24. Bölüm "Tilkinin İni"

22 6 0
                                    

OY VERİP YORUM ATMAYI UNUTMAYIN. 
*
*

"Geleceğine inancım yoktu."

Mavi gözler görüş alanıma girdiğinde yüzümü buruşturdum. "İnancın yok muydu? Kimi kandırıyorsun?" Güldü.

"Buraya tek başına geleceğini düşünmemiştim. Seni korumak için çaba serf eden o çocuk nerede?"

"Beni ısırmasını istedin değil mi?" diye bağırdım. Omuz silkti.

"Biraz eğlenirim diye düşünmüştüm. Isırılacak kadar beceriksiz olduğunu bilmiyordum."

Onunla gereksiz bir laf sokma yarışmasına girmek istemiyordum. Vaktim kısıtlıydı ve hemen geri dönmezsem buradan sağ çıkamayacağımı biliyordum. Zira telsizden bana ne yaptığımı soran emirler geliyordu. Aleks bundan rahatsız olmuş olacak ki hızlıca davrandı ve telsizi belimden alıp yere attı. Gözlerimin önünde tek iletişim aracımı kaybetmiştim.

"Bana ne anlatacaksan çabuk ol."

"Önce soruları almak isterim."

"Yakup-" Beni belimden tutup kucağına aldı ve insanların asla erişemeyeceği bir hızla ağaçların arasından kayıp geçti. Refleksle boynuna sarıldığımda mutantlarda olduğu gibi bir sıcaklık sezmedim. Boş bir bedene dokunuyormuşum gibi bir his vardı. Bir dakika sonra Duvarlardan çok fazla uzaklaştığımızı anladım. Zira tepede yanıp sönen ışıklar çok ama çok küçük bir nokta halini almıştı.

"Devam et." dedi beni yere bırakırken. Yakup'un bizi dinlediğini anladım o anda.

"Duvarların dışında istediği bir şey var. Göreve gittiğimizde oraya gidiyorduk ama sen karşımıza çıktın. Nedir o?" Omuz silkti.

"Diğer kampların, özellikle ailenin kaçtığı o kampı bulmak istiyor."

"Ailemin kaçtığı mı? Biz, biz kaçıyor muyduk?" Aleks kaşlarını çattı.

"Elbette kaçıyordunuz. Yoksa kim o güvenli sığınaktan ayrılır ki?"

Hatırlamadığım detaylar vardı. Hafızamı zorluyordum ama bir şey çıkmıyordu. Neden hatırlayamıyordum? Neden kaçtığımızı hep merak etmiştim ama Yakup'un amacını çözmem için bu kadar gerekli olduğunu bilmiyordum. Yakup'a mı sormalıydım? Ne o? Yaptığın onca aptallıktan sonra zirveye yakışacak bir olay mı yaratmak istiyorsun?

"Ben, hatırlamıyorum." Ona birkaç adım yaklaştım ve dik durarak üzerinde baskı kuracağını düşündüğüm şekilde kollarımı göğsümde kavuşturdum. Bunu Aylak sık sık yapardı ve nasıl olduğunu anlayamadığım bir baskı hissederdim.

"Ama senin anlatacakların hatırlamama yardımcı olabilir. Seni dinliyorum."

Aleks omuz silkti ve ellerini cebine soktu. Yüzünde yarım yamalak bir sırıtma vardı ve bu da beni ciddiye almadığını gösteriyordu.

"Ben bir şey anlatmayacaktım, sen kendini fazla önemseyince ben de kendini çıkardığın gökten yere çakılmanı izlemek istedim."

"Ne saçmalıyorsun? Buraya Yakup'un beni neden kullandığını söylemen için geldim. Cevabımı almadan bir yere gitmiyorum!" Kılıcımı çektim ve yüzüne doğrulttum.

Kılıcın ucuna baktı ve sırıtmasını korudu. "O gece Yakup'la kan bağın olduğunu söyledin. Benimle de olabileceğini ima ettin. Bunu açıkla."

"Seninle kan bağım yok tatlım. Ama aileni tanırdım. Yakup'a gelince," otuz iki diş gülümsedi. Yüzünde öyle bir sırıtma vardı ki kanım dondu. "Onunla aynı yerde doğduk. Beraber Turunculara hükmediyorduk. Ama sonra benim onun gibi olmadığımı fark etti." Dudaklarını büzdü ve elini şöyle böyle dermiş gibi salladı. "Ben biraz canavarmışım. İnsanı duygularımdan arınmışım filan. Bunlara inanmıyorum ama. Ben de bir şeyler hissediyorum."

Duvarlar - TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin