Yusuf Ali bu soruyla ve akabinde gerçekleşen görüntü karşısında çatılan kaşlarını iyice çattı. Bu adam kim oluyordu da ondan izin alacaktı?! Üstelik evleneceği kıza sevgiyle bakıp, sarılacak, karşısına geçipte izin almaaı gerektiğini söyleyecek! Kimsin ki sen? Yusuf Ali o kadar sinirliydi hiçbir gerçeği göremiyordu. Düşüncelerini ele geçiren sorularla beraber siniri daha da kamçılanıyordu ve bu siniri yadsıyamadan konuşmaya başladı.
" Evet bir ay sonra evleneceğiz ama sizden neden izin alacakmışım anlayamadım. Hem eşim olacak kıza sevgiyle bakıp, hemde ben daha ona öyle sarılamamışken sen sarılıyorken neyin izni bu? " dedikten sonra siniri geçmeden bakışlarının yönünü evleneceği kıza çevirerek ona karşı konuşmaya devam etti. " Ya sana ne demeli Yaprak? Sen daha bana öyle sıkıca sarılmayı bırak düzgün bile sarılmamışken, nasıl bu adama sarılırsın? " diye küçük bir çocuğu paylar bir şekilde hesap sordu.
Yusuf Ali söylediklerinden sonra sinirinin biraz da olsa geçtiğini hissetti. Sonunda içindekileri dışa vurmuştu ve sorduğu sorularının cevabını bekliyordu. Yaprak' a bakınca hem utanç hem de şaşkınlıkla kendisine baktığını, üstelik kendisinden hızla bakışlarını kaçırıp başını eğişini gördü. Bakışlarını Yaprak' tan çekip yanında oturduğu adama çevirince sanki çok komik bir şey söylenmiş gibi alayla gülümsediğini gördü. Bakışlarını bu sefer yerine oturduğundan beri hiç bakmadığı yanındaki kadına çevirdi ve onun kendilerine endişeyle baktığını gördü.
Neler oluyordu böyle?
Ayşe Hanım, bu gergin ortamı biraz dağıtmak için, " Ben çay getireyim en iyisi, " diyerek ellerini masanın üzerine koyup ayaklanacağı sırada iki adamdan da aynı anda, " Gerek yok, " demelerini duyunca, gerisin geri yerine oturdu. Bakışlarını sevdiği adama yöneltti. Hafif çatıktı kaşları.
" Şimdi delikanlı, " diyerek duruşunu dikleştirip, karşısındaki genç adama baktı. Dudakları hafif alayla yana doğru kıvrılırken, " sorunun cevabına gelecek olursak. Yaprak' ı seviyorum ve o benim küçüğüm. Aynı-... " diyerek sözlerine devam edecekti ki masaya inen sert bir yumrukla konuşması yarım kaldı. Bakışlarını alayla karşısındaki adamdan çekmiyordu.
Ayşe Hanım ve Yaprak masaya inen sert yumrukla beraber korkuyla bakışlarını Yusuf Ali' ye çevirdiler. Yaprak endişeli gözlerle Yusuf Ali' ye bakarken, bakışlarıyla sakin olmasını yalvarıyordu ama genç adamın sakin olmak gibi bir amacı yoktu.
Yusuf Ali sinirliydi ve elleri masanın üzerinde yumruk olmuş bir halde,
" Ne demek lan seviyorum, küçüğüm falan? Yaşı kaç ki senin eşin olacak? Kıza seviyorum diyebiliyorsun, küçüğüm diyebiliyorsun! Onu bir tek ben severim başkası değil. Ona bir tek ben sarılabilir, ben öpebilirim başkası değil. Sende dahil, " dedikten sonra sinirle ayağa kalktı. Gözü hiçbir şeyi görmezken, evleneceği kızın mırıltı şeklinde söylediği kulağına çalındı." O benim babam. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABULLENİŞ
General Fiction💟 Yusuf Ali HANZADE - Yaprak HANZADE 💟 Güven.... Güvenmek.... Bir insanın güvenini yıkması.... Diğerinin güvensizliğinle baş etmesi... Hangisi daha acı... Güvensizlik mi yoksa Güvensizliğinle baş eden bir kalp mi? Biri Yusuf... ...