arzulu bir sesle. Beni büyülüyorsun. Sıcak nefesini boynumla kulağım arasındaki mesafede hissedine urpermistim. Kendini bana biraz daha yaklastirdi ve;
- Seni her gördüğümde neden sana aşık olduğumu bir kez daha anlıyorum, dedi. Ses tonu gittikçe kisiliyordu ve korkmaya başlıyordum. Beni duvarla arasına hapsetmisti. Kokusu burnumun en derinlikerine dolarken kalbimin ritmi hızla artıyordu.
- Gitmemiz lazım, dedim bogazimi temizleyerek.
Ellerimi kaslı göğsüne koyup onu ittirmeye çalıştım ama yerinden oynamamisti.
- Istersen gitmeyiz, burada daha eğlenceli şeyler yapabiliriz, dedi siritarak. O eğleniyor gibiiydi ama ben iliklerime kadar korkuyla dolmuştum.
- Sarp, dedim sesimin titremesine engel olmaya çalışarak. Yapma.
Beni böyle bir şeye zorlamayacagini bilecek kadar çok tanıyordum onu ama yine de bu endiselenmeme engel değildi.
Sinirlenip devam edeceğini düşünüyordum ama bir anda durdu. Bana saatler gibi gelen kısa bir zaman için  tek elini duvara koydu, yüzüme bakmiyordu. Sakinlesmeye çalışır gibi bir hali vardı. Sıcak nefesi hala boynumu yakarken ikimiz de tek kelime etmiyorduk. Birkaç dakika o pozisyonda kalıp sessizliği dinledik.
- Özür dilerim, dedim suçlu bir sesle. Hala kesik kesik nefesler alıyordu.
- Dileme, dedi sakince. Benim hatam.
- Sarp ben...
- Neden benimle birliktesin?  dedi sözümü yarıda keserek. Cevap veremedim. Sadece sustum. Seni sevdiğim için dememi bekler gibi uzun bir süre gözlerime baktı. O böyle bakınca kendimi dünyanın en aşağılık insanı gibi hissediyordum. Konusmayacagimi anlayınca benden 1 adım  uzaklaştı ve duvara sert bir yumruk geçirdi.
- Siktir, dedi tıslayarak. Son kez gözlerime baktı, bakislarinda hala bir umut gizliydi. Hiçbir şey söylemeden kapıyı çarpıp gitti. Duvara surtunerek yavaşça aşağı kaydim ve hickirarak ağlamaya başladım. Diyememistim. İçimden bir ses Onu daha fazla kandirma diye haykiriyordu. Onu sevmeyi çok denemistim. Ama olmamıştı. Belki de istediği cevabı versem kendimi çok daha aşağılık hissedecektim. Onu kandırmanin bir anlamı yoktu. Beni bu derece seven bir adamın sevgisine karşılık veremeyecek kadar beceriksizdim. Acizdim. Yalnızdım. Kendimce kurduğum aptal dünyama kimseyi sokmayacak kadar bencildim. Belki de insanlara olan güvenimi kaybetmiştim. Kendimden bile bu denli nefret ederken, başka birini nasıl  bu kadar sevebilirdim? Belki de bu, yıllardır arkasına saklandığım saçma sapan bir bahaneydi. Aptal dedi içimden bir ses. Seni gerçekten seven tek insanı da kaybettin. Aptal. İçimdeki sese sus dememiştim. Haklıydı. Belki de artık arkasına saklandığım duvarları yikmanin zamanı gelmişti.

Intikamla DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin