21

30 2 0
                                    




🍁

____ X kişisinden ____

Birkaç gündür zaman durmuş gibiydi benim için. Yediğim yemekten tat alamıyordum, nefes alıyordum fakat boğuluyor gibiydim. Uykularım kabusla şekilleniyordu.

Uyan Gölge... Uyan.

____ Gölge'den____

Birçok insan gibi ben de acısız bir ölüm dilemiştim fakat o gün acı tüm bedenimi ele geçirmişti. Şimdi ise ölüp ölmediğimi, yaşayıp yaşamadığımı anlayamıyordum. Eğer yaşıyorsam neden nefes alamıyordum? Neden hiçbir şey duyamıyordum? Neden hiçbir şey göremiyordum?

Neredeyim? Saat kaç? Günlerden ne?

Bir anda nefes aldığımı hissetmiştim ve aynı anda keskin bir acı saplanmıştı karnıma. Gözlerim birden açılırken ilk gördüğüm şey tahtadan tavandı.

Etrafa bakındığımda kimseyi göremedim, bulmuşlar mıydı beni? Kim? Ben doğrulmaya çalışırken elinde odun dolu kovayla içeri 40ların sonunda duran bir abi girdi. "Uyanmışsın!" Aniden yüksek bir ses duymak garip gelmişti.

"Ah kusura bakmayın hanımefendi. Açıkçası yaşayacağınızdan pek ümitli değildim, uyandığınızı görünce oldukça sevindim." Ağzım zehir gibiydi. "Açıkçası ben de uyanı uyanmaz ölecek olduğumu tekrar duymayı beklemiyordum." Mahçup bir ifadeyle bana baktı. "Tekrardan kusura bakmayın. Durun size su vereyim."

Her hareketini izlerken etrafı incelemeye devam ediyordum. "Nerede olduğumuzu ve kim olduğunuzu sorabilir miyim?"

Bardağa su doldurduktan sonra yanıma geldi. "Adım Mustafa. Sizi bulduğum yerden çok uzakta değiliz." Aklımda bir sürü soru vardı, bana olanlarla ilgili soru sormasını beklerken o bana hiçbir şey sormadı. Aslında bu işime geliyordu fakat merak etmemesi garip gelmişti.

"Sizin adınızı öğrenebilir miyim hanımefendi?" Çoktan çipi almışlardı, bütün plan suya düşmüştü. Artık birinin adımı bilmesi bir sorun teşkil etmiyordu, sonuçta ben ölü biriydim bundan sonra. "Mira, adım Mira." Başını salladı ağır ağır. "Tanıştığımıza memnun oldum Gölge."

Ben adımın Mira olduğunu söylemedim mi az önce? "Fakat ben..." Devam etmeme izin vermedi. "Oğlumun arkadaşıydın, Denek-11" Ah o abi! Neler olduğunu hiç anlamamıştım o zamanlar, siyah kıyafeti vardı fakat bir anda kırmızıyla işaretlenmişti ve çok geçmeden diğerleri gibi ortadan kaybolmuştu.

"Beni... Nasıl tanıdınız peki?" Eliyle arkamı gösterdi. "Siz farkında değilsiniz belki, hepinizi işaretliyorlar, sırtında bir işaret var. Ayrıca oğlum kaçıp yanıma geldiğinde senden çok bahsetmişti."

Kaçmış mı? "Anladım. Yardım ettiğiniz için teşekkür ederim." Sobanın üstünden tencereyi alıp yere koydu. "Acıkmışsındır, çok güzel yemek yapamam fakat aç kalmayacak kadar yenir." Güldü yorgunca. Yemeği tabağa koyduktan sonra tepsiyle birlikte bana getirdi.

"Afiyet olsun..." Ne demesi gerektiğini bilemiyor gibiydi. "Mira." Gülümsedim, benimle birlikte o da güldü. "Sen de bana Mustafa abi de." Başımı sallayarak onayladım. "Haber vermen gereken birileri var mı? Telefonu kullanabilirsin." Bir ona, bir de uzattığı telefona baktım. Bundan sonrası daha tehlikeli olacaktı ve muhtemelen benim öldüğümü düşünüyorlardı, bir süre daha öyle düşünmeleri benim için daha iyi olabilirdi.

Bu süre zarfında gücümü toparlayabilirdim ve aslında kim yanımda kim değil öğrenmiş olurdum. "Yok abi. Haber vermem gereken kimse yok." Telefonu baş ucuma koydu. "Fikrin değişirse diye yanına bırakıyorum, kime güveneceğini dikkatli seç Mira. Elbette benim uyarıma ihtiyacın yoktur fakat zamanında ben o uyarıyı oğluma yapamadım."

Denek-15 {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin