Sıfır( 0 ) Sıkıntı

193 9 4
                                    

- Deniz, uyan teyzecim hadi öğlen oldu, dedi başımdaki annemin pürüzsüz sesini andıran kadifemsi ses. Bu teyzemdi ve sanırım yatağımda uyuyordum. Günler sonra ilk kez tedirginlik yaşamadan uykuya dalabilmiştim, sanırım bu uyku da biraz tatlı gelmişti. Aslında akşama kadar uyuyabilirdim, ama 14.00 'da dersim vardı.
- Tamam teyze kalkıyorum, dedim uykulu ve baygın bir sesle.
- Hadi kahvaltı hazır çabuk hazırlan. Sonra da konuşacağız.
dedi sinirli bir sesle.
- Ne konuşacağız? dedim gözlerimi açarak.
- Sen çok iyi biliyosun ne konuşacağımızi, dedi imalı bir tavırla ve topuklu ayakkabısının tok sesini bırakarak odamdan ayrıldı.
Gözlerimi ovusturarak yatakta doğruldum ve gerindim. Uyuz hareketlerle yataktan kalkıp banyoya doğru ilerlerken birkaç kez düşme tehlikesi geçirmiştim. Sağ salim banyoya ulaşabildiğimde lavobonun içine eğilip soğuk suyu sıcak tenimle buluşturdum. Uykum bir anda bedenimden uzaklaşırken başımı kaldırıp aynadaki yansımama baktım. Kendimi nasıl hissettiğimi bilmiyordum. Bir yandan omuzlarım istemedikleri kadar yük taşımak zorunda kalmıştı, bir yandan da rahatlamış hissediyordum. Kuzey'le dün uzun uzun dertleşmiştik. Birbirimizi bu kadar iyi anlamamızın medeni aynı kaderi paylaşıyor olmamızdan kaynaklanıyordu. Yaşadıklarımız birbirine çok benziyordu, sadece karakterler ve zaman farklıydı. O anne hasretiyle büyümüş koca bir bebekti, bense babanın ne demek olduğunu hiç bilmeyen şımarık bir prenses.
Tabi bu Kuzey'in tanımıyla böyleydi, hiçbir zaman şımarık bir kız olmamıştım.
Aynaya bakmayı kesip odama doğru ilerledim. Dersin başlamasına 2 saate yakın bir süre vardı, yani teyzemin gazabından kurtulmam imkansızdı.
Sıradan bir t shirt ve açık renk bir jean giyip saçlarımı topladım ve odadan çıktım. Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu, teyzem uzun bir aradan sonra bana elleriyle lezzetli yemeklerinden yapmıştı. Ama o masadan doymadan kalkacağımı biliyordum. Teyzem çok sinirliydi, bunu yakınına gelmeden bile hissedebiliyordum.
Yavaş hareketlerle mutfak masasına geçip yerimi aldım. Sofrada telefonumu koyacak kadar bile bir boşluk yoktu, mutfak masası bugün neredeyse bayram ediyordu. Onu aldığımdan beri bu masanın çeyreği kadar bile donatmamıştım onu çünkü.
Teyzem son olarak yaptığı krepler için sofrada yer açtı ve karşıma geçip oturdu. Çatalı elime alıp tabağıma bir şeyler doldururken göz ucuyla beni seyrediyordu. Diken üstünde konuşmayı başlatmasını bekliyordum, ama bana işkence çektirmek ister gibi hala tek kelime etmemişti. Kestiğim domatesin bir kısmını ağzıma atıp yavaş yavaş çiğnemeye başladım.
- Evet Deniz, seni dinliyorum. dedi teyzem sakinliğini korumaya çalıştığı sesiyle.
- Ne konuşacağız teyze? dedim bıkkın çıkan sesimle. Bütün yaşananlardan sonra birilerine hesap vermek istemiyordum. Ayrıca yaşadıklarım hafızamı tekrar yokladığı zaman sinirlenmeye başlıyordum.
- O gece neden kaçtığını anlatmakla başlayabilirsin meselâ.
- Öyle olması gerekiyordu çünkü, dedim defalarca kez bu konudan konuşmuş olmanın verdiği sıkılmışlikla.
- Öyle olması falan gerekmiyordu küçük hanım, dedi teyzem de sesini yükselterek. Bir anda Kuzey'in arabasına atlayıp hiç kimseye hiçbir şey demeden ortalardan kayboluyorsun ve öyle olması gerektiğini söylüyorsun. Beni çıldırtmak mı istiyorsun sen Deniz? - Bu konuyu Kuzey'le defalarca tartıştık ve tekrar aynı şeyleri söylemekten yoruldum teyze. Anlıyor musun? Yoruldum. dedim net bir tavırla. Kuzey zaten canımı çok yakmıştı bu yüzden, bana çok ağır şeyler yaşatmıştı. Bir de başkalarına hesap vererek daha fazla üzülmek istemiyordum.
- Bak bitanem, dedi teyzem sonunda sakin bir edayla. Sen bana annenden kalan tek hatırasın, başına bir şey gelse herkesten önce benim canım yanar. O gün hep beraber eğlenmeye gideceğinizi söylediniz, ama Egemen bana her şeyi anlattı. Kötü bir gün geçirmişsin, hayatın zorlu mücadelelerle sınanıyor. Ama kendi yaşadığın acıyı başkalarına da tattırma Deniz. Lütfen. Teyzemin sesi yalvarır gibi çıkıyordu, o böyle konuştukça bütün yaptıklarım için utanmaya başlamıştım. Aslında tek yaptığım uzaklaşmak, rahat bir nefes almaktı. Onu bile elime yüzüme bulaştırmıştım. Kaçtığım için çoktan pişman olmuştum bile.
- Böyle konuşma teyze, dedim ben de sakin bir ses tonuyla. Kendini benim yerime koy biraz. İnan bana boğuluyorum, nefes alamıyorum. Yaptığım hiçbir şeyden gram zevk alamıyorum artık.
Aynı cümleleri belki de 100'üncü kuruşumdu.
- O adam, dedi teyzem. Kuzey'i kastettiğini anlamıştım. Kuzey Arazgil. Sen gidince o kadar delirmiş ki. Bütün polis teşkilatını ayağa kaldırdı, kendi tanidiklarindan da yardım almış. Arabanın navigasyonu ve telefon sinyalin sayesinde güç bela yerini tespit edebildi. Bunlar yaşanırken ben yanındaydım Deniz. O adam seni fazla önemsiyor. Kuzey beni önemsemezdi. Başıma bir şey gelir mi diye değil, herhangi bir erkek bana dokundu mu diye telaşlanırdı ancak.
Aranızda ne var sizin? Babanın düşmanı olarak bu kadar üzerine titremesi normal değil.
- Aramızda çıkar ilişkisinden başka bir şey yok teyze. Sadece aynı hedef için birbirimize yardım ediyoruz. Düşündüğün gibi bir şey yok aramızda.
- Emin misin? dedi teyzem tek kaşını kaldırarak. İkna olmamıştı, ama doğruyu söyliyordum. Ya da ben doğruyu söylediğimi sanıyordum.
Dışarıdan bakan biri için gerçekten garipti, belki de teyzem ikimizden birinin diğerine aşık olduğunu düşünüyordu. O bana aşık falan değildi, bana acı çektirmek istemesinden belliydi. O gece bana yaşattıklarını hiçbir erkek aşık olduğu kadına yaşatmazdı. Benim ona aşık olmam daha imkansızdı, o benim annemin katiliydi. Annemin katiline aşık olacak kadar psikopat değildim elbette. Ya da bu sadece kendimi kandırma yöntemlerimden biriydi. Kabul, fazla güzeldi. Buz mavisi gözleriyle attığı tek bir bakış bile binlerce kızın kalbini çalmasına yardım edebilirdi. Ayrıca çok güçlüydü, kolları altına sığınan her kadın kendini dünyanın en güvenli yerinde gibi hissedebilirdi. Kokusu... İşte o huzurun tek temsilcisiydi.

Intikamla DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin