14

231 19 2
                                    



🍁

"Hayalet, Gölge'yi koru!" Alkın silahını almış pencereden neler olduğuna bakmaya çalışıyordu. "Yardım edebilirim!" İkisi de aynı anda itiraz etti. "Hayatta olmaz!"

Henüz kendimi toparlayamamıştım fakat şu anda yardım etmem gerekiyordu. "Hayalet, yardım etmem gerek." Kolumu tuttu sıkıca. "Hayır gerekmez. Kendi sorunu, kendi halleder."

"Koridorun sonundaki odaya geçin, sizi koruyacağım. Orada kilimin altında gizli bir geçit var oradan geçin, direkt ormanın içine çıkarsınız."

İtiraz etmek için ağzımı açmıştım ki konuşmama fırsat vermedi. "Gölge! Bir kerede itiraz etme de birilerinin sözünü dinle. Benim yüzümden sana bir şey olursa kendimi affetmem, anlıyor musun?"

"Alkın..." Sözümü kesti tekrardan. "Hayalet daha ne duruyorsun?!" Başını salladı.

Saklanarak bahsettiği odaya doğru ilerledik. Ara sıra arkamı dönüp ona bakıyordum, koluna doğru akan kanı gördüğümde saçma bir şey yapmamak adına arkama bakmadan devam ettim.

Mermiler başımızın üstünden geçerken başımı biraz daha eğdim. Odanın kapısına geldiğimizde kalkıp hızla içeri girdik.

"Tamam, geldik. Şimdi neredeydi bu geçit?"

Vakit kaybetmeden kilime ilerledim ve kaldırdım. "İşte." O kapağı kaldırırken ben de etrafıma bakıyordum. Cama ateş ettiklerinde cam parçaları her yere dağıldı.

"Eğil! Çabuk geç, çabuk!" Karanlık çukura tereddüt etmeden atladım. "Hayalet, hadi." Peşimden o da geldiğinde feneri yakıp yolumuzu aydınlattı. "İlerleyelim." Aklım hâlâ Alkın'daydı.

"Merak etme Gölge. O iyi olur." Ona bakıp hafifçe gülümsedim fakat bunun gerçek bir gülümseme olmadığını ikimizde biliyorduk.

Uzun süreli bir yürüyüşün ardından tekrar bir kapak karşıladı bizi.

"Geride dur, ucunda ne olduğunu bilmiyoruz." Birilerinin beni koruması güzel bir şeymiş. Yine de kendimi korumayı tercih ederim.

Ona fırsat vermeden önüne geçtim ve kapağı açtım. "Üzgünüm. Birilerinin dediğini yapma kotamın sonuna geldim." Yaramazlık yapan küçük çocuğuna bakan baba gibi baktı bana. "Sen hiç uslanmayacak mısın?" Omuz silktim.

"Diğer yarımın katilini bulana kadar uslanmayı düşünmüyorum." Kısa sürelik yerinde dondu kaldı.

"Bir an evvel gidelim şuradan." Tekrardan önüme geçip aceleci adımlarla ilerlemeye başladı. Geçidin kapağını kapatıp üzerini çalı çırpıyla kapatınca ben de peşinden gittim.

Açıkçası nereye gittiğimizi bilmiyordum.

Yol boyunca giderken sürekli aynı yerlerden geçiyormuş gibiydik. "Hayalet, sence de aynı yerde dönüp duruyor gibi değil miyiz?" Soluklanmak için durduk. "Gerçekten öyle. Bekle." Cebindeki kumaş parçasını çıkarttı ve bir parça kopardı, kopardığı yeri ağacın dalına bağladı.

"Böylelikle aynı yerlerden tekrar geçmeyiz." Yolumuza devam ettik.

"Ah, yol!" Sonunda düzgün yola çıkmıştık. "Araba orada tabii... Çoktan haşatı çıkmıştır değil mi?" İsteksizce başını salladı. "Muhtemelen."

Sola dönüp ilerledik, arabalar peş peşe gelirken hiçbiri durmadı. "Bu böyle olmaz. Akşama kadar varamayız eve, geri mi dönsek?" Sinirle durdu. "Söylenmeyi bırakırsan adımlarımız hızlanır." Nefes alamıyorum ama...

Daha fazla konuşmadan yürüdük, benim ayaklarım birbirine dolanmaya başlayınca Hayalet durup bana döndü.

"Kahretsin ben seni unuttum! Gölge çok özür dilerim. Sırtıma alayım mı seni?" Başım dönüyordu. "Ben... İyiyim." Bana doğru adımlamıştı ki bir araba yanımızda durdu.

Denek-15 {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin