🍁"Kızım, hadi yanıma gel." Beni çağıran Alin ablaya baktım. "Canımı çok yakıyor." Sahte şefkatle gülümsedi. "Ben senin yanındayım güzelim." Uzattığı elini tuttum tereddütle.
Beni yine o korkunç adamın yanına götürecekti, bana yaptığı o iğneler çok canımı yakıyordu.
Karanlık odamdan çıktığımda karşı odaya birini getirdiklerini gördüm, sanırım benden bir iki yaş büyüktü. Kucağında bir bebek vardı.
"Bırakın! Bırakın bizi! Bari kardeşimi bırakın o ne işinize yarayacak?" Ellerinden kurtulmak için çırpındıkça arkasındaki kişi mavi ışıklar çıkaran sopayı sırtına vuruyordu.
En sonunda pes etmiş gibi gözündeki yaşlarla etrafına bakındı, benden başka kimse yoktu. Gözleri bende takılı kaldığında aklıma ablamla buraya ilk geldiğimiz zaman geldi. Önce yüzüme, sonra üstümdeki kıyafete baktı.
"İlerle." Alin ablanın beni hafifçe ittirmesiyle bakışlarımı ondan çekip yola döndüm.
Ablamı kurtarmak için elimden gelen her şeyi yapacaktım, ne kadar acıya dayanmam gerekiyorsa dayanacaktım.
Deneylerin yapıldığı odanın kapısına gelince Alin abla birkaç kez kapıya tıklattı sonrasında içeri girdik. Bembeyaz odaya girdiğimde tüylerim diken diken olmuştu.
"Ah, en sevdiğim kızım!" Profesör korkunç bir sevimlilikle bana bakıyordu.
"Hadi, şimdi uslu bir kız ol ve buraya yat." Kanlı sedye yutkunmama sebep oldu. "O kanlar kurudu artık, merak etme üstün kirlenmez." Şeytani gülüşü bir adım geri gitmeme sebep olurken Alin abla beni kolumdan tutup sedyeye çıkardı.
"Kıpırdama... Hemen bitecek." Ellerimi ve ayaklarımı bağladılar yine, Profesör elinde şırıngayla üstüme gelirken ben bakışlarımı tavana çevirdim.
Kurtulamazdım elinden, yapacağı şeyi yapacaktı. "Aferin kızıma..."
İğneyi koluma batırdığında içindeki sıvı kanıma karışırken yanan canım yüzünden gözlerimden yaşlar firar ediyordu.
Dişlerimi sıkıp acıya katlanmaya çalıştım.
Abla... Bütün bunlara senin için dayanacağım. Lütfen iyi ol.
•-•
Alkın'ın gözleri dolu dolu olmuştu. "Tüm bunları... Yaşamak zorunda kaldığın için özür dilerim." Omuz silktim. "Sen neden özür diliyorsun ki?" Buruk bir şekilde gülümsedi.
"Anlatmaya devam etmek zorunda değilsin." Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Sende bana ablamı anlatacaksın, bunu nasıl bildiğini de. Anlatmasan da... Ben artık bu içimdekileri birine anlatmak istiyorum." Elini elimin üstüne koyup destek verircesine sıktı.
"Nasıl istersen."
•-•
Aradan birkaç gün geçmişti. Bebekle abisini fazla görmüyordum, zaten kıyafetim yüzünden de herkes benden kaçıyordu.
Bir gün bahçeye çıkıp oturabilecek çok yer varken taşa oturdum, dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına doladım, başımı dizime dayayıp yerdeki karıncaları izliyordum.
"Neden yere oturdun? Yer soğuk." Bir süre sesi algılayıp da başımı kaldıramadım.
"Kafan çok mu dolu? Ya da aklın mı ağrıyor?" Bu sefer kaşlarımı garip bir şekilde çatıp ona baktım. "Akıl ağrır mı yahu?" Gülüp yanıma oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denek-15 {TAMAMLANDI}
ActionHer şey güzel geliyordu hiçbir şey bilmeyenlere, öğrenmeye başlarsan ağır geliyordu aklına. Sizce de öyle değil mi? Aklı ağrımaz mı bir insanın? Benim aklım ağrıyordu, benim aklım çok ağrıyordu. Kurtulması ve ölmesi gereken insanlar varmış, siz de o...