"Haz"

168 10 10
                                    

Multimedya: Kuzey Arazgil

Iyi okumalar.

İstanbul ' un gürültüsünün içinde hissettiğimiz bu huzur ve sessizlik ikimize de iyi gelmişti. Sürekli bahsettiği " yanmak " kelimesini tekrar kullanıp susmuştu, gözleri derin suların maviliğinde kaybolmuştu sanki. Yanımda olduğu için huzurluydu, bir yandan bana çektirdiği işkenceler yüzünden kendini öldürmek istiyordu. Bu oyunun en masum kahramanı bendim çünkü. Bu yola beni sürükleyen de, uçurumun kenarından beni ittiren de oydu. Bu vebalin ömrü boyunca peşini bırakmayacağının da farkındaydı üstelik.

Damarlarında kan yerine kızgın lavlar akıyordu, bu sıcaklık içini çoktan yakıp kavurmuştu bile, ama ona yetmiyordu. Bu ruhsuz adam, daha fazla yanmak, hatta yakmak istiyordu.

- Özür dilerim, dedi sigarasının izmaritini demire bastırarak ateşi söndürürken .
- Ne için? dedim hızla ona doğru dönerken.
- Sana yaşattıklarım için, canını yaktığım için, katlanmak zorunda kaldıkların için. Kısacası, her şey için.
Sesinde pişmanlık vardı, yüzüme bakmaya utanıyordu. En azından bunların farkında olması güzeldi, bir katil kurbanının canını ne kadar yaktığını bilmeliydi. Bu ya ona daha büyük bir haz verirdi, ya da vicdanının biraz daha körelmesine, duyduğu pişmanlığın biraz daha artmasına sebep olurdu.
- Ne demeliyim sence? dedim hafiften alaylı bir ses tonuyla. Önemli değil mi?
Bu kadar basit miydi yani? Beni bu kadar parçaladıktan sonra elinden gelen sadece aptal bir özür müydü?
Önemli Kuzey. Kusura bakma ama, önemli.

- Bazı şeyler unutulmaz , farkındayım. Senden beni affetmeni ya da yaşattıklarımı unutmanı beklemiyorum. Sadece.... dedi ve cümlesini yarıda kesip sustu.

- Bekleyemezsin zaten, dedim kesin bir tavırla. Hayallerimi çaldın, geleceğimi çaldın. Umutlarımı çaldın sen. Bunları nasıl unutayım? Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ses tellerim titriyordu, boğazım düğüm düğümdü, heceler düğüm düğüm olmuştu sanki.
Hayatımdaki herkesi tek tek kaybettim. Senin yüzünden. Yanımda bir tek kim var dersin? dedim gözyaşının ilk kez akmasına izin veriyordum. Hayatım boyunca beni ağlarken görebilen tek kişiydi o. Ben tek başıma bile ağlayamazken neydi bu aptal duygusallığın nedeni?
Sen. Annemin katili. Benim katilim.
Kuzey başını hızla bana doğru çevirip gözlerime bakmıştı. Bakışlarında pişmanlık vardı, acıma vardı. Onu ilk kez böyle görüyordum. O kadar üzgündü ki. Kurduğum her cümle kalbine bir hançer gibi saplanıyordu sanki. Ben aglayabilirken o zehrini içine akıtıyordu, gözleri dolmamıştı belki ama yüreği taşmak için yırtınıyordu.

Biz bunları konuşurken arkadan Pera- Unut şarkısı çalıyordu. Ortamın duygusallığını biraz daha artırıyordu sanki bu şarkı.
Tutuşur da kalbin, uçuşur ya kuşlar gibi.
Sevdiği kadar sevilmez insan ağlama, Unut dibine kadar.
Ben gözyaşlarımi teker teker akıtırken bu dizeler etrafta yankılanıyordu. Kalbim biraz daha parçalanırken anlamsızca gözlerine bakıyordum. Onun buz mavisi gözleriyse tüm gerçekleri gün yüzüne serer gibi mantıklı bakıyordu. O bakışlar benden binlerce kez özür dilemişti, dilinin yapamadığını gözleri yapmıştı yine.

Ellerini sırtıma dolayıp bana sımsıkı sarılmıştı. Ben ne olduğunu kavrayamazken o bir daha asla bırakmayacakmış gibi tutunuyordu bana. Başını geriye atıp derin bir nefes aldığını fark etmiştim. Etraftaki birkaç şaşkın göz bize çevrilmişti. Ben hiçbir şey yapmıyordum, bir yanım ayrıl ondan diye haykırırken diğer yanım teslim ol artık diyordu. O kadar iyi hissettiriyordu ki bana sarılması. Bütün dertlerim, bütün nefretim ruhumdan akıp gidiyordu sanki.

Intikamla DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin