🍁
"Günlerden ölüm bugün~
Beğen ölümünü~"
Kendi kendime mırıldanıp Alkın'ın evinde kendime kahvaltı hazırlıyordum. Ortama çabuk adapte olmak gibi bir huyum vardı."Bende diyorum bu mis gibi kokular nereden geliyor, çokta uzağa gitmemek gerekmiş." Bilmişçe güldüm. "Sen kahvaltı yapmadın mı?" Başını iki yana salladı. "Yapmadım."
Tabakları masaya yerleştirirken hâlâ başımda dikilen Alkın'a baktım. "Boş durana yemek vermezler." Elimdeki tabakları onun eline tutuşturdum ve ocaktaki menemeni karıştırıp aldım.
Ben bunu yaparken arkamdan güldüğünü duydum. Üç günlük tanışıklık için fazla samimi değil miyiz? Adam mafya, ben katilim. Beni tehdit ederek yanına çağırıyor, şimdi de aynı masada kahvaltı yapacağız. Gerçi çok tuhaf bir şekilde daha önce tanışıyormuşuz gibi bir his vardı içimde, siması çok aşinaydı. Hayat cidden çok garip.
Parmağını yüzümün önünde şıklattı. "Ne daldın gittin?" Araya biraz mesafe koymalıyım. "Hiç." Yüz ifadem bir anda ciddileşince araya mesafe koyacağımı anlayan Alkın'ın morali biraz bozulmuş gibiydi.
"Soğuk mu yapacaksın? Arkadaş oluruz sanmıştım." Boş gözlerle ona baktım. "Beni tehdit ederek yanında tutan kişiyle arkadaş olabileceğimi sanmıyorum."
"Seni tehdit ederek yanıma çağırdım, doğru. Sonrasında istiyorsan git demedim mi?" Benimle dalga geçiyormuş gibi ona baktım. "Ablana ne olduğunu öğrenmek istemez misin?" Dedim onu taklit ederek. "Ki bence bu gayet yeterli." Sıkıntıyla nefes verdi.
"Peki, nasıl istersen." Masadan kalktı. "Afiyet olsun." O mutfaktan çıkarken arkasından baktım.
Aradan 2 saat geçmişti, böyle kalabalık bir yerde boş oturmak canımı sıkmıştı. Tam kalkıp gittiğimi söyleyecektim ki Alkın yanına çağırdı.
"Kalkmamı bekliyormuş herif." Kimsenin beni duymadığından emin olup arkasından odasına ilerledim. Bu sefer söylemesini beklemeden karşısındaki koltuğa oturdum.
"Büyükbaba'yı biliyorsun değil mi?" Birçok ölen kişi gibi ölüm listemde olan biri. "Evet." Başını salladı. "Bugün onun işini bitireceksin." Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. "Bak..." Sözünü kestim.
"Kaşıkçı elmasını korurmuş gibi adamın evinde bir sürü alarm ve güvenlik vardı. Ayrıca oradaki evinde mi bilmiyorum, yeğeni Ejder'in evinde de kalıyor olabilir. Biliyorsun, yeğeni öldü."
"Öldürdün." Diye düzeltti beni. "Fark etmez, sonuç aynı. Öldü." Derin bir nefes aldı. "Adamlarım 7/24 onu izledi fakat bir saniye bile ortalıkta gözükmemiş." Onayladım. "Ben de onu diyorum. Yoksa çok önceden ölmüş olurdu, gerçi fırsat da bulamadım ya orası ayrı."
Kaşlarını kaldıran taraf o oldu. "Listede o da mı vardı?" Anlamaya çalışarak kaşlarımı çattım. "Sen listeyi nereden biliyorsun?" Elini önemsiz bir şeymiş gibi havada salladı. "Birçok şey biliyorum fakat bildiğim kadar hiçbir şey bilmiyorum."
İyice sinirimi bozarken elimi kaldırdım havaya. "Tamam, her neyse. Hallederim bugün. Ne zamandır elim kaşınıyordu zaten." Memnun bir gülüş sergiledi. "Ne zaman gidersin?"
"Keyfimin kahyası ne zaman isterse. Nasıl olsa birine bağımlı değilim, tek gideceğim." İtiraz edecek gibi oldu fakat bunun onun zararına olacağını bildiği için sessiz kalmayı tercih etti.
Akşam olmuştu, üzerimi değiştirip maskemi taktım. Arka taraftan motorumu alıp yola çıktım. Plakasını çıkartmıştım, istediğim hızla yolda giderken ellerimi iki yana açıp içimden geldiğince bağırdım. Tabii ellerimi bırakma sürem uzun değildi, mazallah motor yoldan çıkar falan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denek-15 {TAMAMLANDI}
ActionHer şey güzel geliyordu hiçbir şey bilmeyenlere, öğrenmeye başlarsan ağır geliyordu aklına. Sizce de öyle değil mi? Aklı ağrımaz mı bir insanın? Benim aklım ağrıyordu, benim aklım çok ağrıyordu. Kurtulması ve ölmesi gereken insanlar varmış, siz de o...