Kusursuz Nefret

229 15 7
                                    

Arkadaşlar bir değişiklik yaparak kitabın ismini değiştirdim. Böyle daha ilgi cekici olacağını dusundum. Umarım kesfedilmesi daha kolay olur.

Multimedya: Kuzey Arazgil - Kaan Haznedar

- O eve gitmeyeceğim Kuzey. Bunu aklından çıkar.

- Gideceksin, dedi her zamanki gibi keskin ve net bir tavırla.

- Bak , yıllar önce bir daha geri dönmemek üzere kapıyı çarpıp çıktım ben o evden. Şimdi ne deyip de gitmemi bekliyorsun?

Gitmek istemiyordum. Bunu yaparsam , artık içimde bir nebze kalan gururumu da ayaklar altına almış olurdum. Kuzey benden babamın evine gitmemi, ve geçmişte yaşananlar için ondan özür dilememi istiyordu. Düşüncesi bile kendimden nefret etmeme sebep olurken benden nasıl böyle bir şey istediğini anlamış değildim. Babam bana göre geri dönüşü olmayan bir hata yapmıştı. Onun yüzünden hayatta en çok değer verdiğim insanı, sığındığım tek limanı kaybetmiştim. Bunları hak edecek bir şeyi ne annem yapmıştı, ne de ben.

Eğer annemin ölümüne sebep olan kendi kanımdan biri olmasaydı, ne pahasına olursa olsun onu ellerimle gebertirdim. Daha önce Gamze'yi de öldürmeye kalkmıştım ama hep bir şeyler engel olmuştu. Beceremeyeceğimi anlayınca da onları kendi hallerine bırakmış, ve hayatlarından defolup gitmiştim.

Şimdi eğer bana cehennemi yaşatan o eve geri dönersem, muhtemelen artık yaşayamazdım.

- Sana düşünceni soran olmadı, dedi Kuzey buzdan dağları andıran gözlerini gözlerime dikerek. Sana git dediysem, gideceksin. Seçim hakkın yok.

- Peki ya gururum ne olacak? Beni paramparça eden bir adamdan yok yere özür dilememi nasıl beklersin?

- Yemişim gururunu, dedi tıslayarak. Gurur falan umrumda mı sanıyorsun kızım? Benim içimde öyle bir volkan var ki, patlayıp etrafındaki her şeyi kül etmek istiyor. Her gece, istisnasız her gece, intikamımı alacağım günü düşünerek uyuyorum. Ve içim soğuyana kadar ne gerekiyorsa yaparım. Şimdi bana saçma sapan şeylerden bahsetmeyi kes!

- Saçma sapan öyle mi? Bu kadar bencil olmasaydın, senin söylediğinin ne kadar saçma olduğunu görürdün.

Başımı iki yana sallayıp önüme döndüm. Kuzey karşımdaki koltukta oturmuş öfkeyle bana bakıyordu. Hala babam için bir şeyler yapıyor olmam inanılacak bir şey değildi.

Ne yaşadığımı, neler hissettiğimi bir tek ben biliyordum. Ondan beni anlamasını falan beklemiyordum. Tek istediğim birazcık saygıydı.

- Her şey senin için var değil mi? dedim gözlerimi yerden çekmeyerek. Onun bana baktığını üzerimdeki baskıdan hissedebiliyordum.

Senin hayatın, senin kuralların, senin intikamın.. Başkalarının hisleri umrunda bile değil.

- Duygularımla hareket etmeyi bırakalı çok oldu, dedi düz bir sesle. Karşında hiçbir şey hissedemeyen ruhsuz bir adam oturuyor.

- Gerçekten şu anda tek odaklandığın şey bu intikam mı? dedim cevabını gerçekten merak ettiğim bir soru yönelterek.

- Ne gibi? dedi tek kaşını kaldırarak.

- Bilmem.. Bütün sosyal yaşantını kaldırıp attın mı bir köşeye? Eğlenmek veya kafa dağıtma adına bir mekana girmeyeli ne kadar oldu mesela?

Önce kafasını geriye yatırıp küçük çaplı bir kahkaha attı, sonra ciddi bir şekilde yüzüme baktı.

- İlk başlarda bu durumu atlatmak için barlarda sabahlıyordum. Her sabah yatağımda adını bile bilmediğim bir kızla uyanıyordum. Bana geçmişinden ilk kez bahsediyordu.

Intikamla DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin