Sırlar

434 17 5
                                    

Multimedya: Kuzey Arazgil
Sabah gözlerimi güçlükle açtığımda etrafima bakindim. Bana çok yabancı gelen bu sıcak ve fazlasıyla rahat yatak benim değildi. Hafifçe doğrulup kalkmaya çalışmamla başıma müthiş bir ağrı saplanması bir olmuştu. Kafamı yastığa tekrar bıraktığımda odayı incelemeye başladım. Üzerinde yattığım yatakta incilerle süslenmiş bir başlık vardı. Yatağın üzerinde ince mor saten bir örtü vardı ve perdeler de aynı tondaydi. Yatağın tam karşısında büyük bir beyaz dolap vardı ve duvarlar bu kadar koyulugun aksine bembeyazdi ve çok fazla eşya yoktu. Kim dosediyse kesinlikle çok zevkli bir kişiliğe sahipti. Her şey güzeldi, ama ben neredeydim? Burası kimin eviydi?
Aklıma gelen lanet düşünceyi geri yollamaya çalışıyordumama inatla beynimin içinde dolaşıyordu. Hayır, bu olamazdı değil mi? Yani ne kadar icersem iceyim kimseyle birlikte olmazdım. Değil mi? Ya da belki de... Bu düşünce utançla kızarmama sebep olmuştu. Sarhoslugumdan faydalanıp beni yatağına alan şerefsizi kendi ellerimle öldürmek istiyordum. Her ne kadar kendini belli edecek şiddette olsa da başımdaki ağrıyı umursamadan ayağa kalktım. Gerçeklerle yüzleşmek zorundaydim. Yataktan kalktigimda bir anda başım döndü ve yatağa geri çöktüm. Başımı ellerimin arasına almış hafızami yokluyordum. Ama dün gece ile ilgili hiçbir şey hatırlamıyordum. İç dünyamda savaş verirken birisi kapıyı tıklatıp içeri girdi. Bana bunu yapan kişiyle karşılaşmaya henüz hazır olmadığım için kafamı kaldırıp bakma zahmetinde bile bulunmadım.
- Günaydın, iyi misin? dedi son derece erkeksi bir ses. Bir dakika, bu ses... O kadar tanıdık geliyordu ki. Duyduğum şaşkınlık üzerine başımı hızla kaldırdım ve bir çift mavi gözle karşılaştım. Bu Kuzey' di. Telaşlı gözlerle yüzüme bakıyordu.
- Siz.. dedim şaşkın bir halde. Benim burada ne işim var? Biraz düşündukten sonra çarpık bir gülümseme ile:
- Hadi ama. dedi gerçekten uzulmus gibi yaparak. Dün geceyi hatırlamıyorum deme bana. Siktir dedim içimden. Bu sözleri fesat düşüncelerimi kanıtlar nitelikteydi ve ben git gide tirsmaya başlıyordum.
- Neden? Hatırlamam mı gerekiyor?
- Bana harika bir gece yaşattın bebeğim. Normalde kızlar bana bir önceki geceyi hatirlatmak için yırtınirlar. Ilk kez bir kızı inandirmaya çalışıyorum.
- Saçmalama. Ben.. Ne kadar sarhoş olsam da böyle bir şey yapamayacak kadar iyi tanıyorum kendimi. dedim uzerimdeki ortuye biraz daha sarılarak.
- Demek ki tanimiyormussun. dedi daha çok korkmama sebep olarak. Hem utanmana gerek yok, dün gece bütün vücudunu tanıma fırsatı elde ettim. dedi uzerimdeki elbisenin açıkta bıraktığı yerleri kapatmaya çalıştığım ellerime bakarak.
- Pislik herif, dedim sonunda durumu kabullenerek. Beni nasıl kullanırsın? dedim bir anda ayağa kalkarak ve yanına gidip göğsünü yumruklamaya başladım. Ağzımdan sayısız hakaret çıkarken. o bir anda gülmeye başladı ve bir yandan bileklerimi tutup bana engel olmaya çalışıyordu. Gülüşü bir anda kahkahaya dönüştü ki bu daha çok sinirlenmeme sebep olmuştu. Daha sert yumruklar atarken gülmeyi kesti ve beni bileklerimden yakalayıp vücudumu kaslı gövdesine carptirdi. Sert bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu.
- Öyle bir şey olmadı. dedi sakin bir ses tonuyla.
- Ne? dedim tislayarak. Sen benimle dalga mı geçiyorsun?
- Sadece biraz eğlenmek istedim.
Son soyledigiyle gerçekten sinirlenmistim ve bir anda geri çekilip bileklerimi ondan kurtardım.
- Ben de çok eglendim ya, sagol, dedim ve gitmek için arkami döndüm.
- Nereye gidiyorsun? Sadece bir şakaydi. dedi arkamdan. Sinirle arkama döndüm.
- Şaka, öyle mi? Senin o şaka dediğin şey gerçek olsaydı benim hayatım yanardı, biliyor musun sen?
- Bak, birincisi, insanları ikna etmeye çalışmaktan nefret ederim. Ama iki saattir sana bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. dedi yavas bir sekilde. Ikincisi de, eğer isteseydim bu şaka değil acı bir gerçek olurdu. Dua et ki bana rastladın. Yerimde başka birisi olsaydı şu an temiz kalmazdın, emin ol. Yani dua et ki irademe sahip olup ileri gitmedim.
Tavrı sinirimi bozmuştu ve zaten yapması gereken şeyi marifetmis gibi anlatması patlamaya yer arayan öfkemi gün yüzüne çıkarmıştı.
- Öyle mi? Çok teşekkür ederim ya, gerçekten sana minnettarim. Irzima geçmediğin için. dedim ve son anda masanın üzerindeki çantamı görüp elime aldım. Hızla arkamı döndüm ve kapı kolunu tuttugumda aynı anda elimin üzerinde bir el hissettim. Kuzey gözlerini bile kırpmadan gözlerimin içine bakıyordu.
- Gidemezsin, dedi aniden.
- Niyeymis? dedim hesap sorar gibi.
- Bana bir borcun var. Seni bir sürü çakalin elinden kurtardım. Şimdi böyle hiçbir şey söylemeden gitmene izin vermem.
- Elimden teşekkür etmekten başka ne gelir? dedim kaşlarimi kaldırarak.
- Ihm, dedi önce boğazını temizleyerek. Mesela bana güzel bir akşam yemeğinde eşlik edebilirsin. Sevgilim rolüyle tabi.
- Sevgilin mi? Eminim bu rolü yapmak için dışarıda bin tane kız bulabilirsin. Onlar dururken neden ben?
- Canım öyle istiyor çünkü. Hem ödesmiş oluruz, fena mı? dedi siritarak.
- Sen gerçekten, kafayı yemissin. Kafamı iki yana salladım. Ben, sevgili konusunda yardım isteyebilecegin son insanım.
- Hayır, tam aksine ilk insansın. Sonuçta 5 yıl boyunca Sarp' a rol yapmadın mı?
- Sen, bunu nereden biliyorsun? dedim sasirarak. Sarhoşken ona dertlerimi anlatmış olamazdım değil mi?
- Şey, dün söylemiştin.
- Her neyse, bu işi unut. Ben rol mol yapamam. dedim ve kapıyı açıp odadan çıktım. Hızla merdivenlerden indim ve evden ayrıldım. Yağmur yağıyordu ve hava serinlemisti. Üzerimde incecik bir gece elbisesi ile donmamam işten bile değildi. Büyük bir villaya getirilmiştim ve bu ev bana eski günlerimi hatirlatmisti. Kafamı kaldirdigimda Kuzey' in sert bakışları ile karşılaştım. Uzun pencereye bir elini dayamis, sinirli bir halde yüzüme bakıyordu. Hadi ama, istediği şeyi kabul etmediğim için mi bu kadar sinirlenmisti? Sonuçta aptal basit bir roldü. Eminim bu işi benden daha iyi becerebilecek kızlar bulabilirdi. Gözlerimi ondan çekip yürümeye devam ettim ve taksiye atlayıp evi tarif ettim. Telefonumu çıkarıp saate baktım. 12' ye geliyordu. Tanımadığım bir adamın evinde ogleye kadar uyumuştum. Bu düşünce içimde kötü bir his uyandirmisti. Sanki kötü bir şey yapmışım gibi. Sanki Sarp'i aldatmışım gibi. Onun bana yaptığı gibi. Her ne kadar dün ne yaşadığımızi, ne konuştuğumuzu hatirlamasam da, ihanet kalbimin derinliklerine bir bıçak yarası gibi kazinmıştı. Zordu, sevmediğini bile bile aldatılmanin verdiği kalp acısıyla yaşamak. Zordu, her şeye rağmen yalnız kaldığını bilmek. Hayat benden daha nelerimi çalabilirdi? Ne kalmıştı elimde? 2 adım atsam biri mutlaka çamura batmiyor muydu? Neydi bu olanlar?

Intikamla DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin