Arzular

322 15 5
                                    


Ava giderken avlanmak deyimi şu an içinde bulunduğumuz durumu en güzel şekilde açıklıyordu. 5 dakikalık bir sürede avcı konumundan av konumuna terfi etmiştik. Emre ile seri adımlarla çıkışa doğru ilerliyorduk. Emre fazla telaşlıydi ve 2 adımda bir etrafı kontrol ediyordu. Merdivenlerden hızlıca çıkıp büyük kapıya geldiğimizde karşımızda 2 tane dev gibi adam görmek ikimizi de şaşkına uğratmıştı. Ikisi de siyah takim elbiselerin içinde çok korkunç görünüyordu. Koşmaya baslamadigimiz takdirde ellerinden kurtulmamuz imkansızdi. Onları görünce 2 adım geriledim ama Emre' nin kaçmaya niyeti yok gibiydi. Adamlardan biri üzerimize yürüyünce Emre sıkı bir yumruk geçirdi. Ondan böyle bir şey beklemiyordum. Genelde sempatik bir çocuktu ve rahat tavırları vardı. Dovüşmek pek ona göre değildi ama su an karşımda dövüşen adam bambaşka biriydi sanki. Gerci böyle olmasa Kuzey onu yanında taşımazdi. Emre cüsse olarak kendinden yaklaşık 2 kat büyük olan adamın yüzünü kanlar içinde bırakmıştı ki diğeri silahının arkasıni Emre' nin kafasına geçirdi. Emre bir anda yere yigilirlen korkuyla çığlık attım. Allahtan Emre bayılmamisti ama dengesini kaybetmişti. Eliyle ensesini tutuyordu. Diğeri bana doğru yaklasirken hızla geriye dönüp kosmaya başladım ki iri bir elin korumu kavramasiyla olduğum yerde durdum.

Elinden kaçmaya çalıştım ama çok güçlüydü. Beni zorla çıkış kapısına doğru süruklüyordu. Kapıyı açtığında beni dışarı doğru itti ve pahalı arabaların önünde durmuş birkaç koruma ve Tarık Bey' i gördüm. Onu görmek beni sasirtmisti. Zorla yanına doğru suruklenirken Kuzey' le göz göze geldik. Tarık' ın karşısında dikilmiş tek elini yumruk yapmış sinirle bakıyordu.

- Cık cık cık. dedi Tarık önünde durduğumda. Murat lütfen bayanlara karşı daha kibar ol. Ben böyle mi öğrettim size? Ses tonundan yapmacık ve sahte duygular akıyordu.

- Özür dilerim efendim, dedi beni yakalayan adam.

- Ee, kusura bakmayın, nişanlı çiftimizi ayırmak istemezdik ama, şartlar bunu gerektiriyor. dedi Tarık mahcup bir ifadeyle. Ama pardon, siz nişanlı değildiniz değil mi? Sesinden eğleniyor gibi bir hava vardı

- Deniz'i bırak gitsin. dedi Kuzey. Onun bir suçu yok. Zorla tutuyorum yanımda. Ne derdin varsa benimle hallet. Kuzey sinirle bakıyordu . Onun gibi zeki bir adamın böyle bir tuzağa düşeceğini kimse beklemiyordu. En başta da ben.

- Deniz' le bir derdim yok zaten. Onu babasına götüreceğim. Benim derdim senle. Beni esir almanın cezasını çekeceksin evlat.

-Benim kimsenin yanında zorla tutulduğum falan yok. Kuzey' e inandığım için onunla birlikteyim. Başta babam olmak üzere bütün pisliklerinizi ortaya çıkarmak için sonuna kadar da ona yardım edeceğim. dedim sonunda sohbete katılarak. Kuzey dediklerime şaşırmış bir halde yüzüme bakıyordu. Büyük ihtimalle bu fırsatı değerlendirip elinden kurtulacağimi sanıyordu ama her şey açığa kavuşmadan çekip gitmeyecektim.

- Nasıl? Bu adam seni kaçırmadı mi kızım? O burada diye korkmana gerek yok. Merak Etme güvendesin. Seni babana teslim edeceğim, dedi Tarık. Babamın yüzünü bile görmek istemiyordum. Bu olanlar aramızdaki duvarlara bir kat daha örmüştü sanki

- O adamın yanına gitmek isteyen kim? dedim tıslayarak. Eğer Kuzey haklıysa, ikinizi de polise teslim etmek için elimden geleni yapacağım. Ve o babam olacak adama söyle, umarım bu kadar ileri gitmemiştir. Bu sefer beni tamamen kaybedecek çünkü.

Herkes susmuş beni dinliyordu. Bu dakikadan sonra ne olacaktı, olaylar nereye varacakti bilmiyordum. Kuzey hiçbir şey yapmıyordu.

- Peki o zaman, Kozlarımı paylaşalım. Siz ikiniz bizim ne kadar pis işimiz varsa, hepsini dokun ortaya. Sizce koskoca Tarık Sezgin'le Levent Ulusoy'a mı inanırlar, yoksa 2 tane serseriye mi?

Intikamla DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin