"Feveran"

211 13 2
                                    

Multimedya : Kuzey- Egemen

Şaşkınlıktan hâlâ hiçbir tepki veremiyordum, sadece yüzüne bakmakla meşguldüm.
- Neden yüzüme öyle garip garip bakıyorsun? dedi bozuk Türkçesiyle.
- Ben.. Tanıyamadım seni, çok değişmişsin.
- Sen hiç değişmemişsin ama, hala o eski güzel kızsın, dedi gülümseyerek. Gülümseyince gözlerinin kenarları kısıliyordu, ve bu onu dehşet derecede sempatik gösteriyordu. Böyle bir varlığın kuzenin olması sanırım bir kıza verilebilecek en büyük cezaydı.
- Gel, içeri geç. Kapıda kaldın, dedim gülümseyerek.
Teyzeminkinden daha büyük bir valizle gelmişti, burada uzun süre kalmaya niyetliydi sanırım ama Kuzey buna asla izin vermezdi. Valizini kenara bırakıp beni önce bir baştan aşağı süzdü, sonra kısa bir ıslık çaldı.
- Vay be, kuzen sen neymişsin de bizim haberimiz yokmuş, dedi ve beni kendine çekip sarıldı. Boyu çok uzundu, uzun süre spor salonlarında vakit harcadığı da şişen kaslarından belli oluyordu. Almanyada bile senin kadar güzel kızlar yok.
- Abartma Egemen, dedim kendimi ondan biraz uzaklaştırarak. Aslında benden 2 yaş büyüktü, ona abi demem gerekiyordu ama nedense içimden gelmiyordu.
- Ee, mutter nerede? dedi yarı Türkçe yarı Almanca bir cümle kurarak.
- Odasında, uyuyor. Rahatsız etme istersen, dedim. Salondaki tekli koltuklardan birine kurulurken hâlâ beni süzmekle meşguldü, açıkçası bakışlarından rahatsız olmuştum. Tehlikeli bir imajı vardı, sanki bana yaklaşma diyordu ama gülümsediği zaman buna inanmak gerçekten güçtü. Onu son hatırladığımda boylarımız aynıydı, çok zayıftı ve kara kuru diye tabir edilen bir çocuktu. Aradan geçen yıllar onun yararına olmuştu demek ki.
- Bu evde mi yaşıyorsun? dedi burnunu kıvırarak. Evimi beğenmediğini bu kadar belli etmesine gerek yoktu. Eminim onların Almanya'daki evleri benimkinden kat be kat güzeldi. Eniştemin de bir holdingi vardı, en az babam kadar para kazandığını tahmin edebiliyordum.
- Evet, bir öğrenci için gayet güzel bir ev bence, dedim soğuk bir sesle.
- Haklisin ama neden eski "köşk" ünüzde yaşamıyorsun ki? dedi köşke baskı yaparak.
- Babamla aramız iyi değil. Üniversiteyi kazandığımdan beri burada kalıyorum.
- A evet duymuştum, dedi dudaklarının kenarlarını kıvırarak. Hangi bölümdesin?
- Konservatuar, dedim gururla. Yine burun kiviracagini sandım ama beklediğimin aksine güzel bir tepki vermişti.
- Küçükken de dansçı olmak istiyordun zaten. İstediğini almışsın, tebrik ederim.
- Sen naptın? Okul bitti mi? dedim.
- Bu sene mezun olacağım, dedi biraz üzgün bir tavırla. Almanya'da 2 sene hazırlık okuyorsun ve üniversite 5 yıla çıkıyor. Sonra da holdingde CİO olarak çalışacağım.
Wow, dedim içimden. Çok havalı bir konumda çalışacaktı. Onu öyle hayal ettiğimde bu işe çok yakışacağını düşündüm.
Biraz daha sohbet edeceğimizi düşünüyordum, hatta ona açık açık annemin cenazesine neden gelmediğini bile sormak istiyordum. Konuşmamızı bölen kapı zili olmuştu. Yerimden kalkıp kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım. Kuzey karşımda sinirli bir şekilde duruyordu. Kaşlarını çatmıştı ve vu hiç iyi bir anlama gelmiyordu.
- Selam, dedi bir şey dememe izin vermeden ve içeri girdi. Egemen onu görünce şaşırmıştı, Kuzey'in kim olduğunu bildiğini sanmıyordum.
Kuzenin mi? dedi Egemen'i işaret ederek. Egemen Kuzey'in soğuk tavrı karşısında şaşkına uğramıştı. Bir anda ayağa kalkıp Kuzey' e elini uzattı.
- Egemen, Deniz'in kuzeniyim.
- Kuzey, memnun oldum. dedi Kuzey uzattığı elini sıkarken. Egemen'e dövecek gibi bakıyordu oysa çocuk hiçbir şey yapmamıştı.
Kuzey şaşılacak bir şekilde sakince Egemen'in karşısına oturdu ve erkekçe bir muhabbete daldılar. Mutfağa gidip ilaçlarımı atarken teyzem de uyanmıştı. Yanıma gelip günaydın dedi ve içeri geçti. Kuzey'lerin sohbetine o da katılmıştı. Ben de yanlarına gittiğimde Kuzey gözlerini bana dikerek konuşmaya başladı.
- Akşam 3'ümüz takılıyoruz Deniz. Kuzenine biraz İstanbul'u gezdirelim değil mi? dedi. Bu cümlenin altında yatan şeyi anlayamamıştım.
- Tamam, dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.
Akşama kadar herkes oyalanacak bir şeyler bulmuştu, Egemen biraz kestirmiş Kuzey de işlerini halletmek için dışarı çıkmıştı. Hava kararmaya başladığında üzerimi değiştirmek için odama girdim. Sıcak bir duş almalıydım, hastaneden geldiğimden beri buna pek fırsat bulamamıştım. Duşumu alırken sakat kolum bana biraz sıkıntı çıkarmıştı, ama sonunda bir yerimi daha kırmadan banyodan çıkabilmiştim. Dolabın karşısına geçip ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Kuzey büyük ihtimalle bizi bara götürecekti, zaten Egemen'in takılabileceği başka bir mekân olduğunu sanmıyordum. Uzun zamandır giymediğim bir elbiseyi askıdan çıkarıp yatağın üzerine koydum. Dekolteli ya da kadınsı olmamasına dikkat etmiştim, bu yüzden bir kavganın çıkmasını daha kaldıramazdım.
İşimi halledip odamdan çıktığımda Egemen'in çoktan hazırlanmış beni beklediğini gördüm. Üzerine sıradan beyaz bir t shirtle siyah bir jean giymişti, ama yine de baya dikkat çekiyordu. Beni görünce oturduğu yerden kalkıp gülümsedi.
- Allah'tan kuzenimsin, yoksa kendimi tutamazdım. dedi gülerek. Eyvah dedim içimden. Bu elbise de mi dikkat çekiyordu? Bu sefer Kuzey'in elinden kurtulamazdım ama zaten güçlükle giymiştim. Üzerimi değiştirmem çok uzun zaman alıyordu ve Kuzey çoktan gelmiş olmalıydı. Çaresizce kapıyı açıp dışarı çıktım. Tahmin ettiğim gibi Kuzey gelmişti, ama kapının önünde spor pahalı bir araba daha vardı. Egemen kilidi açıp arabasına binerken bana baktı.
- İstanbul'a gelip arabasız gezeceğimi düşünmedin herhalde değil mi?
- Öyle düşünmüştüm, dedim itiraf ederek.
- Neyse hadi atla. dedi göz kırparak.
- Ben Kuzey'le gelsem iyi olacak.
- Peki, sen bilirsin. dedi ve şoför koltuğuna kuruldu. Kuzey'in yanına ilerlerken sinirli bir şekilde bana baktığını gördüm. Şoför koltuğunun yanına kurulurken işiteceğim azarı beklemeye başladım. Kuzey de yerine geçtiğinde gazı kökledi. Egemen arkamızda bizi takip ediyordu. İkisi de çok hızlı gidiyordu, zaten altlarındaki arabalar hız için üretilmişti.
- Hiç akıllanmayacaksın değil mi? dedi sonunda sessizliği bölerek. Kuzenin bile sana yiyecek gibi bakıyor.
- Saçmalama Kuzey. Egemen öyle bir çocuk değil. dedim kızarak.
- Böyle şeyler giydiğin sürece kuzenin de olsa her erkek sana bakar. dedi aynı ses tonuyla. Ah, beni kıskanıyordu. Neden her seferinde onu kızdıracak bir şey giydiğimi ben de bilmiyordum. Belki de beni kıskanması hoşuma gidiyordu.
- Egemen'e kendini ne olarak tanıttın? dedim merakla.
- Gerçeği söyledim. Sonuçta ben söylemesem bile annesi kesin söylerdi, dedi. Haklıydı, teyzem ona bir şekilde Kuzey'in kim olduğunu söylerdi. Gerçeği söylemesi iyi olmuştu.
Biraz sonra büyük bir mekanın önünde durduğumuzda beraber arabadan indik. Çok büyük bir bardı, ve bu geceye özelmiş gibi çok kalabalıktı.
Girişteki korumalar Kuzey'i görünce başlarıyla selam verdiler ve bardan içeri girdik. Etraftaki kızlar Kuzey'le Egemen'e ağızlarının suyunu akıtarak bakıyorlardı, yanımda 2 tane çok yakışıklı adam varken eminim benim yerimde olmayı çok isterlerdi. Kuzey elini belime koyup beni yönlendirirken göz göze geldiğim birkaç adamın bana göz kırptığını görüp başımı önüme eğdim. Kuzey üst katta kenardan bir masaya oturunca Egemenle ben de yanina iliştik. Kuzey bu masayı önceden rezerve ettirmişti. İkisi de etraftaki kızlara göz gezdiriyordu, kızlar da bu durumdan hiç şikayetçi değildi.
- Nasıl buldun? dedi Kuzey Egemen'e dönerek.
- Güzel mekânmış, dedi Egemen başını tekrar kızlara doğru çevirip.
Kuzey'in ilk günden neden Egemen'i böyle bir mekâna getirdiğini anlamamıştım. Egemen'in keyfi yerindeydi, arada benle Kuzey'e de kaçamak bakışlar atıyordu. Siparişlerimizi almak için bir garson geldiğinde Egemen'le Kuzey ağır bir viski söylediler. Açıkçası canım alkol almak istemiyordu ama kafamı dağıtmak zorundaydım. Jack Daniel istediğimde Kuzey bana sinirli bir bakış attı. Başımı ona doğru çevirip ne var? der gibi baktım. Yine de bir şey söylememişti. Biraz sonra içkilerimiz geldi ve hepimiz yudumlamaya başladık. Uzun zamandır alkol almıyordum, biraz çarpmıştı.
Masamıza doğru sallana sallana gelen esmer bir kız izin istemeden Egemen'in neredeyse kucağına oturdu. Ne konuştukları gürültüden duyulmuyordu, ama 2 saattir birbirlerinin kulaklarına bağırarak bir şeyler söylüyorlardı. İşte şimdi Egemen'in keyfi yerine gelmişti.
Onu pek fazla tanımıyordum, ama böyle bir tipi varken çapkın olmadığını düşünmek saçma olurdu. Kuzey beni şaşırtacak bir şekilde aşağı kata indi, ve büyük bir kız topluluğunun arasında dans etmeye başladı. Bunu bir anda yapmıştı ve ben sadece arkasından bakmakla yetinmiştim. Biraz sonra Egemen de kızla birlikte dans pistine doğru yol alırken masada tek başıma kalmıştım. İkisi de harika dans ediyordu, bardan çıkmayan adamlar olarak bu gayet normaldi, ama onlarda bir fark vardı: Bu adamların ikisi de kusursuzdu.

Intikamla DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin