🍁
Yüzüme çarpan güneşle gözlerimi açtım. "Sormaya korkuyorum fakat saat kaç?" Birinin cevap vermeyeceğini düşünerek havaya sormuştum soruyu. "Çok geç değil. 10:34." Kalın bir ses cevap verince yerimde hafif doğrulup sesin sahibine baktım.
"Akın? Ah gerçeksiniz!" Nil güldü. "Özür dileriz, ilk zaman olayın gerçekliğinden şüphe etmiş olmalısın. Yerimizi kimse bilmemeli, bu yüzden karşına çıkamadık."
Haklıydı, Hayalet'e bile güvenemezlerdi çünkü o kadar iyi tanımıyorlardı onu.
"Burası neresi peki?" Etrafıma bakındım, her yer eski püsküydü. "Geçici olarak sığındığımız bir yer." Tekrardan bi' etrafıma göz attım. "Geçici dedin?" Bardağa su doldurup yatağa oturdu.
"Yerimizi bulmamaları için sürekli yer değiştirmek zorundayız." O sırada aklıma benim yerimi bildikleri geldi.
"Ben... Benim yerimi de biliyorlar fakat neden hiçbir şey yapmadılar? Ayrıca siz de biliyordunuz nerede yaşadığımı, nasıl?" Birbirlerine baktılar.
"Neler döndüğünü sorabilir miyim? Siz bir şeyler biliyor gibisiniz." Akın başını iki yana salladı. "Bilmiyoruz." Bir süre sorgular gibi baktım. "Emin değilim bilmediğinizden. Beni eve götüren sizdiniz değil mi?" Tekrardan birbirlerine baktılar.
"Hayır..." Sinir bozukluğuyla başımı yana eğdim. "Peki siz değilseniz, beni orada da bıraktığınızı düşünmüyorum. Beni eve kim götürdü?" Nil elimi tuttu.
"Gölge, tam olarak iyi değilsin. Biraz daha dinlen."
Elimi hızla Nil'den çektim. "Ben bunları çok gördüm Nil. Bir şey yok, bir şey bilmiyoruz, sen iyi değilsin. Ben gayet iyiyim ve artık bir şeylerin benden saklanmasından çok sıkıldım! Anlatabiliyor muyum?"
Derin bir nefes aldı ikisi de. "Seni çok iyi anlıyorum Gölge, fakat bazı şeyler... Bazı şeylerin zamanı gelmedi. Sen de bizi anla lütfen."
Elimi alnıma yasladım. "Peki ne zaman gelecek zamanı? Ben kendimi öldürtünce mi?" Nil hızla ağzını açmıştı itiraz etmek için fakat Akın ondan önce davrandı.
"Saçmalama Gölge. Sen kendini öldürtmeyeceksin."
Söylediğinin komikliğiyle güldüm. Bir zehir yüzünden ölecek olmam, o zehirin panzehirini bulmak için o lanet yere geri dönmüş olmam, ablamın katilini bulmak için her seferinde kurtların inine giriyor olmam.
Evet ben kendimi öldürtmeyeceğim fakat artık birinden biri beni öldürecek, bunu biliyorum.
"Bak, biz her zaman yanındayız Gölge. Sana bir şey olmasına izin vermeyiz, ayrıca seni koruyan tek biz değilizdir ki." Dik dik Akın'a baktım.
"Birinin beni korumasına ihtiyacım yok Akın. Benim gerçeklere ihtiyacım var, bir insana değil." İkiside biraz sarsılmış gibiydi. "Bize ihtiyacın yok..." Nil daha çok kendine söylüyordu bunu.
"Evet, Nil. Benim sizin gerçeklerinize ihtiyacım var, size değil." Bu söylediğimle biraz ileri mi gitmiştim acaba? İki kez canlarını tehlikeye atmışlardı benim için.
Fakat yine de bunu yapmalarına gerek yoktu, sadece bildikleri her şeyi anlatıp hayatıma girmeden gidebilirlerdi. Bu benim suçum değil.
"Haklısın Gölge, haklısın." Haklıysam anlatın işte her şeyi Nil!
"Yine de zamanını beklemekten başka çaren yok. Üzgünüm." Dişlerimi gıcırdatacak kadar sıktım. Zaten kırık olan birkaç cam patlayınca ikisi birden geri çekildi.
Şöyle bir ayrıntı vardı ki, ikiside geri çekilirken beni yanına çekmişti.
Önüme siper olmuş iki kişiye bakarken tüm sinirim bir anda yok olmuştu. Onlar gerçekten beni korumak istiyorlar... Ama neden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denek-15 {TAMAMLANDI}
ActionHer şey güzel geliyordu hiçbir şey bilmeyenlere, öğrenmeye başlarsan ağır geliyordu aklına. Sizce de öyle değil mi? Aklı ağrımaz mı bir insanın? Benim aklım ağrıyordu, benim aklım çok ağrıyordu. Kurtulması ve ölmesi gereken insanlar varmış, siz de o...