OY VERİP YORUM ATMAYI UNUTMAYIN.
*
*
Gün sonunda kimse kılını kıpırdatamıyordu. Tek neşem akşam yemeğinin erken servis edilmesinden kaynaklanıyordu. Aklımda doğum günüm olmasına rağmen eve gidip uyumak vardı. Ailemin kutlamak için yapacağı şeylere bile katlanamayacak kadar yorgundum."Eee, yüzmeye gidiyor muyuz?" diye sordu Yunus.
"Neden? Canın tekrar mızıkçılık mı yapmak istiyor?" Gözlerini devirdi ben gülerken.
"Bugün doğum günün. Mutlu olursun diye düşünmüştüm." Aslında çok yorgundum ama bu fikre karşı çıkmam mümkün değildi.
"Tamam. Siz de geliyor musunuz?" diye sordum.
Aleyna'da yanımızdaydı ki bu beni sinir etse de gelmesini istedim. Her biri onayladıktan sonra kendi aracına bindi. İçimden bir ses yarışacağımızı söylüyordu.
Tahmin ettiğim gibi herkes sahile ulaşmak için hızlanmıştı. Ama fazla hızlanmamız mümkün değildi. Bu yüzden hız sınırını aşmadan yarışmaya çalıştık. Eğer trafik magandası olursanız acemiliğiniz yanabilirdi. Bu herkesin riske atmak istediği son şeydi.
Suyun içine ayaklarımı soktuğumda serinliği beni ürpertti. Ama alıştıkça tüm yorgunluğumu alıp götürdü soğuk su. Herkes alışmak için çaba sarf ederken Çağatay ile bakışlarımız birleşti ve ikimizde gülümsedik. Aklımıza aynı şey gelmişti zira. Ben Sıla'ya o Yunus'a doğru suyu fırlatmaya başladığında ikisi de çığlık attı. Aleyna yarım ağız sırıtarak bizi izliyordu. Ona doğru su attığımda homurdandı ve bizim savaşımıza katıldı.
On dakika sonunda ıslanmayan tek bir yerim bile kalmamıştı. Hava henüz kararmamıştı ama deniz dalgalanmaya başlamıştı. Denizden çıkmayı teklif edecekken Yunus ve Çağatay suyun altına daldılar ve havaya kalktığımı hissettim. Sıla da yükseldiğinde bizi güreştirmek istediklerini anladım. Gözüm Sıla'nın karnındaki izlere gidince gülmeyi kestim. Nereye baktığımı anlamış gibiydi.
"Söz veriyorum bu sefer yumuşak davranacağım." Bakışlarım gözlerini buldu.
"Ben yumuşak olmayacağım ama." dedim sinsi bir ifadeyle.
Kollarımdan tutup beni ittirmeye çalıştığında elim karnına gitti oradaki tikiyle oynadım. Bir anda irkildi ve onu tutup suya düşürdüm.
"Eren'e on puan!" dedi Yunus. Sıla tekrar Yunus'un omzuna çıktığında yüzünde kararlı bir ifade vardı.
"Madem hile yaptın ben de yapacağım Eren."
"Gönder gelsin." dedim. Tekrar kollarımdan tuttuğunda ne ara yaptığını anlayamadan ayağıyla suya vurdu ve yüzüme su sıçrattı. Gözlerimi kapanırken beni devirdi ve suya düştüm.
Burnuma su kaçmasıyla beraber sudan öksürerek çıktım ve kahkaha atan Sıla'ya baktım. Onun gülüşüne katıldığımda dalgalar beni ittirmeye başladı ve tam yanımda duran Çağatay'a çarptım. Elleriyle belimden tutup beni dengelediğinde ellerimi göğsüne koydum. Karın kaslarını ellerimin altında hissedebiliyordum. Gözlerimiz birbirine kilitlenmişti. Gözlerinde bana olan sevgisini görebiliyordum. Öyle bir parıldıyordu ki bu sevgi elimi uzatsam tutabilecek gibiydim. Ancak görüş alanıma giren bir el beni Çağatay'dan ayırdı ve ellerini Çağatay'ın beline sardı.
"Ben üşüdüm. Çıkıyor muyuz artık?" Çağatay bakışlarını benden çekti ve Aleyna'ya döndü. Bir eliyle yüzünü okşadıktan sonra başını salladı.
"Çıkalım, güzelim."
Soğuyan suyun içinde başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. İkisi karaya doğru giderken Sıla bir elini omzuma koydu ve hareketi içimi ürpertti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvarlar - TAMAMLANDI.
Фэнтези*2021 Wattys Yarı Finalist kazananı.* "Duvarlar insanlığın hayatta kalmak için tek şansı." 25. yüzyılda insanlık bir virüsle mücadele etmekte. Dört yüz yıllık bu serüvende iki yüzyıl önce kurulan ve gücünü arttıran bir sistemde yaşıyor bazı insanla...