3.7

7.4K 482 44
                                    

12 yıl önce.

Cumartesi.
14.32

Üzerinde kocaman bir gölge hissettiğinde elindeki çubukla biraz önce tükürüğüyle çamurlaştırdığı toprağı eşeliyordu. Başını kaldırıp güneşi engelleyen bedene baktığında karşı evde oturan Salih dedenin gülümseyen yüzüyle karşılaştı. O diğerleri gibi kendisini azarlamıyordu, ama büyüklerin ne zaman neye sinirleneceğini bilmek imkansız olduğundan tereddütle kasıldı.

"Sana arkadaş getirdim." dediği sırada bacağının arkasında küçük bir kafa belirdi. Bu geçen gün annesinin eteğine saklanan çocuktu. Çöktüğü yerden kalkmadan çocuğun sevimli suratına bakmaya devam etti. Onun göz temasıyla biraz cesaret alan yuvarlak yüz dedesinin arkasında saklanmayı bırakıp öne çıktığında bir an ne yapacağını bilemedi. Mahalledeki büyük çocuklar onunla oynamayı kabul etmediği için uzun zamandır arkadaşı yoktu. Tek başına oyalanmaya o kadar alışmıştı ki, başkasıyla nasıl oynanır bilmiyordu.

"Ali, benim torunum. Artık burada yaşayacak. Ona arkadaşlık eder misin?" Gözlerini zar zor küçük yüzden ayırıp tekrar Salih dedeye baktı. Başını sallayarak onayladığı anda çocuk gülümseyerek yanına çöktü.

Salih dede ikisinin de saçlarını okşayarak yanlarından ayrıldığında Ali önce Halil'in elindeki ince dala ardından yerdeki çamura baktı.

"Ne yapacaksın o çamurla?" derken gözlerinde tatlı bir merak vardı.

Omuz silkerek "Çamur yapıyorum işte." diye cevap verdiğinde Ali genişçe sırıttı.

"Biz bir keresinde okulda çamurdan heykel yapmıştık. Heykel yapsana sen de." Gözleri heyecanla kocaman açılırken Halil'in cevabını duymak için duraksadı. Çocuğun heyecanı içinde bir şeyleri tetiklemişti. Ani bir dürtüyle onaylasa da kısa bir süre sonra umutsuzluk hissiyle suratı asıldı.

"Heykel ne?"

Diğer çocukların aksine Ali onun sorduğu soruyla dalga geçmedi. Sadece ciddiyetle kaşlarını çatıp "Dinozor gibi." diye açıkladı. "Kocaman."

Gözleri Ali'nin yüzüyle önündeki çamur arasında gidip geldikten sonra "Bu yetmez ki o zaman." diye fısıldadı. Yaşadığı umutsuzluk her geçen saniye katlanarak artıyordu.

Yanındaki minik beden onun aksine daha da kararlı bir sesle "Daha çok çamur yaparız." dediğinde önüne sunulan çözümle ilk kez gülümsedi.

"Neyle ıslatıyorsun?" Konuşmak yerine ağzında tükürüğünü biriktirip yere tükürdü. Elindeki çubukla tükürüğü toprağa dağıtırken kaşları yaptığı işin ciddiyetiyle çatılmıştı. Ali'nin sessizliğe gömüldüğünü fark edebilmesi için birkaç saniyenin geçmesi gerekti. Gözleri tekrar çocuğu bulduğunda kaşlarının şaşkınlıkla aralandığını gördü.

"Tükürerek mi?"

İğrendiğini düşünerek kasılıp kaldı. Daha önce okulda kızlara nasıl çamur yaptığını gösterdiğinde de aynı tepkiyi almıştı. Ali'nin de yüzünü buruşturarak ondan uzaklaşmasını bekledi ama beklediğinin aksine çocuk yüzündeki şaşkınlığı silip dudaklarını birleştirdi. Ardından biraz önce onun yaptığını taklit ederek yere tükürdü. Eserinden memnun kalmış gibi genişçe sırıtarak tekrar kendisine baktığında Halil de sırıttı.

____

madnessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin