6

607 45 0
                                    

🍁

Bu... Bu ailemin katilini ararken bana gelen mektupta yazıyordu. "Bir sırrın varsa dökersin karanlığa, karanlığın içine mahkum edilen aydınlığı unutarak. Parlarsa o ışık, tüm sırlar dökülür ortalığa. Bir büyük ışık, bir küçük ışık. Söndürdüler büyüğünü, küçük ışığın parlayacağını unutarak..."

Ne anlama geldiğini anlamaya çalışmıştım fakat işin içinden çıkamayınca vazgeçmiştim. Bunu bana söyleyen Alkın'sa mektubu gönderen de oydu. Öyleyse gerçekten ablamla ilgili bir şeyler biliyor olmalı. Hayalet, Alkın'ın yakasına yapışıp ayağa kaldırdı.

"Yeter bu kadar saçmalık! Yürü git buradan. Gölge'de bundan sonra gelmeyecek yanına." Bu artık fazla uzadı. Birbirlerinin yakasına yapışmış dururlarken sinir kat sayım hızla arttı. Kapıya dönüp bir el hareketimle açtım, ikisinin de bakışları bana dönerken ben onlara bakıyordum. "Gidiyor musunuz, yardımcı olayım mı?" Yaralarım fazlasıyla ağrımaya başlamıştı, bir sır dönüyordu ortada ve ben hariç herkes biliyor gibiydi.

Kime güvenmem gerektiğini de şaşırmıştım. Alkın bir şeyler biliyordu fakat Hayalet sürekli onu kovmaya çalışıyordu. İkisi de tereddütte kalınca sinirle nefes verdim ve ilk konuşan Alkın oldu. "Öyleyse iyileşince görüşürüz Gölge." O odadan çıkıp giderken Hayalet bana döndü, tam bir şey diyecekken elimi kaldırıp onu susturdum.

"Lütfen. Yarın gelirsin olur mu? Hiç iyi hissetmiyorum kendimi." İtiraz etmenin faydası olmayacağını anlayınca başını sallayıp gitti. Sonunda kendimle baş başa kalınca sağlam olan elime yasladım alnımı. "Ne dönüyor burada..?" Havada dönüp duran sorum kaybolup gitti boş odada.

"Gerçekten benim yüzümden mi öldünüz? Sizi kim, neden öldürdü? Ben neden bu lanet özellikle doğdum? Beni nereden bulupta deney faresi olarak kullandılar? Abla... Neden biraz daha direnmedin? Kendimi kurtardığım gibi seni de kurtarabilirdim." İlaç almak için yerimden kalkıp mutfağa gittim, dolabı açıp işime yarayacak bir şey bulunca bardağa su doldurup sandalyeye oturdum.

Hapı atıp peşine suyu içince acı tat boğazımda dağılarak gitti. "Biraz uyumalıyım." Normalde de uykuyu seven bir insandım, her şeyin aklımda üst üste bindiği anlarda ise ekstra uykucu biri oluyordum.

Yatağa girip üstümü örttüm sıkıca, tüm şeylerden kurtulacakmışım gibi...

•_•

"Evet, evet biliyorum. - Babammış gibi davranma Alkın! - O kadar yaşlı mısın gerçekten? - Amcacığım! - Tamam yahu, gelirim bir saate kadar."

Telefonu kapatıp bana ters ters bakan Hayalet'e döndüm. "Hiç öyle bakma beyefendi, bundan her ne kadar memnun olmasam da idare etmeliyim. Hem o kadar da uyumsuz bir insan değilim, değil mi?" Göz devirip cevap vermeden yanımdan geçti. Arkasından hareketlerine anlam vermeye çalışarak bakıyordum. "Derdi ne bunun ya?"

Yaralanmamın ardından 2,5 hafta geçmişti, Alkın ile hâlâ anlaşmasak da mecburiyetten uyumlu biri olmaya karar vermiştim. Tabii bir iki kez gücümü minicik üzerinde kullanmış olabilirim fakat sonucunda ona bir şey olmadı.

Odama gidip üzerimi değiştirdim, bugün hava bayağı bir sıcak olduğu için yaralarımın gözükeceğini bile bile, siyah sıfır kollu giyip altına siyah eşofman giymiştim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı at kuyruğu topladım, son kez kendime baktığımda çok fazla yaralarımın gözükmediğini fark ettim. "Daha iyi."

Şifonyerin üstünden motorun ve evin anahtarını alıp dışarı çıktım. Hava o kadar güzel ki...

Temiz havayı içime çekerek gözlerimi kapattım, bela dolu hayatımın bir güzel aktivitesi. Yüzümde oluşan gülümsemeyle keyifle motora bindim.

Denek-15 {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin